20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

26 yaşında 2 evlilik, 7 çocuk

Zonguldak’ta oturan 26 yaşındaki Fatma Nalbant, 12 yılda iki evlilik yaparken, 7 çocuk dünyaya getirdi. Henüz 14 yaşında evlenip 4 çocuk sahibi olduğu ilk eşi Ahmet Çetin’in maden ocağında göçük altında kalarak ölmesi ardından 20 yaşında ayakkabı boyacısı 48 yaşındaki Metin Nalbant ile evlenip 3 çocuk daha dünyaya getiren Fatma Nalbant, "Şimdiki aklım olsa bu evliliği yapmaz, bu kadar da çocuk doğurmazdım. Çünkü bakamıyorum. İstediklerini alıp giydiremiyorum" diyerek gözyaşı döktü.

Fatma- İsmail Bilgi çiftinin 7 çocuklarından Fatma Nalbant, ailesinin kendisini halasının oğlu ile evlendirmek istemesi üzerine 14 yaşında komşularının oğlu Ahmet Çetin’e kaçtı. Fatma Nalbant’ın yaşının küçük olması nedeniyle nikahsız yaşayan çiftin, 10 yaşında Neslihan, 9 yaşında Elvan, 8 yaşında Sinem ve 7 yaşında Sinan adını verdikleri çocukları dünyaya geldi. Ahmet Çetin, 2005’de çalıştığı kaçak kömür ocağında meydana gelen göçük altında kalarak öldü.
 

Eşinin ölümü ardından 4 çocuğu ile babasının evine dönen Fatma Nalbant, ailesinin çocuklarını istememesi üzerine, bir tanıdığı aracılığıyla tanıştığı Metin Nalbant ile 2006’da ikinci evliliğini yaptı. Nalbant, 4 yaşındaki Tolga, 3 yaşındaki Beyzanur ve 1 yaşındaki Fatma adını verdikleri 3 çocuk daha dünyaya getirdi. Henüz 26 yaşında 7 çocuk annesi olan Fatma Nalbant, gözlerindeki yüzde 61 görme kaybı nedeniyle 3 ayda bir 680 TL engelli maaşı alan eşi Metin Nalbant ve çocukları ile zor şartlarda yaşam mücadelesi verdiklerini anlattı.

'HASARLI VE EŞYASIZ EVDE YAŞAM'

Bir hayırseverin kendilerine tahsis ettiği, duvarları çatlak, her an çökme tehlikesi bulunan 2 odalı, eşyasız bir evde oturan Nalbant çifti, çevrelerindeki hayırsever ve komşularının yardımlarıyla geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Fatma Nalbant, babasının 4 erkek kardeşini okuturken, kendisi ile birlikte 2 kız kardeşini okula göndermediğini söyledi. Küçük yaştan itibaren bağda, bahçede çalıştığını anlatan Fatma Nalbant, halasının oğlu ile evlendirilmek istenince küçük yaşta sevdiği komşusunun oğlu ile evlenmek zorunda kaldığını söyledi. Eşinin ölmesinden sonra köydeki babasının evine döndüğünü anlatan Fatma Nalbant, şunları söyledi:

"O zaman köye gitmek durumunda kaldım. Ama ablamlarla geçinemedim. Çocuklarımı istemediler. Bu yüzden ikinci evliliğimi yaptım. Yoksa evlenmezdim. Şimdiki aklım olsa bu evliliği yapmaz, bu kadar da çocuk doğurmazdım. Buna hayat mı denir? Sürünmekle geçiyor böyle. Bir çorbamız yok çocuklarımın karnını doyuracak. Onlara bakamıyorum. İstediklerini alıp giydiremiyorum. Çocuklarımdan 3’ü okula gidiyor. Yırtık ayakkabıyla okula gönderdiğim günler oluyor. Çorapları yamalı halde gidiyorlar. Herkesin çocukları güzel güzel giyiniyor."

Metin Nalbant, 18 yaşında bir çocuk sahibi olduğu ilk eşi Saniye Nalbant’ın, akciğer hastalığı nedeniyle 10 yıl önce öldüğünü, engelli maaşının yanında ayakkabı boyacılığı da yaparak ailesini geçindirmeye çalıştığını söyledi. Fatma Nalbant ile çocuklarına sahip çıkmak için evlendiğini anlatan Metin Nalbant, şöyle devam etti:

"Boyacılık yapıyor, çabalıyorum. Çocuklarıma 1 çikolata alıp yedirebilirsem ne mutlu. En büyük sıkıntımız ev. Burası oturulacak gibi değil. Duvarları çatlak. Korkuyoruz. Çaresiz burada oturuyoruz. Tek isteğimiz sağlam bir eve sahip olmak. Çocuklarımı da okutmak istiyorum. Hepsini de elimden geldiği kadar okutmaya çalışacağım."


 

 

...
Yayın Tarihi : 22 Nisan 2012 Pazar 14:39:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 22.04.2012 17:59:14

Iste benim memleketim kimse martaval atmasin ben bunlari gördükce duydukca  artik utanmak istemiyorum olacak o kadari da kabul ediyorum ama biraz bu isleri azicik yukari ceksek azicik ta ne oldugum yukarilari yukarilara birakin ciksinda bir usul ve kaidesine  kuralina sokabilsek bir gurur olacagimiz bir memleket yaratsak  heb beraber gururlansak fenami olur sosyal yasa sosyal memleket garibime evsizime issizime arkasinda olsa iyi olmazmi yani örnek olarak saglik konusunda bir sosyal yasa geldi parali parasizi herkez doktoruna gider oldu parasi var özel odasi olsun özel doktoru olsun bu böyle olsun bakiniz bu aile bir avrupanin memlektinde olsa tabiri caizse cocuk parasindan alacagi hesap edilse herkezin poposu tavana vurur bu kadrida olmaz der hic kimse calismaz bununda madde madde  manevralari vardir ist benim memlektimde asiri derecede insanlarimiz evlerimiz semterimiz yollarimiz arasinda cok cok büyük ucurum gibi arada farklar vardir bu farklar insanlarimizi ve memleketimizi arti ya degil eksiye götürmektedir saskin ördek suya götün götün girermis gibi islerimiz de maalsef öyledir herkez parayi bulmaya herkez bey olmaya herkez okumaya  okumak kültür icin degilde adam ol diye okur okuyanlarda bir bas olur ama bir is olmaz bu nasil adam olmak kimse anlamaz  görün memleketimizin halini ve bu ailenin halini