Trafik-Trafik ve Bürokrat

İstanbul’da insanlara cehennem azabı çektiren tarafiğin önemli bir nedenide hiç şüphesiz ki bürokrat ve bürokrasidir.

Çünkü ülkemizde her şeyi bürokrasi yönettiği için trafiği de bürokrasi yürütmektedir.

Bürakrasi’de olmazsa olmaz.

Bürokratta, Osmanlı devrinden kalma binlerce genelgeler ile bürokrasiyi yürütür ve bu çark içinde eğer isterse insanlara samanlıkta iğne bile aratır.

Ama bir bürokrat bu sistem içinde bile eğer isterse insana 'iğne işte burada' diyebilir.

Peki sistem böyle çalışırken İstanbul’u veya İstanbul trafiğini yöneten bürokratlar arasından neden birisi çıkıp da 'işte iğne burada' diye çıkmaz.

Kabataştan Karaköy istikametine doğru seyir halindesiniz ve dakikalarca yoldasınız

Fındıklı'ya geliyorsunuz ki, yolun sağ tarafında özellikle sosyal sigortalar binasının önünden itibaren sinyallerini yakmış bir çok minibus ve kamyonet oradaki dükkanlara mal indirip bindiriyorlar. Bunu fırsat bilen özel otolar da işin cabası.

Üç şerit halinde gelen trafik burada bir şerite düşmüş. Sinirleniyorsunuz...

Açıyorsunuz 154’ü ve uzun çalmalardan sonra açılan telefondaki görevliye durumu anlatıyorsunuz. Aldığınız cevap; 'evet efendim biliyoruz şimdi ekipleri oraya gödereceğiz.'

Olumlu bir cevap. Seviniyorsunuz. Bir vatandaşlık görevini yerine getirmişsiniz.

Ama ne gezer her gün aynı şey. Artık trafik burayı biliyor.

Hergün birilerinin telefon etmesi mi gerekir ? Yoksa bürokrat uğraşmak mı istemiyor bilinmez.

Bu sadece bir örnek. İstanbullular bunun gibi yüzlercesini yaşıyor ve bu noktalar hep aynı yerler.

Osmanbey, Perşembe Pazarı, Tahtakale, Taksim, Beyoğlu, Beyazıt, Laleli ve daha bir çok güzergah...

Osmanbey’ de belediye düzenleme yaptı. Kaldırımlara park yapılmasın diye babalar koydu.

Şimdilerde gidin görün bir çoğu kırılmış.

Minibüsü veya kamyoneti yolun ortasında durdurmuşlar, mallar indirilip, yükleniyor.

Arkada yüzlerce metre kuyruklar oluşmuş. Trafik ana caddeden kilitlenmiş.

Cihangir'de kola kamyonu, Perşembe Pazarı'nda nakliye kamyonu, Beyoğlu'nda bira kamyonu, Taksim'de su kamyonu, Beyazıt'ta bisküvi minübüsü... Hepsi ticari araçlar.

Bütün bunlar gösteriyorki, bu tür ticari araçlar özellikle şehir merkezindeki tarafiğin kitlenmesinin ana sebeplerinden biri.

Peki bu tür araçların hiç olmazsa şehir merkezlerindeki işlerini Akşam saat 21 ile sabah saat 07 arasında yapması neden olmasın ?

Mal gönderecek veya getirecek olan dükkan sahibinin en fazla haftada bir gün akşam geç gitmesi veya sabah erken gelmesi ya da işini bu şekilde organize etmesi çok mu zor ?

Bürokrat eğer isterse İstanbul tarafiğini çok, hemde çok rahatlatır.

Bürokrat eğer isterse, samanlıkta iğne arattğı kişiye, 'işte iğne burada der.'