Geçenlerde bir gazetede 'Kurtlar Vadisi Kanal D yolunda' başlıklı bir haber vardı.

İlgiyle haberi okumaya başlayınca gördüm ki, Show TV'nin başarılı dizisinin 'Kanal D'ye geçebileceği yolunda söylentiler var' türünde ilginç cümlelere dayandırılan bir yapmaca haberden ibaret.

Dün de bir gazetenin ekonomi sayfasında 'BDDK: Çukurova'nın teklifine onay yok' başlıklı bir haber vardı.

Konuşmaların iyi gittiğini bilen bir insan olarak 'hayrola acaba yeni bir gelişme mi oldu' diye okudum haberi.

Şimdi, insan başlığı okuyunca BDDK'nın nihai kararını verdiğini ve teklifi reddettiğini düşünür değil mi.

Hayır, gayet tabii ki olay öyle değil. Çünkü haberde BDDK'nın konu hakkında bir karara henüz varmadığı, görüşmelerin sürdüğü ortaya çıkıyor.

Peki nereden icap etti bu haber?

Çünkü birisi anlaştılar demiş, bunlar da gitmişler sormuşlar ilgili kuruluşa anlaştınız mı diye. Onlar da henüz bir onay yok demişler ve arkadaşlar da bunu manşete çekmiş.

Her iki haber de insanın gönlünden geçeni haber olarak yazdırıp bunu insanlara gerçek habermiş gibi okutmalarının tipik bir örneğidir.

Çukurova Grubu ile ilgili haberi gazeteye koyduran grup, bu anlaşmanın olmasını katiyen istemiyor.

Onlar için ülke ekonomisi, olabilecek bir anlaşmanın ülke ekonomisine olası katkıları, anlaşmanın sistemde birçok tıkanıklığı açabilecek bir ilki oluşturacak olması, belki de bu anlaşmanın ülkeye büyük bir dinamizm getirecek olması hiç önemli değil.

Onlar bunun gerçekleşmemesini istiyorlar, çünkü zor duruma düşecek grupları kendi av alanları olarak görüyorlar ve bunun için de ellerinden geleni yapıyorlar.

Kurtlar Vadisi dizisi ile ilgili haberde de aynı mantığın geçerli olduğunu görüyoruz.

Söylentiye dayanılarak bu dizinin Kanal D'ye geçmesi ihtimalinden bahsediliyor. Çünkü Show TV'nin güçlenmesi, büyümesi, para kazanması yine bazı kişileri rahatsız ediyor.

Bu rahatsızlığı anlarım, hatta başarılı şovu transfer etme girişimi de oyunun kurallarına uygundur.

Ancak ortada olmayan bir olayı söylentiye dayanılarak haber sandırmak oyunun kuralına uygun değildir, bu ilkesizliktir.

Her iki haber de aslında bazı insanların lafta ne kadar inandıklarını söyleseler de kapitalizmin mantığına ne kadar yabancı olduklarını, ne kadar da feodal kafada kaldıklarını göstermektedir.

Çünkü güçleriyle mücadele etmeyi bilmiyorlar. Onların mücadeleleri ve başarıları sadece başkalarının başarısız olmasına, güçsüzleşmesine endekslenmiş durumda.

Dolayısıyla da bir yandan lafta ilkeli habercilik bolca edilirken, bir yandan da bu tür ilkesizlikler rahatlıkla iki tavır arasında hiçbir çelişki yokmuş gibi davranılarak yapılabiliyor.

Ne diyeyim, eski alışkanlıklardan kolay kurtulunamıyor demek ki.