22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

TÜRKİYE HAREKÂTIN BEDELİNİN FARKINDA

Yoldaş Gülbar elbiselerinin içinde fazla uzun görünmüyor, siyah saçlarını at kuyruğu yapmış, bileğinde renkli bir bileklik ve ağzıyla gözlerinin etrafında derin çizgiler var. Hâki üniforma giymiş, omzuna bir AK 47 asmış, insanları öldürmenin nasıl bir şey olduğundan söz ediyor. 24 yaşında, fakat 10 yıl yaşlı görünüyor.


"İlk çatışmama 13 yaşında girdim" diye anlatıyor. "El bombaları atıp Kalaşnikofumla ateş ettim. Düşman saldırdığında onlardan birçoğunu öldürdük. Büyük kısmı başından isabet aldı. Yaklaşık 50 metre ilerideki bir adamı öldürdüm. Başından vurdum onu. Bir Türk askeriydi. Çok uzun zaman oldu, yüzünü hatırlamıyorum."

Gerillayı dağda 'bitirmek' zor
Yüksek bir tepede, büyük bir ağacın altındaki çimenlerde oturuyoruz. Yeni kesilmiş, taze ağaç kokusu dolaşıyor havada, dört bir tarafta kuşlar cıvıldıyor. Tepelerin bir tarafı İran'a, diğer tarafı Türkiye'ye uzanıyor. Dar bir boğazın ardındaki vadi, Kuzey Irak'ın düzlükleri üzerinde güneye doğru uzanıyor. Güçlü, iyi donanımlı ve iyi silahlı Türk ordusunun, radikal Kürt Marksist-milliyetçi PKK gerillalarını dağlardaki karargâhlarından söküp atmak istiyorsa (ki bunu istediğini söylüyor), saldırmak (veya en azından bloke etmek) zorunda kalacağı bölge işte bu vadilerden oluşuyor.


Türklerin Kandil Dağı'ndaki üslere kendi başına saldırması çok düşük bir ihtimal, fakat daha sınırlı bir müdahale mümkün. Binlerce askeri kaybetmeyi, vadilere yönelik halı bombardımanı düzenlemeyi ve küçük çaplı bir insani krize yol açmayı göze almadığı sürece PKK'yı doğal sığınağından fiziksel olarak söküp atamayacağını biliyor. PKK'yla geçirdiğim birkaç günde, en azından sıradan bir gözlemci kimliğiyle tanık olduğum kadarıyla, mevzileri son derece zapt edilemez bir konumda.


Türklerin yaşadığı zorluklar, gerilla/isyancı/militan/terörist operasyonları için sağlam bir fiziki üssün önemini gösteriyor. 21. asrın siber-savaşlarına dair heyecanlı gevezeliklere ve Kaide'nin internetteki pek hayranlık verici mevcudiyetine rağmen, fiziki bir üssün vazgeçilmez olduğu açıkça ortada. Son dönemde bunun örneklerine rastlamak da mümkün: Nepal'deki Maocular sözgelimi. Ya da 2001'de bir üsten (yani kendi ülkelerinden) sökülüp atılan ve beş yıl sonra Pakistan'ın sınır bölgelerine geri dönmeyi başaran Afganistan'daki Taliban. Cezayir'deki İslamcı militanlar, ancak dağların kendilerine sağladığı korunma sayesinde hayatta kalmayı başarabildi.

Pakistanlı Taliban da ayakta kalmasını her şeyden çok Afgan sınırı boyunca uzanan sarp bölgeye borçlu. Irak'taysa tam tersine güçlü yerel bağlantılara sahip olmayan militan gruplar hiçbir zaman güvenli bölgeler oluşturamadı ve bunun sonucunda büyük sorunlar yaşadılar. Ebu Musab Zerkavi Felluce'de bunu denedi ve başaramadı; Bağdat'ın kuzeydoğusundaki daha güvenliksiz alanlara gitmeye mecbur kalması öldürülmesiyle sonuçlandı. Halihazırda Kaide'nin Irak'taki tezahürü konumundaki Ensar el İslam ise, Kuzey Irak'taki Kürt tepelerinde yer alan sağlam ve nispeten savunulabilir üssün faydasını gördü. Ensar el İslam'ın üssü PKK kamplarına sadece bir saatlik sürüş mesafesinde.


Kaide'nin kilit stratejisti Ayman el Zevahiri, Mao, Ahmed Şah Mesud, Guevara, Castro ve daha sayısız terörist ve militan liderinin çoktan söylediği şeyi tekrarlıyor, bütün 'direniş' gruplarının güvenli sarp bölgelere ihtiyaç duyduğunu yazıyordu. Belli ki memleketi Mısır'ın engebesi az ve uçsuz bucaksız çöllerden menkul arazi yapısı, genç bir militanken gizli polisten kaçmaya çalışırken Zevahiri'nin başını epey ağrıtmıştı.


Zevahiri ve diğerleri için bu taktik teorileştirmenin ilave bir gücü var. Bunun, bölgeleri 'İslami' olarak tanımlayan ve kendisini genel nüfustan ayıran ultra-ortodoks Müslüman dini fikirlerle bağlantısı var. Elbette başka dinlerden muhafazakârların da paylaştığı bir yaklaşım bu. Tekfir (aforoz) ve hicret (yani, Hazreti Muhammed'in de yaptığı gibi, geçici olarak başa çıkılamayan zorluklar karşısında taktik bir geri çekilme) gibi kavramlar, klasik gerilla doktriniyle büyük bir uyum sergiliyor.


Saldırı tehdidi diplomatik araç
Kandil Dağı'nda görüştüğüm PKK gönüllülerinin neredeyse hepsinin ortak motivasyonları şunlardı: Adalet duygusu, macera arayışı, küçük grup yoldaşlığı, daha önceki Kürt militanlarla (ki etraflarında sayısız romantik efsaneyle ağır bir mitolojik tarih oluşturulmuş durumda) ailevi bağlar ve güçlü bir şehadet kültü.


Son olarak, Türkler PKK sorununun çözümünün siyasi durumu değiştirmekte yattığını ve düşmanlarını zayıflatacak olan şeyin bu olduğunu biliyor; saldırı tehditleriniyse diplomasinin bir kolu olarak kullanıyorlar. Bu, diplomasiyi askeri bir stratejiyi güçlendirmek için kullanmaktan daha akıllıca bir taktik.

Jason Burke/Guardian
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2007 Pazartesi 08:42:52
Güncelleme :5 Kasım 2007 Pazartesi 12:25:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?