Talat Paşanın kara kaplı defteri, 1915 ve 1916 yıllarının Anadolusunda sadece gayrımüslimlerin değil, yüzbinlerce Türkün de nakledildiğini gösteriyor.
Hürriyet gazetesinde Murat Bardakçı imzasıyla yayımlanan yazıyı alıntılayarak aktarıyoruz:
Talát Paşanın kara kaplı defteri, 1915 ve 1916 yıllarının Anadolusunda başta Ermeniler olmak üzere sadece gayrımüslimlerin değil, yüzbinlerce Türkün de bir bölgeden diğerine nakledildiğini gösteriyor. Defterde, doğudaki bazı viláyetlerimizin Rus işgaline uğraması üzerine işgal bölgelerinde yaşayan 800 bin kadar Türkün muhacir olarak yollara düştüğü ve 702 bin 905 kişinin İzmitten Halepe uzanan uzun hat üzerindeki şehirlere iskán ettirildiği yazılı. En kalabalık iskán bölgesi 150 bin kişiyle Musul, en az göç alan yer ise 426 kişiyle İçel.
SADRAZAM ve Dahiliye Nazırı Talát Paşanın özel arşivindeki kara kaplı defterde, Balkan Savaşı sırasında Rumeliden Anadoluya göçedenlerin ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Rus işgaline uğrayan doğudaki viláyetlerimizden ayrılan yerli halkın sayısını gösteren listeler de bulunuyor.
Kısaca hatırlatayım: 1914 Aralıkındaki Sarıkamış bozgunundan sonra doğu cephelerimiz birer birer çözülmüş ve önce Van, ardından da Erzurum, Bitlis, Muş, Trabzon ve Erzincan Rus işgaline uğramış, Vanın yönetimi Ermeni komitacıların eline geçmişti.
Kara kaplı defterde, genişliği 140 bin kilometrekare olan işgal altındaki bölgelerde 1 milyon 800 bin 915 kişinin yaşadığı ve bu nüfusun yaklaşık 800 bininin iltica ettiği, yani işgale uğramayan yerlere gittiği yazılı. Defterde daha sonra 702 bin 905 göçmenin iskánının sağlandığı ve nereye kaç kişinin sevkedildiği kaydediliyor.
Bu sayfada gördüğünüz listede en az göç alan yerin 426 kişiyle İçel, en kalabalık iskán bölgesinin de 150 bin kişiyle Musul olduğu anlaşılıyor. Listeyi incelediğinizde, 1915 ve 1916 yıllarının Anadolusunda, muhaceret kervanına sadece Ermenilerin değil, yüzbinlerce Türkün de katıldığını göreceksiniz.
Dizinin yayını sırasında, bazı okuyucularımdan tehcir ve sancak kelimelerinin tam olarak ne demek olduğunu soran mesajlar aldım.
Tehcir, Arapca hecere kökünden gelir ve göç ettirmek demektir. Hicret, muhacir ve muhaceret sözleri de aynı kökten türemişlerdir. Sancak ise, günümüzdeki illerin benzeri olan idari bölgelerdir.
Paşa, hasret mektubunda bile gizli temaslardan sözediyordu
İTTİHAD ve Terakkinin önde gelen liderleri, Birinci Dünya Savaşından mağlup olarak çıkmamızdan sonra Türkiyeden ayrılıp Avrupaya dağılmışlardı.
Sadrazam Talát Paşa da bazı arkadaşlarıyla beraber Almanyaya gidip Ali Sái takma adıyla Berline yerleşmiş ve eşi Hayriye Talát Hanımı da yanına aldırmıştı. Paşa, Avrupadaki günlerini yine teşkilátçılık faaliyetiyle geçiriyor, bir ülkeden diğerine gidip geliyordu.
Talát Paşa, Ermeni kurşunlarına hedef olmasından sadece 20 gün önce, 1921in 25 Şubatında o sırada Münihte bulunan hanımına gönderdiği bu kartta seyahatlerinden sözediyor, yapacağı gizli temasları üstü kapalı şekilde anlatıyor:
İki gözüm ruhum karıcığım,
Gece son derece rahatsız olarak, hemen hiç uyumayarak Berline geldim. Dün öğle yemeğini Baha Beyde (İttihadçıların liderlerinden Bahaeddin Şakir Bey) yedim. ...Hadice Hanım, Postdamda bir villa tutuyor. Bize de bir oda tahsis edecek. ...Münihe gelip beş-altı gün kaldıktan sonra Berline avdet ederiz, sonra da Dresdene gideriz. İstersen, yine Bavyeraya gideriz. Aldığım mektuplara göre birkaç ay Berlindeki evi muhafaza lázım. Ben yarın, yani ayın yirmi altısında, Dortmund civarında Hallee gidiyorum. Dostum oraya gelecek. Almanya dahilindedir. Oradan veya avdette (dönüşte) sana yazarım. ...Názım Bey (önde gelen İttihadçılardan Doktor Názım) hemen gelsin. Senin canın sıkıldı ise, Názım ile gelebilirsin yahut bir hafta-on gün sonra ben geleceğim, on gün oturur birlikte döneriz. ...Gözlerinden öperim, elmas karıcığım.
