18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

70 gün sonra yurda döndüler

Belgesel çekmek için gittikleri Suriye'de 2 aya yakın bölümü hücrede olmak üzere 70 gün geçiren gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun, alıkonuldukları süre boyunca yaşadıklarını anlattı.

İHH İnsani Yardım Vakfı merkezinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Adem Özköse, Suriye'de bir yılı aşkın bir süredir rejimin halkına yönelik uyguladığı ve dünyanın şahit olduğu şiddet politikasının olduğunu dile getirdi.
“Biz Hamit ile birlikte çatışmaların içinde kalan, yaşanan sıkıntıları gözlemleyen Suriyeli bir çocuğun belgeselini çekmek için Suriye'ye gitmiştik” diyen Özköse, çekimlere başladıktan kısa bir süre sonra Esed yanlısı milisler tarafından kaçırıldıklarını söyledi.

Kaçırıldıkları an çatışmanın ortasında kaldıklarını belirten Özköse, kaçırıldıktan sonra elleri ve gözleri bağlı bir durumda farklı farklı evlerde 11 güne yakın tutulduklarını anlattı.

Kaçıranların daha sonra kendilerini Suriye yönetimine verdiklerini ve helikopter ile Şam'a götürüldüklerini kaydeden Özköse, Şam'da hücrelerde kaldıklarını ve 53 gün boyunca yerde yattıklarını ve bir süre Hamit Coşkun ile birbirlerini göremediklerini ifade etti.

Özköse, İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım geldikten sonra Hamit Coşkun ile aynı hücrede kalmaya başladıklarını dile getirdi.

-“Vicdani diplomasi”-

Hamit Coşkun'u görene kadar 11 gün yemek yemediğini belirten Özköse, “Sürekli birbirimizi görmek istiyorduk fakat göstermiyorlardı” diye konuştu.
Kaldıkları hücrenin 2 metre uzunluğunda 1 metre eninde olduğunu, hücrenin önünde siyah bir kapı ve kapıda da duvara açılan küçük bir pencere olduğunu anlatan Özköse, Hamit Coşkun ile kalmaya başladıktan sonra o hücrenin gözüne çok büyük bir yer gibi göründüğünü de ifade etti.

Özköse, hücrede kaldıkları süre içinde bir çok şeye şahit olduklarını ve bunları zamanla paylaşacaklarını belirtti. Uluslararası ilişkilerde vicdani diplomasi diye yeni bir konsept oluştuğunu dile getiren Özköse, kurtarılmalarını, “Ben kalbin, vicdanın, duanın silahlardan daha güçlü olduğuna inanıyorum. Bu süreçte de, vicdani diplomasi, kalp, dualar silahlara galip geldi” diye nitelendirdi.

Kendileri için dua eden kurtarılmalarında katkısı bulunan herkese teşekkür eden Özköse, gazetecilere de bir meslektaş olarak kendilerine sahip çıktıkları için teşekkür etti. Özköse, “Suriye'de içeride 13 tane daha meslektaşımız, batılı gazeteciler var. Onların da serbest kalmasını istiyoruz. İçeride kadınlar ve çocuklar var” dedi.
Kadınların ve çocukların içeriden çıkarılması için İHH'nın çalışmaları olduğunu kendilerinin de buna destek olacaklarını kaydeden Özköse, tutuklu kaldıkları süre içinde ne olacaklarına dair kafalarında pek çok senaryo yazdıklarını da dile getirdi.

Özköse, “En güzel senaryoyu Allah yazıyor. Çıktığımızda bunu bir kez daha hissettik. Rabbım oralara kimseyi düşürmesin. Bizim yaşadıklarımızı, kimseye yaşatmasın. Biz özgürüz. Suriye halkının da bir an önce özgür olmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.

“İşkence görmedik”

Tutuklu kaldıkları süre içinde işkence görmediklerini belirten Özköse, gözleri bağlı bir şekilde sorgulandıklarını ve kendilerine “Niye Türkiye sizi bu kadar çok istiyor?” sorularını işittiklerini ifade etti.
Özköse, Suriye'de aslında kendi hayatlarının belgeselini çektiklerini kaydederek, “2 ayda yaşananlar bir belgesel gibi. Artık, Suriye'deki insanların mutluluklarını, sevinçlerini çekmek istiyoruz. Savaşta acı çeken çocukların değil bu süreç geçtikten sonra mutluluk içindeki çocukların belgeselini çekmek için gideceğiz” diye konuştu.
Bugünün Anneler Günü olduğunu anımsatan Özköse, “Annem beni görünce ağladı. Sabah birlikte kahvaltı yaptık. Gerçekten şu an annem dünyanın en mutlu annesi” dedi.

Hamit Coşkun'un duyguları

Hamit Coşkun da, Suriye'de 2 ay boyunca güneş görmeyen bir hücrede uyandıklarını ifade ederek, “Özgürlük dünyanın en güzel şeyi” dedi.
Tahran'a indiklerinde hangi günde olduklarını bile bilmediklerini dile getiren Coşkun, “Çok şükür kurtulduk. Orada özgürlüğü bekleyen bir sürü insan var” diye konuştu.

Özköse ile Coşkun'un getirilme süreci

İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım da, Özköse ile Coşkun'un kaçırıldığı günden bu yana izlerini sürdüklerini ve Mazlumder ile beraber “insani diplomasi” çerçevesinde bir çalışma başlattıklarını anlatarak, iki gazetecinin Suriye'de kaçırılmasının Türkiye'de büyük bir gündem yarattığını ve herkesin bu olaya sahip çıktığını kaydetti.

