'Yatırım neden yok?' 'Rüşvet var da ondan'

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam, IMF’nin yayın organına verdiği demeçte ilginç bir olayı aktardı.

Moghadam, IMF Survey’in kendisiyle yaptığı röportajda "Türkiye’deki yabancı yatırımlar neden az?" sorusu üzerine: "Makroekonomik istikrarsızlık ve politikalarda kararsızlığın olduğu bir ortamda büyük ölçüde yabancı yatırım zaten bekleyemezsiniz. Türk hükümeti de bunun farkında" dedi.

’İşsizlik büyük kaygı’

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde 20 yabancı işadamını Türkiye’ye davet ederek görüştüğünü de belirten Moghadam, şöyle konuştu: "Başbakan Erdoğan işadamlarına neden yatırım yapılmadığını sordu. İşadamları da ’Rüşvet var, yolsuzluk var. Hukuk sisteminde hâlâ yetersizlikler var. Altyapı yatırımları da yetersiz. Bürokrasiden de bir an önce kurtulmanız gerekir’ cevabını verdiler."

IMF Avrupa Bölümü Direktörü Michael Deppler de dergiye verdiği röportajda "Artık sosyal konulara daha çok dikkat etmek gerekir. Özellikle işsizlik büyük bir kaygı haline geldi" dedi.
Türkiye’de, birçok kişinin sosyal çözüm olarak kamu harcamalarının artırılması önerisini getirdiğini anlatan Deppler şöyle konuştu: "Benim onlara yanıtım; Türkiye’nin uyguladığı sıkı kamu maliyesi politikası, faiz oranlarının önemli ölçüde düşmesini ve güçlü ekonomik performansı sağladı. Reel faizlerin gerilemesi, işsizliğin azaltılmasına da katkıda bulunacaktır. Artan vergi gelirleri de, sosyal programlara daha çok fon aktarma imkânı verecektir."
Moghadam da kamu harcamalarının kompozisyonu konusundaki soruyu yanıtlarken, "Harcamalar daha önce, sermaye harcamaları hesabına artış gösterdi. Şimdi ise bu durum, altyapı ve sosyal yatırımlara daha çok pay ayrılacak şekle çevrilmeli" dedi.


’Türkiye yeni bir kaplan ekonomi olma yolunda’

IMF’nin Survey dergisi Türkiye’nin, 2001 krizinden bu yana şaşırtıcı bir iyileşme gösterdiğini belirterek, şimdi de yeni bir ’kaplan ekonomi’ olma yolunda olduğu değerlendirmesinde bulundu.

IMF Avrupa Bölümü Direktörü Deppler de dergiye verdiği röportajda, Türk ekonomisindeki toparlanmanın, kendilerine Türkiye’nin performansının ’geçmişten çok daha iyi olacağı’ ümidini verdiğini söyledi. Deppler, Türkiye’nin AB’ye girmesinin ise geleceğini etkileyecek önemli bir ’itici güç’ olacağını vurguladı.

Mevcut makro ekonomik istikrar programı ile piyasa merkezli politikalara devam etmesinin Türkiye’nin, özel sektör destekli bir ekonomik büyüme sağlayarak gelecek 20 yılda ’ortalamanın üstünde büyümesine’ imkan vereceğini kaydeden Deppler, Türkiye’nin yeni ekonomik programın ana unsurlarını ise şöyle sıraladı: "Borçların azaltılması, ekonominin daha da güçlendirilmesi, kamu maliyesi politikasını canlı bir ekonomi dengesiyle sürdürme, vergi reformunu gerçekleştirme, bankacılık reformunu devam ettirme."


’AB, Türkiye’yi güçlendirecek’

IMF Avrupa Bölümü Direktörü Michael Deppler, IMF Survey’e verdiği röportajda Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye’nin iş ortamını iyileştireceğini ve zor reformlarla başedebilme gücü vereceğini söyledi.

Deppler, "AB’nin Türkiye’ye katkıları gözardı edilemez. İş ortamının iyileştirilmesi için ise başta rüşvetten kaynaklanan sorunların görüldüğü hukuk alanındaki reformlar yoluyla hukuka saygının daha da artmasından umutluyum. Artık politika perspektifi ve ekonominin yönü arasında çok daha fazla tutarlılık var. Bu, krizden ortaya çıkan en büyük değişim belki de. Ve bu, Türkiye’nin ileride göstereceği performansın geçmişe göre çok daha iyi olacağına dair umut taşımamıza neden oluyor."


’Yüksek faiz dışı fazla zorunlu’

IMF Türkiye Masası Şefi Rıza Moghadam, Türk hükümetinin yüksek borç yükünü azaltması gerektiğinin farkında olduğunu belirterek şöyle dedi: "AB’nin yeni üyelerinin toplam borçlarının milli gelire oranı yüzde 40 düzeyinde, Türkiye’de ise bunun iki katı. Borçların azalması için, yüksek oranlı faiz dışı fazlanın devam ettirilmesi gerekir." Moghadam, bankacılık sistemini temizlemenin hükümete getirdiği yaklaşık 50 milyar dolarlık maliyetin kamu borcundaki artışın temel nedeni olduğunun altını çizdi. Ancak Moghadam, sektörün üç yıl önceye göre çok daha güçlü olduğunu ve hükümetin de bankacılık denetleme sistemini Avrupa standartlarına getirecek yeni bir yasa üzerinde çalıştığını da sözlerine ekledi.