31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

BAŞSAVCI'DAN BAŞBAKAN'A TÜRBAN YANITI

Başbakan Erdoğan'ın son günlerde yeniden başlattığı 'türban' tartışmalarına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'dan sert yanıt.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, son günlerde yaşanan türban tartışmaları ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Cumhuriyetin temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın, ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır" dedi.

Yalçınkaya yaptığı yazılı açıklamada, siyasi partilerin laiklik niteliğinin değiştirilmesi amacını güdemeyecekleri gibi bu amaca yönelik faaliyetlerde, beyanlarda bulunamayacaklarını söyledi.

Bu kuralı gözardı etmenin laiklik ilkesinin korunmasını imkansız kılacağını ve keyfiliğe yol açacağını belirten Yalçınkaya, "Devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla dini veya dini hissiyatı veya dince kutsal tanınan hususları alet ederek propaganda konusu yapamazlar, istismar edemezler, kötüye kullanamazler. Aksine faaliyet ve beyanların din ve dince kutsal sayılan şeylerin istismarı sayılır" dedi.

Siyasi partilerin Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremeyeceklerini belirten Yalçınkaya şunları söyledi:

"Türk Dilinden veya Kültüründen başka dil ve kültürleri korumak geliştirmek veya yaymak yoluyla ülke üzerinde azınlıklar yaratarak millet bütünlüğünün bozulması amacını, bölünmez bir bütün olan ülkede, bölgecilik veya ırkçılık maksadını, Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı devletin tekliği ilkesini değiştirmek amacını, güdemeyecekleri bu yolda faaliyetlerde bulunazlar. Bu kuralları görmezlikten gelmenin azınlık yaratılmasını ve devletin tekliği ilkelerini zayıflatır".

Siyasi partilerin dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak amacını güdemeyeceklerine işaret eden Yalçınkaya, yine partilerin bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamayacaklarını, diğer halde demokratik devlet düzeninin korunmasının olanaksız olacağını ifade etti. Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamayacağının Anayasa ve yasalarda hüküm altına alındığını ve ayrıca yaptırımlarının gösterildiğini söyledi.

Yalçınkaya, şunları söyledi: "Millet iradesiyle kurulan yasa koyucu, ülke ile millet bütünlüğünün bozulmasını önlemek amacıyla toplumun huzuru, milli dayanışma için, her türlü kuşkudan uzak düzenli bir yaşam ortamını sağlamak maksadıyla bu hükümleri ve yaptırımları saptamıştır. Bağımsız ve egemen olan her devletin, partiler üstü olan bir devlet politikası vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devlet politikası, işgal güçlerinin yurttan çıkarılıp, Lozan Anlaşması sonucu ülke sınırlarının yeniden belirlenmesi ve kurucu devlet ve kurucu Meclis tarafından yapılan 1924 Anayasası ile belirlenmiştir. 1982 Anayasası ile de anılan devlet politikası değiştirilemez hükümleri de konulmak suretiyle koruma altına alınarak başlangıç hükümleri ve ilk dört madde açıklanmıştır. Cumhuriyet yönetiminin ilkesi olan halkın egemenliği kuralı gereği de halk oyu ile kabul edilmiştir. Cumhuriyetin temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır."

Eğitim ve öğretim kurumlarında bazı giysilerin kullanılmasının özgürlük sayılıp, özgürlükler içine alınmasının mezheplerin, cemaatlerin ırkçı örgütlerin ayrılıkçı güçlerin sembollerini rahatça kullanacakları, yayacakları, eğitim görenleri örgütleyerek huzursuzluğa, saflara ayıracağını belirten Yalçınkaya, "Eğitim ve öğretim kurumlarının yukarıda sayılan etkin örgütlerin alanı haline getireceğini, laik ve üniter yapıya aykırı bir faaliyet alanına dönüştüreceği Yüce milletimiz ve ülke ile milletin koruyucusu olan yasalar önünde sorumluluğun anayasa ve yasalar gereği bu yönde beyan ve faaliyetlerde bulunan siyasi partilere ait olacağı gözden kaçırılmamalıdır" dedi.

***********

Savcının söz konusu bu açıklamasından önce, Hürriyet Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil'de konuyla ilgili, 'Ampul Aydınlara ÖSS Sorusu' başlıklı bir yazı yazdı.

Özdil yazısında, türban için 'kişisel özgürlük' diyen aydınlara, "Çarşaf veya cüppe kişisel özgürlük değil midir?" diye sordu.

