19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Jurnal ve espiyonaj

Osmanlıda bir söz vardır; Jurnalci…

Kelimenin orijinal karşıtı; gazeteci demek…

Jurnalci, yanlış hatırlamıyorsam Latince kökenli bir sözcüğün işlevini gerçekleştirir; yani espiyonaj yapar.

Yani halk deyimi ile “ispiyoncu”dur.

Osmanlı bundan çok çekti…

Hatta yıkılışında en önemli etken olarak hep bu durum gösterildi...

Bu eleştiri haklı mıydı...

Bunun yanıtını tarihçiler verecek...

Ama bu tespit bizim kendi kendimizi jurnalleme konusunda usta olduğumuzun kanıtı...

Nasıl mı?

Diyelim ki, -aslında bu iddia bir gerçek- söylenenler doğru...Ama bu doğru sizin millli çıkarınızla çok ta örtüşmüyor...

Yani, siz bu gerçekten zarar görüyorsunuz...

Ancak bu gerçek denilen şeyin aslında çokta büyütülecek bir şey olmadığını biliyorsnuz..

Mesela, kuş gribi...

Evet, bu bir gerçekti...Bu gerçeği saklayamazdınız, ama size zarar vermeyecek hale getirirdiniz..

Nasıl mı?

Hemen belirtelim, kuş gribi tüm Avrupa'da yaygındı... Ölü sayısını çok ta bilmiyoruz, ama o ülke basını sadece hastalıktan bir kişinin öldüğünü yazmakla yetindi...

Hatta hatta, Hollanda tüm kanatlı kümes hayvanlarını itlaf etti...

Kaç kişi biliyor...

Türkiye ise, kuş gribinden ölen insanların bulunduğu geri kalmış bir ülke sıfatını aldı basınımız sayesinde...

Turizm darbe yedi...

Önce Kırmızı fenerler sokağı, sonra kuş gribi....

Şimdi de İsrail-Filistin-Lübnan-Suriye gerginliği...

Bizim basının tavrına bakın.

Sanki savaş Hatay'da oluyor...Bombalar yarın Antalya'nın tepesine düşecek..İstanbullura sığınağa gitsin...

Biraz abarttık mı?

Hayır...Gazete manşetlerine bir bakın, bunu göreceksiniz...

Gazeteler bu haberi atlamalı mıydı?

Elbette hayır...Ama gerçeği anlatmalıydı. Savaş sadece bu ülkelerin sınırları içinde... Türkiye'nin bu savaşa hiç bir katkısı yok ve sınırlarından içeri girmeyecek...

Basın bunu anlatmalı, dışarıda bu işi provoke eden ülkelyere yanıt vermeliydi...Oysa bizimkiler kanıt verme yolunda...

Çevre ülkelerin turizm gelirleri hep artıyor...Oysa bu insanlar Türkiye'ye gelmek üzere yola çıktı...

Çünkü aradıkları herşey Türkiye'de..

Deniz, kum güneş ve tarih...

Ve muhteşem doğa...

Turizm geliri artan ülkelerde ne var...

Belki deniz ve kum...Bolca yağmur...

Yazık...

Kazığı bu ülke insanı yiyor...

Bu yıl dolar konjoktürel hesaplamalara göre 1.1YTL çivarına kadar inecekti...

Truizm kesildi, döviz daraldı, yabancı sermaye panik içinde kaçtı...Dolar 1.7'lere kadar tırmandı...

Yani vatandaşın borç faturası kabardı. TOKİ inşaatları durdurdu, enflasyon patladı...

VE pembe rüya bitti...

Turizmci battı... Oteller boş...Faturayı sadece otel sahipleri mi ödüyor...

Bunun adına intihar mı denir, cinayet mi...

Galiba kendi ayağına kurşun sıkarak kendi kendini kötürüm bırakmak bunu adı...

Jurnal kanımızda var...Çünkü medya doğuşu itibarıyla böyle...

Espiyonaj kalıtımsal bir hastalık mı ne?

Yorum size ait... Benim bildiğim cebimden bir şeylerin eksildiği...
Hakan MERT
Yayın Tarihi : 14 Temmuz 2006 Cuma 16:14:01
Güncelleme :15 Temmuz 2006 Cumartesi 11:22:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?