...Ali
Celál Bayar, Talát Paşanın hem hatıralarını yayınlatmış hem de cenazesini getirtmişti
TALÁT Paşa, Berlindeki sürgün yıllarında Almanca kısa bir hatırat kaleme almış ama sağlığında yayınlayamamıştı.
Paşanın hatıraları ancak 1946da, eski bir İttihadçı olan Celál Bayarın girişimleriyle basılabilmiş ve kitabın önsözünü Hüseyin Cahid Yalçın yazmıştı.
Aşağıda, gençliğinde İttihad ve Terakkinin İzmir Şubesi Genel Sekreterliğine kadar yükselmiş olan Celál Bayarın Şefimin refikasıdır diyerek son ána kadar saygı gösterdiği Hayriye Talát Hanıma, Paşanın hatıralarının basılması ve Almanyadaki mezarının Türkiyeye nakledilmesi konusunda gönderdiği mektuplardan bazı bölümler yeralıyor:
Ankara, 21.11.1942
Muhterem hanımefendi,
Paşa merhumun Almanca metinle yazılmış hatıralarını bana lutfetmiştiniz. Münderecátını (İçinde yazılı olanları) çok kıymetli buldum. Zaten kendisi de eserinin mukaddemesinde (önsözünde) siyasetlerini, memlekete hizmetleri tarzını, İttihad ve Terakkinin umumi politikasını müdafaa için yazdıklarını söylemektedirler. Tabını muvafık ve hatta zaruri görmekteyim. Bunun için Türkçe metnini ele geçirmek ve bastırmak lázımgelecektir, bu olmadığı takdirde elimizdeki metni tercüme ettirmek mecburiyetinde kalacağız.
...Eski İzmir Valisi, Paşanın eski inkıláp arkadaşlarından benim de hürmet ettiğim Rahmi Beyi tanırsınız. Müşarünileyh (sözü edilen kişi) ile merhum Paşanın cesetlerinin memleketimize getirilmesini; Hürriyet Ábidesinde, hürriyet şehitlerinin yanına defninin münasip olacağını görüşmüştük. Bu düşüncemizi başvekile teklif ettik, kabul ve tasvip buyurdular. Rahmi Beye keyfiyeti bildirdim. Bundan sonrası için lázımgelen teşebbüs ve tedbiri alacaklardır.
Hürmetlerini arzeder, cevabınızı beklerim.
Celál Bayar.
5.12.1942
Muhterem hanımefendi,
27.11.1942 tarihli mektubunuzu aldım.
Paşanın hatıratının tamamını bastırmak fikrindeyim. Elimizdeki metin Almanca olduğu için, Türkçesini arıyorum. Paşanın üslubu ile Türkçe aslından tabettirirsek kıymeti daha yüksek olur. Türkçe aslını bulamazsak, elimizdekini muktedir bir záta tercüme ettirmek mecburiyetindeyiz. Telif hakkı size ait olmak üzere neşir işini ben üzerime alırım.
...Merhumun cenazesinin nakline gelince: İlk mektubumu takdim ettikten sonra, hükümetimiz resmen Alman hükümeti nezdinde teşebbüste bulunmuştur.
Muvafakat cevabını aldıktan sonra cenaze nakledilecek, askeri merasim ve ihtifal ile Hürriyet Ábidesine defnolunacaktır. Bendenize bunu tekrar etmişlerdir.
...Hürmetlerimi teyit eylerim.
Celál Bayar.
Ankara, 2 Şubat 1943
Muhterem hanımefendi,
9.1.1943 tarihli mektubunuzu aldım. Cevap yazmakta geciktim, mevsim dolayısıyla hafif bir rahatsızlık geçirdim. Paşa merhumun cenazesinin memleketimize nakli hakkında hükümetçe tesbit edilmiş bir tarih henüz yoktur. Benim bir müddet evvel öğrendiğime göre, Alman Hükümetinin cevabı beklenmektedir.
...Hatıratın tercümesi için burada bir zát ile görüşmekteyim. Henüz bir karar verilmiş değildir. ...Hürmetlerimi arzeylerim sayın bayan.
Hamdi Beye selám, küçüklerin gözlerinden öperim!
Celál Bayar