23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Kadınlar Ne İster?

Bu çok "sevimli" mevzuda birçok kişi bir şeyler yazmıştır. Hayatı güzel kılan bu estetik,yumuşak,olmazsa olmaz,klişe bir çengel bulmacanın tersine, çözülmesi çok zor olan yaratıktan bahsetmek istiyorum...

 

Nedir beklentileri?

Güzel soru değil mi?Nedir beklentileri?Bunu tam olarak çözebilen yoksa da haydi biraz beyin jimnastiği yapalım : )

Güce taparlar onlar... Heyecanı koruyabilmenin öncelikli yolu budur... Özünde, aradıkları güçlü bir omuzdur; body building ile geliştirilmiş bir omuz değil tabi bu omuz.Maçoluk? Hiç hoşlanmazlar (!) Külahıma anlatın..Tadında bir maçoluk, olmazsa olmazlardandır...Kıskançlık? Asla istemezler, hep şikayet ederler... Bu çıkarıma da koca bir "hayır!" Boşuna demiyorum çözülmesi zor bir denklem diye. Kıskanılmak isterler, tabi yine ölçülü olunacak.. Burada sözü edilen ölçü, "öğleden sonra cicisi" kadın programında yemek tarifi veren sevimli obez aşçının ölçüleriyle ifade edilemez tabii ki... Sevgi dolu bakışlar? Hayır... Salakça bulunma riski oldukça fazla... "Cool" olacaksın... Anahtar kelime bu; "cool" olmak. Yani "domates çorbası içerken uzayan kaşar" şanssızlığına uğramamak, hobarak gubarak ederek deve güreşi oynamamak,ekildiğinde trip atmamak ,ektiğinde açıklama yapmamak,patatesin ketçabını dondurmanın akıcı kısmını ağzına bulaştırmamak,kısacası hayatı olduğu gibi yaşayan biri olduğunu daha doğrusu cyborg değil de insan olduğunu hissettirecek tavır ve davranışlardan uzak olmak...Bu arada pısırık olmamak da önemli tabii.İlk başlarda belli etmeseler de evliliğin onuncu yılında filan bigudili kafayla kocaya bıdı bıdı eden ve "sünepe" diye bağıran kadın motifi de pısırık erkekten bıkmanın en şiddetli dışavurumu değil midir? Sünepeden sözü açmışken bu sevimli yaratıkların erkek arkadaşlarına (koca demiyorum dikkat ediniz,imzadan sonra bu sözlerin dozunun değişmesi kuvvetle muhtemel) "kaka" sözcükleri vardır; pis,eşşek,manyak,deli gibi...Ne kadar da tatlı "kaka" sözcükler değil mi? Oysa biz erkeklerin kıytırık bir futbol müsabakasını izlerken "konuşma baloncuğumuz"a sığdırdıklarımızı düşünürsek, iltifat bile sayılabilirler..

Müzik setlerinin ve bazı elektronik eşyaların "stand by" modu vardır, bilirsiniz cihaz elektriğe bağlıdır,tüm fonksiyonlarıyla çalışmaya hazırdır ama "power" tuşuna basmadıkça çalışmaz. Kadınların stand by modu geldi mi yandığımızın resmi değil midir? "Power" neden”off” olmuştur ve esas önemlisi "power" nasıl tekrar "on" edilecektir? Bunu çözmek çok zor... Gelin buna kafa yormak yerine başka bir açıdan bakalım olaya ve biraz kategorize edelim onları...

Güçlü İş kadınları: İyi bir üniversite eğitimi ve kendine güvenin verdiği itici güçle kendilerinden emin, iş görüşmelerinde "olumsuz bir yönünüz var mı" sorusuna verdikleri "mükemmeliyetçiyim" yanıtıyla ne istediklerini bilir kadınlardır. Çoğu erkek tarafından ürküntüyle karşılanırlar ve elde edilmesi "Everest tepesine bayrak dikmekten" daha güç bulunur. Oysa ki o ulaşılamaz görüntünün altında cici bir kız vardır,bunu en iyi gözlemleme erkek arkadaşı ile konuşurken yapılabilir. Ciddi bi iş yemeği, ulaşılmaz bayan kendinden emin tavırlarla yemeğini yiyor, bir yandan da düzene isyan eden bir tutam saç yüzüne düşerken onu parmağıyla estetik biçimde arkaya atıyor ; o esnada telefon çalıyor; jest ve mimikler bile değişiyor,liseli bir kızın masumiyeti çarpıyor göze... Zaten her tür "klasik erkek arkadaş yanı şımarıklığı" bu tür bayanlara da mahsustur; o "demir leydi" imajı bi anda siliniverir sevgilinin yanında...

