Atina’da M.Ö.7. ve 6. yüzyıllarda kent yaşamını derinden etkileyen önemli olaylar vuku bulmuştur. Önce M.Ö. 560’ta Aristokratlara karşı bir darbe ile yönetime gelen Peisistratos, Aristokrasiyi besleyen tarımdan vazgeçerek ticaret ve zanaatlara önem verdi. Bir Tiran olarak, uygulamalarında kendine karşı çıkan aristokratları sürerek topraklarını köylülere dağıttı. Tarımdan kopan köylülerin şehre gelmesinden doğan işsizliği önlemek için kamu binaları yaptırdı ve dış ticareti korumak için ticari filonun yanına askeri bir filo oluşturdu. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu aristokratlarca öldürülünce, kardeşi yerine geçti fakat o ve ailesi de Atina dışına sürüldü. Tarih aristokratlarca yazıldığı için, yönetimi güç kullanarak ele geçiren ve keyfi yönetenlere de zorba –Tiran- dendi ve tarihe bu şekilde girdi.
![]() |
Roma Formu |
Aslında aristokrat bir aile mensubu olan Kleisthenes yönetimde etkin olarak bazı reformlara girişti. En önemli ve dünya tarihine etki eden reformu da Atina’yı 10 mahalleye <Deme> bölmesiydi. Bu bölünme seçim bölgeleri olarak kaydedildi ve bir 500 ler meclisi kuruldu. Her mahalleden 50 kişi bu meclise katıldığı için mahalle meclisi halinde bir oluşumdu. Ayrıca bu mahalleleri öyle böldü ki her mahallede aristokratlar azınlıkta bırakılmıştı. Çünkü yönetimi tekrar ele almaları önlenmek isteniyordu. Ayrıca Kleisthenes kurduğu bir mahkeme ile, vatandaş arasından sivrilen ve öne çıkan kişileri halk oyu (Ostarkismos: Çanak çömlek oyu) ile bir gün tiran olabilir endişesi yüzünden Atina’dan sürme yoluna gitti. Böylece belirlenen kişiler Atina’ dan 10 yıllığına sürülmeye başlandılar.
İşte yukarıda kısaca anlatılan devrim ile tüccar sınıfı, hem yönetimi ele almış hem de halkın yönetime katılmasını (sözde) sağlayarak, aralarında fikir ayrılıkları yaratmıştır. Böylelikle halk adına halkı yönetirken, halkın savunucusu olarak ortaya çıkmıştır. Tarım sektörü gerilerken zanaatla uğraşanlar gitgide daha varlıklı olmuşlardır, çünkü malları tüccarlar sayesinde pazarlanmaktadır. Böylece zanaatçı tüccar birlikteliği sağlanmış oluyordu. Bu sistemin altın çağında ise, Perikles döneminde, mahalle temsilcilerine yani mahkeme ve meclis oturumlarına katılan temsilcilere ödenek verilmeye başlandı. Halkı temsil edenlerin maaşa bağlanmasının başlangıcı bu şekilde ortaya çıkmış oldu. Hak ve görev olan bir iş, para karşılığında yapılan işe dönüşmeye başladı. Bu bir bozulma olarak görülür ise, Yunan iç savaşında bu bozulma en yüksek seviyeye ulaşmış ve sonunda Atina’nın üstünlüğünü kaybetmesi ile devam etmiştir. Nihai olarak Atina, monarşik bir krallığın (Makedonya) sıradan bir şehri olarak yaşamını sürdürmüştür.
![]() |
Aristoteles |
![]() |
Augustus |
gerçekten gökhan bey'in vurgulamak istediği ve üzerine parmak bastığı konu umarım biryerlere ulaşır ...tebrik ederim
Sayı Gökhan Iğdır kardeşimizin, Bu geniş tarihi bilgisi ile bizi aydınlattığı için kendisine teşekkür ederim. Demekki tarih bir tekerrürden ibaret Geçmişte bile bilinçsizce keyfi hareketlerle ne medeniyetler yok olmuş. Bunlardan şimdiki yöneticilerin ders almasını canı gönülden arzu eder saygılarımı sunarım. yalçın sunay.
"Sonunda Darius, halk idaresi konusundaki fikre katılır ama oligarşiye karşıdır, çünkü oligarşi de yöneten kişiler arasında kıskançlık ve daha fazla yetki isteği ortaya çıkabileceğini, bunun da iç savaşa ve yıkıma neden olacağı sonra da bir kişinin çıkıp yönetimi ele alacağı görüşünü açıklar." Bu tezin günümüz Türkiyesindeki adı da "İslam Faşizmi" dir.Söylenen Demokrasi söylemleri sadece ve sadece bu amaca hizmet eder durumdadır.İşte bu yüzden kalıplaşmış bir Demokrasi tarifi yoktur.Uygulanamamasının gerçek nedeni de sorumluların kendi düşünsel ve kişisel menfaatlerini, "Halka rağmen" Bir Tiran zorbalığı ile kabul ettirebilme gayreti içinde olmalarıdır..
demekki günümüzdeki toplumsal olaylar o zamanda varmış geçmişten ders almalıyız insanların onurlu bir şekilde yani kimsenin yardımına ve sadakasına muhtaç olmadan başları dik yaşayabilecekleri tek sistem demokrasidir demokrasiden ayrılanlar ise tarih boyunca bunun acısını çekmişlerdir bilinmelidir ki insanları demokrasiden uzaklaştıracak her hareket ve düşünce altında mutlaka art bir niyet saklıdır