İşte Özdil'in 17 Ocak tarihli yazısı:

 

AMPUL AYDINLARINA ÖSS SORUSU

Türban üniversiteye girmeli mi?

"Gene" tartışılan bu.

*

Kızlarımız sadece "18 yaşını doldurduğu zaman" türban taksaydı, "türban üniversiteye girmeli mi" tartışması, yeterli olabilirdi belki.

Halbuki...

Kızlarımız sadece "reşit olduktan sonra" türban takmıyor; henüz 10-11 yaşındayken takıyor veya taktırılıyor.

Dolayısıyla...

Üniversiteye türbanla girecekse...

Liseye de türbanla girecek mi?

İlkokula?

Öğrenci türbanla girecekse, öğretmenin de türbanla girmesinin ne sakıncası var?

Veya, öğretim üyesinin?

*

Türbanı "inancı gereği" takıyorsa...

Çarşafı da "inancı gereği" giyiyor.

Çarşafla da girecek mi?

Türban için "kişisel özgürlüktür" derken, çarşaf için "kişisel özgürlük değildir" diyebilir misin?

*

Ulemaya mı soracaksın?

Yoksa, işine geleni "din"le, işine gelmeyeni "hukuk"la mı tarif edeceksin?

*

Çarşafla girerse, ki girer...

Sarıkla da girecek mi?

Mecbur mu cekete, kravata?

Cüppeyle niye girmesin?

Sen değil misin "sana ne" diyen...

"Sana ne?" demezler mi adama?

*

Veya spor... Yetenektir.

İlla "okul" gerekmez.

Farz edelim, türbanlı bir kızımızın doğuştan kabiliyeti var, voleybolcu, hentbolcü, halterci... Ve, milli...

"Milli takımda türbanla oynamak istiyorum" derse, ne denilecek?

*

"Spor başka şey, dine-siyasete karıştırmayalım, bu özgürlük sadece üniversite için geçerli" dersen...

"Anayasal hak" olarak üniversiteye, spor akademisine türbanla giriyorsa, "milli forma"yı türbanla niye giymesin?

*

Özetle...

"Türban üniversiteye girmeli mi" sorusu, hem eksiktir, hem de yanıltıcıdır.

*

ÖSS dediğin...

Tek soruyla olmaz!

"Ampul aydınları"mızın, üniversiteye girmeden önce, kıvırmadan, mertçe, yukarıdaki soruları cevaplaması zorunludur. 

İHA
Yayın Tarihi : 21 Ocak 2008 Pazartesi 12:08:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
zülfikar şen IP: 88.238.24.xxx Tarih : 22.01.2008 10:25:14

cumhuriyet,demokrasi denilince akıllara gelenler:özgürlük,hürriyet kısaca insanın kendi düşüncesi doğrultusunda yaşayabileceği en uygun yönetim şekli akla gelir.bütün dünyada da bu böyledir.türkiyede herşey sembolik olarak var.kanun var uygulama yok.yasak yok uygulama var.hatta yasak var kişiler çiğnedikce yasak kaldırılıyor. şimdi başörtüsü konusunda bazı kişi ve kuruluşların keyfi davranışlarından dolayı yasak gibi bir çok bu vatanın evladı yine bu vatan toprakları üzerinde mağdur ediliyor.yüz kızartıcı suç gibi haber yapılıyor.bir kaçakcı bir hırsız gibi üzerine gidiliyor.yıllar sonra bu tür davranışları çocuklaırmıza anlatmakta güçlük çekeceğiz.kime neyi ispatlamaya çalışıyoruz anlamıyorum.bir başörütsünü nasıl olduda cumhuriyetin karşısına laikliğin karşısına koydular anlamak mümkün değil.insanların düşünceleri olabilir.bunları sözle yazıyla ifade etmek yasak mı? belkide siyasi hiç bir amacı olmayan sadece inancı gereği kapanan insanlara sen aslında inancın için kpanmıyorsun amacın başka demek yanlıştır.18 yaşından sonra insanlar kanuni olarak kendi kararlarını verebilir ama başını örteez bu nasıl anlayıştır.mahalle baskısı deniyor esas baskıyı yapanlar yasaklayanlardır.bu yeni ortaya çıkmış şey değil ki.her alanda olduğu gibi bayanların başını kapatma konuusnda da yeni modalar çıkacaktır. ama karşı olanların değişik söylemleriyle ortalığı germesininde manası yoktur. biri çıkıyor bilmem fahişelerde kapanırdı diyebiliyor.bu hakaret değil mi? biride çıkıyor o saçsız yaratılabilridik diyor.o zaman çıplak mı gezelim. türkiyenin sorunu eğer türbanla çözülecekse hepimiz başımızı açalım.ama sroun beyinlerimizde.müslüman birinin ibadet etmesinden doğal bir şey yokken namaz kılınmasınıda sanki esrar partisi haberi gibi verilince ben artık amacın başka olduğunu düşünmeye başladım.hayırlısı artık.


