16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Türk Silahlı Kuvvetlerine Her Zamankinden Çok Güvenmeliyiz

Cumhurbaşkanlığı ilk tur oylamasında TBMM başkanının ortamı geren “Dindar cumhurbaşkanı seçilecek” sözünün ardından parlamentodaki diğer partiler dikkate alınmadan, uzlaşmaya gidilmeden, oldu bittiye getirilerek Abdullah Gül’ün seçilmeye çalışılması bir anda ortamı gerdi. 14 Nisan’da Ankara’da toplanan bir milyon insan laiklik çağrısı yaptı. Bugün de İstanbul’da yine laiklikten yana insanlar bir araya geliyor. Türk insanın büyük bir kesimi laiklikten, Atatürk devrimlerinden ve cumhuriyetten yanadır.

23 Nisan’da, benzeri geçtiğimiz yıllarda Sincan”da rastlanılan, bu yıl da ilköğretim çocuklarının çağdışı giysiler içerisinde ilahiler söylemeye kalkışılması, XI.cumhurbaşkanı seçiminde yaşanan kaos ve ilk kez cumhuriyet tarihimizde olayın Anayasa mahkemesine yansıması karşısında Türk ordusu sessiz kalamazdı. Nitekim Genel kurmay Başkanlığı laikliğin korunmasında önceliği belirten son derece yerinde bir açıklama yaptı. Bu açıklamada Türk Silahlı Kuvvetlerinin laikliğin kesin savunucusu olduğu ve bu konuda taraf olduğu açıkça belirtilmiştir.Bunun yanı sıra da Silahlı Kuvvetler, bu niteliklerin korunması için kendisine yasalarla verilmiş olan açı görevini yerine getirme konusunda kararlılığını korumaktadır.

Genelkurmayın bu açıklamasına karşı cılız sesler yükselmişse de onları hiç bir zaman dikkate alınmamalıdır. Bu sözler bazılarının son çırpınışlarından başka bir şey değildir.

Türk ordusu kuruluşundan bu yana sosyal ve kültürel yaşantımızda yanımızda olduğu kadar iç ve dış siyaseti de yakından izleyen güzide bir kuruluşumuzdur. Dünyadaki diğer ordulardan farklı olarak en büyük özelliği de durumdan görev çıkarmasıdır. Türk kültür yaşamına ordunun sayısız hizmetleri ve katkısı olmuştur. Türk ordusunun çok uzun bir geçmişi vardır. Disiplin, öğrenim ve öğretim yönünden kendine özgü ayrı bir değeri vardır. Türk ordusu ve onu meydana getiren askerler için çok şey söylenmiş, yazılıp çizilmiştir. Bu konuda en güzel tanımı da Ahmet Hikmet Müftüoğlu yapmıştır:

“Bu sağlam vücut yalnız asker elbisesi giymek, bu sert pençeler yalnız silah kullanmak, bu kalın ses yalnız kumanda vermek için yaratılmamıştır. Senin o tabur halinde bir pulad kitlesi katılığında yürürken takındığın o salabet, o vakarı görüp de sana güvenmemek, seni sevmemek kabil değildir.”

Tarih boyunca Türkler asker olarak doğmuş, asker olarak yaşamış ve asker olarak ölmüştür. Tarihin tanıdığı en eski kültürü oluşturan Türk ırkı da yaşamının her döneminde asker millet olduğunu her zaman göstermiştir. Bunun en somut örneği de, yoktan var edilen bir ordu ile Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı başarmasıdır. Bu ordu tarih boyunca sayısız savaşlara katılmış, savaşmış, bazen yenmiş, bazen de yenilmiştir. Ancak Türk oluşunun özelliğini, yaradılışının gereğini hiçbir zaman bırakmamıştır. Türk ordusu askerce yaşamış, insanlık için silahını hiçbir zaman zulme alet etmemiş ve satmamıştır. Rahmetli dostum, Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu’nun deyişiyle “Kuvvetli ordu, çok sayıda ve üstün değerde silahı olan ordu değildir. Cesur, disiplinli, bilgili ve imanlı ordu kuvvetli ordudur. İşte, Türk ordusu böyle bir ordudur.

Günümüzde kan gölüne dönen Ortadoğu’da en etkili konumdadır. Ancak ABD bu güçten çekinmiş olmalı ki, ona barışı sağlayacak bir görev vermekten kaçınmakta, Irak’ta her geçen gün biraz daha batağa saplanmaktadır. Diğer taraftan AB ülkeleri Türkiye’yi birliğe alma konusunda oyalama siyasetini gütmektedir. Belki gücünden belki de yöneticilere güvenmediğinden bu yola gitmektedir. Dış ülkeler Türkiye’yi sürekli bir ılımlı İslam devleti olma uğraşı içerisine sokmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin büyük çoğunluğu Müslüman inancına sahipse de yönü daima çağdaş batıdır. Bu bakımdan Türkiye’yi diğer Ortadoğu ülkeleri gibi düşünmek son derece büyük bir yanlıştır. Türkiye hiçbir zaman ılımlı bir İslam ülkesi olamaz. Türkiye çağdaş bir demokrasi ülkesi yolundadır. Bu nedenle de Atatürk devrimlerinden de hiçbir zaman taviz evermeze. Bunun en büyük güvencesi de Türk Silahlı Kuvvetleridir. Türk Silahlı Kuvvetleri yozlaşmış olsa idi Türkiye’yi İran gibi Mollalar memleketi yapma düşüncesi yürürlülüğe konulacaktı. Belki de ABD’ye bağımlı onarın her dediğini yapan adı bağımsız, gerçekte bağımlı devletlerden biri olabilecekti. Bu bakımdan Türk Silahlı Kuvvetlerine tüm ulus olarak her zamankinden çok daha fazla güvenmeli, Genel Kurmay başkanlığının açıklamasının her satırı üzerinde özenle durmalıyız. Bu arada sırası gelmişken Büyük Atamızın “Türk Gençliğine Hitabesi”ni bir kez daha gözden geçirmeliyiz.

Erdem Yücel Kenthaber
Yayın Tarihi : 29 Nisan 2007 Pazar 15:07:57
Güncelleme :2 Mayıs 2007 Çarşamba 12:33:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet IP: 88.231.140.xxx Tarih : 29.04.2007 17:33:10
Böyle bir meclis başkanı hiç görülmemiştir, tarafsızlıktan uzak, radikal dinci, bölücü, yıkıcı... saymakla bitmez. Ne yazıkki TBMM böyle kişilerin elinde oyuncak olmuş, halk can çekişiyor. Bunlardan en kısa zamanda kurtulmamız dileğiyle.

şükran durgun IP: 81.214.46.xxx Tarih : 3.05.2007 21:21:02
ben bir türk evladı olarak türk silah kuvvetlerinin arkasındayım çünkü onlar bizim güvencimizdir

Teoman Törün IP: 85.103.198.xxx Tarih : 29.04.2007 20:59:13
Meclis Başkanı ilkel, çarıklı erkân-ı harp kurnazlığını sonuna kadar götürmeye çalışınca ipler koptu; sabırlar taştı. Artık "demokrasi"yi istismara kalkışmak beyhudedir.