20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Onurlu basın, şahsiyetli gazetecilik istiyoruz

Basınızın duayenlerinden Sayın hasan Pulur, 10 Ocak 2004 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde,
 “ENGİN Ardıç, geçen perşembe günü "Babıali"yi eğlenceli bir "kasaba panayırı"na benzetiyordu:
'Çeşit çeşit, cins cins yaratık yaşar bu sirkte. Kırosu, hıyarı, hergelesi, görgüsüzü, hırtı, manyağı, serserisi, puştu, orospusu, ibnesi.'
Yok, yok, sakın heyecanlandığımızı filan sanmayın, bize ne!
'Herkesin özel hayatı, ya da yaşam tercihi, her meslekte olur böyleleri!' der geçeriz.” diye, kendine has üslubu ile verilebilecek en güzel cevabı vermişti.

 
Sayın Hasan Pulur  31 ocak 2004 tarihli köşesinde yine döktürmüş.
 
Bağışına sığınarak aynen yayımlıyoruz:
 
Bush'un karşısında bacak bacak üstüne atmak...
 
       
    NE hikmetse, bizimkilerin büyüklüğünü yurtdışında anlıyorlar, bir "devletlü" efendimiz, ne zaman, peşine bir uçak dolusu refakatçi takıp, dışarı gitse o memleketin hem halkı hem de devlet erkanı O'na hayran oluyor!...
    Geçenlerde "Bu gidişle Ahmet Emin Yalman'ı geçecekler" demiştik, dediğimiz çıktı, fersah fersah geçtiler.
    Rahmetli Yalman, Celal Bayar'ın Amerika gezisinde "Amerikan halkı, bizim için böyle bir başbakanımız yok, diye hayıflanıyor" demişti.
    Yani, Amerikan halkı, Türkiye'nin Cumhurbaşkanına bir görüşte meftun olmuştu.
    ***
    AHMET Emin Yalman'ın böyle ilginç değerlendirmeleri vardı; mesela yazdığı yazıdan dolayı, 80 yaşında hapse atılan meslektaşı Hüseyin Cahit Yalçın'a çok kızmıştı.
    Niye mi?
    "Sen hükümeti eleştirmek için böyle yazılar yazıyorsun, sonra hapse giriyorsun, bu yüzden Türkiye'nin itibarını iki paralık ediyorsun!!!"
    Yani suç, hapse attıran da değil, hapse giren de!
    ***
    BİZİM "devletlüler" dışarı çıkınca herkesi kendilerine hayran bırakmanın yanında bir de öylesine esip, savururlar ki, ya da refakatçileri, onları öyle esip savurtur ki!
    Mesela, o günlerin Başbakanı Demirel, Londra'da karşılıklı görüştüğü, Amerikan Başkanı Carter'a kızıp, masaya öyle bir yumruk atmıştı ki!
    Günlerce, bu yumruğun şiddeti tartışılmıştı.
    ***
    SİZ bacak bacak üstüne atmanın devletlerarası ilişkilerde ne kadar önemli olduğunu bilir misiniz?
    Bilmiyorsanız öğrenin!
    Her devrin "yağdanlıklarından" biri, televizyonda bunu anlatmak için çırpınıyordu.
    "Gördünüz mü, Başkan Bush, bacak bacak üstüne atınca, bizim Başbakan da hemen bacak bacak üstüne attı..."
    Karşısındaki "Canım bu kadar önemli değil!" deyince, yağdanlık nasıl da ısrar ediyordu:
    "Önemli olmaz mı. çok önemli!"
    ***
    BİR başkası, Turgut Özal'dan sonra "En önemli Beyaz Saray görüşmesi" diyor, Amerika'daki bir kaynağın kendisine "Demirel'in, Çiller'in, Mesut Yılmaz'ın, Bülent Ecevit'in ziyaretlerinin dostlar alışverişte görsün!" cinsinden ziyaretler olduğunu söylediğini anlatıyor ve noktayı koyuyordu:
    "Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray'da tam on ikiden değilse de on ikiye yakın noktadan vurdu."
    Bu bile "on ikiden vurdu!" diyemediğine göre, bekleyelim.
    ***
    DEDİK ya, bizim "devletlülerin" değerini dışarıda çok iyi anlıyorlar, mesela bunlardan biri, "Amerika'da ekonominin iyiye gitmediğini" söyleyerek "Gelin bizi de kurtarın!" demiş.
    Bir diğeri "Tayyip Erdoğan'ın Davos'ta attığı adıma Bush hayran kaldı!" diye yazmış...
    ***
    HADİ bunlar hiç olmazsa, Başbakan'ın refakatçileri, ya buradan Amerika gezisini değerlendirip, Tayyip Erdoğan'ı göklere çıkaranlara ne demeli?
    Bu işleri bilen, biri fısıldadı:
"Adamı Amerika'ya götürmediler, o da yağlamasını buradan yapıyor, geleceğini garantiye alıyor, ben gelseydim neler yazardım, görün demeye getiriyor."
REMZİ ERBAŞ
Yayın Tarihi : 31 Ocak 2004 Cumartesi 17:05:40
Güncelleme :31 Ocak 2004 Cumartesi 17:21:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?