bager IP: 88.247.65.xxx Tarih : 22.01.2008 08:23:55

HELAL BEKİR KARDEŞİM AL BENDENDE O KADAR BAŞKA DA YOKTUR SAYGILAR


fatma candar IP: 85.110.194.xxx Tarih : 22.01.2008 18:47:35

bazı duyarsız çevreler başörtüsünü anayasada konulmuş kuralların dışına çıkmak olarak nitelendiriyor ve türkiyede eğitimini idame ettirebilmek için kurallara uymak zorundalar gibisinden bir dayatma tavrındalar.ama şunu unutmasınlar türkiyede yaşamanın kurallarının bu kadar arkasında olanlar,şu dünyada yaşamanın kurallarını ve nedenlerini hiçte akıllarının ucundan dahi geçirmiyorlar.onların yaptıkları şey ülkede kamplaşma ortamı meydana getirmek.kurtuluş savaşında cepeye sadece marjinal kesim değil islamiyeti şiar edinmiş atalarımızda gitmiş ve kanlarının son damlasına kadar savaşmışlardır.bu ülkede yaşamak için hep taviz veren müslüman kesim oluyor.artı başörtü sadece siyasi simge değildir.kişinin takvasını ve mertebesini artıran ilahi bir emirdir.isteyen açık olur isteyen kapanır dinde zorlama yoktur.din dayatma değil yumuşaklıktır.en basitinden biz böyle gördük.ben kapalı biriyim ama gayet açık arkadaşalrım var ve bu asla aramızda sorun olmadı kafamızdaki örtü dağil bizim samimiyetimzi artıran kafamızın içindekiler.BAZI DAR UFUKLU ÇEVRELER BUNU BU DENLİ SORUN HALİNE GETİRİYORLAR,BİZ MUTLUYUZ RAHATSIZ OLAN VARSA ODA O İNSANLARDAN BAŞKALARI DEĞİL....


bekir bayraktar IP: 88.254.81.xxx Tarih : 21.01.2008 16:01:15

baş örtüsüne karşı olanlar acaba şu soruyu kendilerine soruyorlarmı dinleri dahi başka olan avrupada başörtüsünü yasaklayan bir karar vermezken türkiyedeki bizim insanlarımıza ne oluyo anlaşılır gibi deyil haydı kızlar okula diye onca reklam yapacaksın ama kızları okula almıyacaksın acaba bu dünyanın neresinde böyle birşeyvar bu ülke ne cektiyse bilgisizlikten cekti bir insana eğitim engelei koymaktan daha vahim kötü ne olabilir herne şekilde olursa olsun yani bu baş örüsüne karşı cıkmayı kilinik vaka olarak görüyorum çünkü başka izahı yok eyitim engellenemez bu gün bunu savunuyosam yarın yine bunu savunurum bu ülkeye yazık çok ama çok yazık neleri tartışıyor şu anda türkiye uzay teknolojisini genetik teknolojiyi daha nice teknolojileri tartışması lazım ama ne yazıkki aydın diye gecinenler başörtüsünü tartışıyor yazık


hakn çıkarcılık olmamalı amaç IP: 78.161.43.xxx Tarih : 22.01.2008 22:29:01

bindik bi alamete gidiyoz gıyamete ammmannney beenim kişisel özgürlikçü düşünceme göre evet türban yasağı kalkmalı ama bu durumda olmamalı çünkü türba simgedir bunuda saten çokçokçok sayın başbakanımız tüm dünyaya yaydı sadece türbaaaan takanlar yada kullananlar ezilmedi bu ülkede madem türbanı özgürlük olarak kabul ediosunuz< düşünmede bir özgürlüktür yılalr önce düşünen insanlar sürüldü şuan da düşünen insanları yok etmeye çalışıolar siz anlarsının ne kastettiğimi siyasi simgelere böle haklar tanınacaksa hepsine her siyasi simgeye aynı hak tanıyacaksınız lütfen ya matıklı olun biri demiş ki türban istemeyen vatanını sevmiodur işde bunu dien insan bide özgürlüğü savunmuş ya insan bvbu akadar kendiiyle çelişemez sizin özgürlüğünüz kendi çıkarlarınıza göre bu yüzdende türbana kanımın son damlasına kadar karşıyım vede hep öle olucak emin olun buna sayın türbancılar ve bu tutumunuz sayesinler ülke 80 lerdeki gibi kutuplaşmaya gidior dinciler ile laikçiler gibi ama öle bişi olmasını bende istemem eğer amacının özgürlükse bu ülkede yaşayan öncelikle alevilere sonra diğer din mensuplarınada saygı duyun


