18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Kalemleri, 'kılıç' gibi salladılar

Basında köşe yazarları arasındaki savaş yine kızıştı. Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş Basın Sözcülüğü görevinden istifa eden Sabah Gazetesi Yazarı Reha Muhtar’a, Fatih Altaylı tarafından yapılan ’uğursuz’ suçlamasına, Muhtar’ın cevabı sert oldu. Her iki tarafın da isim vermeden birbiri hakkında yazdığı yazılar, şu sıralar medya dünyasının en çok konuştuğu konular... İşte bir istifanın ardından, yazarların köşeleri aracılığı ile yaptıkları polemiği, noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyor ve yorumu sizlere bırakıyoruz...

BEŞİKTAŞ beklenmedik kadar kötü sonuçlar alınca Beşiktaşlı dostlarımız bunun nedenini merak ettiler. Ben biliyor ama söyleyemiyordum.

Bu bir ayak meselesiydi. Bazı ayaklar ‘uğur getirmezdi’.

Bir adam düşünün, Erol Aksoy’un yanında çalışmaya başladı. O gün bir imparator olan, bankacılık dáhisi Erol Aksoy, bu adam yanında çalışmaya başladıktan bir süre sonra battı ve televizyonunu Mehmet Emin Karamehmet’e satmak zorunda kaldı.

Karamehmet bu adamın da içinde bulunduğu televizyonu aldığında, dünyanın en zengin adamlarından biriydi. Ama bu adamın ayağı Karamehmet’i batırmaya yetti. Karamehmet de battı. Bankaları elinden gitti. Zora düştü.

Mehmet Emin Karamehmet zora düşünce bu adama yol verdi. Adam da gitti Türkiye’nin en zengin grubunda işe başladı. 10 milyar dolar serveti olan, kimsenin dokunamadığı Uzan Ailesi’nin yanında çalışmaya başladı.

Ama adamda öyle bir ayak vardı ki, buna Uzanlar bile dayanamadı. Bırakın batmayı, aileleri dağıldı, yok olup gittiler.

Adam oradan da ayrıldı ve bu kez Beşiktaş’ın yönetimine girdi.

Ben durumu öğrenince çevremdeki Beşiktaşlılara ‘Beyler bu yıl küme düşersiniz’ deyip bu hikayeyi anlatmaya başladım.

Şimdi o adam artık Beşiktaş’ta değil.

Umarım Beşiktaş bir an önce toparlanır.

Bir adam vardı.. Gazetecilik okuluna gitti..
Ama gazetecilik okulundan atıldı..
Gazetecilik okulundan atılan o adam, sonra gazeteci olmaya heveslendi..
İlk icraatını Güneş gazetesinin Ankara Bürosu’na belinde silahla girerek yaptı.. Çalışan emekçileri büronun ortasında patronu Asil Nadir için silahını göstererek tehdit ettiği söylendi..
Olayın hemen ertesinde Asil Nadir battı.. Dünya çapında hırsız muamelesi gördü.. İnterpol tarafından arandı.. Zor bela Kuzey Kıbrıs’a sığındı..
Belinde silahla gezen ve gazetecilik okulundan atılma adam,
Gelişim Dergi Grubu’na gitti..
Zavallı Ercan Arıklı bir süre sonra Gelişim Dergi Grubu’nu elinden çıkarmak zorunda kaldı.. Gelişim battı..
Belinde silahla gezen ve gazetecilik okulundan atılma adam, sonra radyolarda küfür etmeye başladı.. Küfür yüzünden radyolar 25 gün kapatıldı..
Sonra güzide bir kulübümüze yönetici oldu.. O güzide kulübün taraftarına ana avrat küfür ederkenki görüntüleri televizyonlarda yayınlandı .. Kendi stadında, misafir takımın yöneticileriyle kavgaya girdi..
Başka kulüpler yetmedi, bu sefer kendi kulübünün yöneticileriyle de kavga etti..
Her gün birileriyle kavga etti, küfürleşti..
Dün küfür ettiklerine bugün hazır olda kafa sallıyor..
Ben bu olayların 7 yıllık önemli bir bölümünde SHOW TV’nin yöneticilerinden biriydim..
Erol Aksoy, bankacılıktan sigortacılığa kadar her alanda faaliyet gösteren koskoca bir holdingin sahibiydi.. Yıllarca böyle sürdü..
İktisat Bankası para sıkışıklığına girince, Erol Aksoy onca şirketinden bir kısmını elden çıkarmak istedi..
Onca şirketin arasında, hemen müşteri bulabildiği tek şirket SHOW TV’ydi..
"Niye Cine 5 değil de SHOW TV’yi satıyorsunuz?.." diye sorduğumda "Çünkü herkes SHOW TV’yi almak istiyor CİNE 5’i değil" demişti..
Onca şirketinin hiçbirini satamazken, SHOW TV’yi 150 milyon dolara sattı .. Çünkü yöneticiliğini ve anchorman’liğini yaptığım SHOW TV çok değerli bir markaydı..
Satılamayan, bir türlü değerini bulamayan uğursuz CİNE 5’te bir
adam her gün bir program yapıyordu..
O adam gazetecilik okulundan atılma, belinde silahla dolaşan, kadersiz patronları Asil Nadir ve Ercan Arıklı olan adamın ta kendisiydi..
Sonra Mehmet Emin Karamehmet aldı SHOW TV’yi..
Cine 5’te çalıştığı için aynı durumdaki Erol Aksoy aleyhine tek kelime yazmayan bu adam, her gün bankaları olan Mehmet Emin Karamehmet’i batırmak için yazdı durdu..
Mehmet Emin Karamehmet’in bankaları elinden gitti.. Grubu küçülmek zorunda kaldı..
Ama onun da Digiturk ve Turkcell’le beraber "elimdeki en değerli varlığım dediği SHOW TV" dimdik ayakta kaldı..
Tıpkı, her şeye rağmen STAR televizyonun kaldığı gibi..
İşini iyi yapanlar, işine dört elle sarılanlar, patronlarının başka işlerindeki düşüşlerine rağmen, yöneticisi oldukları yerleri zirvede tuttular ..
Çünkü onlar tetikçilik değil, alın terleriyle, emekleriyle işlerini en iyi şekilde yapıyorlardı..
Bu hikaye, yapanların bir gün ettiklerini bulmalarıyla sona erecek..
Yalnız bir şey daha var.. Kendi seyircisine ana avrat dümdüz giden, Fenerbahçe yöneticisiyle tekme tokat kavga eden, Beşiktaş stadına ise, daha kapıya gelmeden giremeyip arabasıyla kaçan bir Beşiktaş düşmanı sakın Beşiktaş’ın adını ağzına almasın..
O iş, etme bulma meselesini de aşar..
O Beşiktaş, o ağza hiç ama hiç yakışmaz..



KENTHABER
Yayın Tarihi : 22 Aralık 2004 Çarşamba 17:28:35
Güncelleme :22 Aralık 2004 Çarşamba 17:51:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?