Mecburiyetten "İyi"ler: Bazı bayanlar ise iyilik timsalidirler... Her fırsatta çevrelerindeki insanlara akıl verir,ablalık eder,birleştirici rol oynarlar... Sevgilisiyle kavga edenleri bir araya getirirler, platoniğine açılamayanların sesi olurlar, o kadar iyidirler ki... Peki neden "mecburiyetten iyi" diye bir tanımlama kullandım? Çünkü, ya obeziteden ya da popüler güzellik kriterlerine göre güzel sayılamamaktan dolayı erkek arkadaş bulamamış ve kendilerini "Rahibe Teresa" olmaya adamışlardır... Ama bu çabaları, bu iyilik "sahte" iyilik olmadığında iyi insanlar tarafından hak edildiği ölçülerde takdir edilecektir...

Numaradan Enteller Üniversiteyi ailenin yaşadığı ilden uzakta okumanın kişiliği geliştirici ve hayata karşı durmayı öğretici yönlerinden çok, abartılı bir özgürlük anlayışı ile algılarlar bu tür bayanlar.. Burada sözü edilen yurdumuzda tatsız olaylara sebebiyet veren küçük beyinlerin ürünü olan sözüm ona toplum kriterlerine uymamak değildir, karıştırılmasın. Hayatı kitaplarda anlatıldığı gibi sanar ve o zanna göre yaşarlar.. Klasik evlilikler ve erkek tarafından sahiplenilme en büyük fobileridir.. Fakat gerçek mutluluğu, "küçük" hayatları yaşayanların yakaladığını anlamaları otuzu geçip halen yapayalnız kalmalarından sonra olmaktadır...Kapıcı Muhsin efendinin karısına gösterdiği belki kaba ama yalın ve saf sevgiyi aramakla geçecektir hayatları...

Kitaplardaki felsefi derinliği büyük,insan etkileme yönü kuvvetli ama pratikte hiçbir şekilde hayata geçirilemeyecek birkaç sözü ilke edinmeleri de bunda en büyük etkendir...

Mazoşist Ruhlular: Sevgilileri (eşleri demiyorum çünkü boşanan kadını bekleyen hayatın gül bahçesi olmayışı yüzünden boşanamayan binlerce kadın var) tarafından her türlü aşağılanmaya, terslenmeye, aldatılmaya maruz kalmalarına rağmen ona ısrarla sahip çıkan ve ayrılamayan bayan türüdür. Zaten "bi tane patlattın mı senden iyisi yoktur" hasta mantığı da bu tür bayanlar yüzünden türemiştir. Ne diyim, vardır bir bildikleri... Ya da kadınların genel, "asla sevgilisiz kalamama" korkusu mudur kökeni bilinmez;sevgilisiz kalan kadın hemen muhasebeye başlar bilirsiniz "acaba çirkin miyim" ve her birinin kendilerinde beğenmediği bir fiziksel yön de mevcuttur... Oysa her kadının kendince güzellikleri vardır ve yeni aşklara doğru pupa yelken yol almalıdırlar...

Etiler-Levent-Bağdat Caddesi-Kuruçeşme Gülleri: Ne güzeldir onların yaşamları... Giyerler cicilerini akarlar ortamlara... Ne gam ne kasavet,vur patlasın çal oynasın... Yanlarındakinin bir odun, uğruna gençliklerini akıttıkları ortamların da aptal bir kılık kıyafet oyunu olduğunu anladıklarında ziyadesiyle geç olmuştur...

Sürç-i lisan ettiysek affola;sonuçta onlar bu dünyanın en tatlı varlıklarıdır...

Yayın Tarihi : 15 Ağustos 2003 Cuma 00:00:16
Güncelleme :17 Ağustos 2005 Çarşamba 18:42:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?