ALİM PURUL IP: 78.176.59.xxx Tarih : 22.01.2008 18:53:41

TÜRBAN BİR ÖZGÜRLÜKTÜR KİMSE BUNA KARŞI ÇIKAMAZZZZZZ BUNUN ÇÖZÜM YERİ MİLLETİN SESİ TBMM DİR . TÜRBAN HAKKINDA HABER YAPILMAMALIDIR BÖYLE HABERLERLE İÇ SAVAŞ ORTAMI HAZIRLAMAK İSTEYENLER BULUNMAKTADIR ----TÜRBANI İSTEMEYEN MİLLETİNİ İSTEMEYEN DEMEKTİR ONU İSTEYENİ MİLLETİM NE YAPSIN--


TURGUT SERGİN IP: 88.235.198.xxx Tarih : 22.01.2008 03:22:26

Sayın diye hitab etmek nekadar yakışır bilmiyorum ama ben yinede sayın yılmaz özdil beyefendiye sormak istiyorum.Efendi.. ay özür dilerim aydın beyefendimi demeliydim,neyse cahil ve gericiliğime verin lütfen size güzel bir şekilde hitab bile edemedim.Aydın kardeşim türbanın nereye girdiği seni niye bukadar tedirgin ediyor.Nereye girerse girer sana ne.Türban takanların bu memlekette en azından senin kadar her şeyden faydalanmaya hakkı var.Belki senden bile fazla hakkı var.Sen şimdi sorarsın 'nedenmiş' diye,sen sormadan ben söyleyiveriyim.KURTULUŞ HARBİNDE ve dahada öncesindeki bütün mücadelelerde en ön saflarda hep ,sizin deyiminizle- türbanlılar vardı.Ha! Sen şimdi belkide diyeceksinki 'benimde anamında başı kapalı ama oturduğu yerde oturuyo'evet siz zaten ananızın bile hakkını gasp ediyorsunuz.Şu anda bile yaşanan olaylara bakarsanız çoğu şehit analarının başı hep kapalıdır.Tesadüfmü acaba?Yok canım yok hiçde tesadüf deyil.Ha!bu arada başı açık olan şehit anası olsun veya herhangi bir ana olsun yasakçılıktan yana olmayan hepsini tenzih eder saygıyla ellerinden öperim.hepsi bizimde anamız ve bacımız.SEVGİLİ arkadaşım sen ve senin gibileri olacak tabiki 'ALLAH'cc Sizin gibileride bizim imtahanımızı kuvvetlendirmek için gönderiyor dünyaya.Ben sadece şunu düşünüyorum acizane acaba herşey düzgün olsaydı yasaklar olmasa insanlar huzurlu bir şekilde yaşasaydı sen ve senin gibiler ne edecektiniz onu merak ediyorum?Sadece sen deyil senin gibi bir sürü insan gevezelik yaparak birilerini sorgulayarak ve bunun adınıda hak aramak olarak nitelendirip her şeye yasak getirmek isteyerek yapıyor.Ben gelipte senin kızına zorla türban taktırırsam ozaman çıkıp meydanlara çığırtkanlık yapabilirsin.Varsayımlarla türkiye iran olur söylemleriyle milleti galeyana getirmeyin.ŞON olarak şunu söylüyorum bu işler yargıtayla sayıştayla danıştayla olacak işler deyil HALKIN özgür iradesine sunsunlar.Zaten halk iradesini son seçimleerde göstermiştir.Ama bazı kesimler bunu dahi kabul etmiyor ve kendisini rahmetli diye nitelendirdikleri bir zaatın ünlü bir söylemini hatırlatıyorlar.'BU MİLLETİN YÜZDE ELLİSİ APTALDIR!.Doğru Olabilir ama hangi taraf olduğu tartışılır...


mustafa IP: 81.215.15.xxx Tarih : 22.01.2008 11:17:40

isteyen başını açsın isteyen örtsün artık bıktık ya Türkiye şu sıkıntıdan kurtulsun Avrupa da istediği gibi dolaşıyor okullara örtülü giriyor biz e ne oluyor kimsenin inancına örtünmesine karışmayın lütfen