Yıldırım, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bu konuyu her vesile ile gündeme getirdiklerini ve Suriye rejiminden bırakılmalarını istediklerini belirterek, bütün siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının her iki gazeteciye sahip çıktığını anlattı.
Özköse ve Coşkun'un kurtarılmasında zorlu süreçlerden geçtiklerini ifade eden Yıldırım, Suriye ve İran yetkilileri ile görüştüklerini, özellikle İran'a yaptıkları yardımdan dolayı teşekkür ettiğini söyledi. Yıldırım, İran'ın gayretleri ile Suriye yetkililerine ulaştıklarını ve 2 gazetecinin yerlerini tespit ettiklerini dile getirerek, Suriye yetkililerine de diyalog kapılarını açık tuttukları ve Özköse ile Coşkun'u mahkemeye bile çıkarmadan serbest bıraktıkları için teşekkür etti.

Bir takasın söz konusu olmadığını söyleyen Yıldırım, Suriye'de bulunan 13 yabancı gazeteci için de kendilerine başvurular geldiğini ifade ederek, “Suriye'de bulunan 13 yabancı gazetecinin bırakılması için de devreye gireceğiz” dedi.

Yıldırım, kendilerine bu süreçte yardımcı olan İranlı diplomatın dün akşam VIP'e alınmadığını da belirterek, o İranlı diplomattan özür dilediğini de söyledi.
Mazlumder Genel Başkan Yardımcısı Recep Karagöz de, her iki gazetecinin özgürlüklerine kavuştukları için kendilerine yardımcı olan herkese teşekkür etti

Önceki habere

SURİYE’de bir hücrede tutuklu bulunan gazeteciler Hamit Coşkun ve Adem Özköse yurda döndü. Belgesel çekimi için gittikleri Suriye’de kaçırılan ve 2 ay boyunca tek kişilik hücrelerde tutulan Türk gazetecilerden Adem Özköse, "Hayatımızın belgeselini çektiğimizi orada tutuklu bulunduğumuz zaman anladım" dedi. Hamit Coşkun da "Anneme, anneler gününde kavuştum, büyük bir hediye oldu" diye konuştu.

Başbakanlığa ait özel bir uçakla 00.30’da Tahran’dan İstanbul’a gelen iki gazeteciyi Atatürk Havalimanı’nda Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve aileleri karşıladı. Çocuklarıyla hasret gideren Adem Özköse özgürlüğüne kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi.

Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Belgesel çekimi için Suriye’ye giden iki Türk gazetecimiz orada kaçırıldılar ve o günden bu güne kadar özgürlüklerinden mahrum bırakıldılar. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, hükümetimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın desteği ile iki Türk gazetecimiz özgürlüğüne kavuştu. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Onlar Suriye’de yaşanan olaylara tanıklık ettiler. Dileğimiz oradaki şiddetin bir an evvel bitmesi ve insanların huzura kavuşmasını istiyoruz. İki gazetecimizin burada olmasından dolayı şükür ediyoruz" dedi.

OLAYLARA TANIKLIK ETTİK

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ardından iki ay boyunca yaşadıklarını anlatan Türk gazetecilerinden Adem Özköse, "Özgürlüğe kavuşmamızda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Suriye’ye belgesel çekmek ve haber yapmak için gitmiştik. Ama hayatımızın belgeselini çekmişiz onu fark ettik. Aksiyon filmlerine, romanlarına konu olacak olaylara tanıklık ettik. Ailelerimize kavuşmamızda yardımcı olan Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve İHH derneğine teşekkür ediyorum" dedi.

SENARYO GÜZEL BİTTİ

53 gün boyunca tek kişilik hücrelerde kaldıklarını söyleyen Özköse, "Bir takım entresan olaylara tanıklık ettik. Hamit ile ben ayrı hücrelerdeydik ve birbirimizden haber alamıyorduk. Kafamızda orada bir takım seneryolar dolaşıyordu. Ama bu belgesel ve bu senaryo bizim için güzel sonuçlandı" diye konuştu.

2 METRE BOYUNDA 1 METRE ENİNDE HÜCREDESİN...

Diğer gazeteci Hamit Coşkun da İstanbul'a getirildikten sonra, babası Ali Coşkun ve ağabeyi Yahya ile baba ocağı Karamürsel'e geldi. Hamit Coşkun'u, Hacımehmet Mahallesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'ndaki evlerinde annesi Nazmiye Coşkun ve yakınları, sevinç gösterileriyle karşıladı.

Karşılama sırasında Coşkun, annesine uzun süre sarılarak, hasret giderdi.

Burada, açıklama yapan Coşkun, hücredeyken ailesini çok özlediğini belirterek, aklına sürekli annesi, babası ve yeğeninin geldiğini söyledi. Coşkun, şöyle devam etti:

"En çok annem ve yeğenimi özlemiştim. Annemi gördüm ama yeğenimi henüz göremedim, uyuyordu, uyandırmadık. Çok mutluyum, dünyanın en güzel şeyi özgürlükmüş, bunu fark ettik. Allah tüm mazlumlara ve masumlara özgürlüğü nasip etsin. Anneme, anneler gününde kavuştum, büyük bir hediye oldu. Gerçi günlerden haberim yoktu, geldiğimde hangi gün olduğunu bilmiyordum, anneler günüymüş... Orada, 2 aydan fazla bir süre kaldık. Hiçbir haber alamıyorsun, 2 metre boyunda, 1 metre eninde bir hücredesin, mezar gibi, sadece bekledik. Yalnızca Kur'anımız vardı, Kur'ana sarıldık. Bol bol Kur'an okuduk, Allah dualarımızı kabul etti. Çok şükür kurtulduk”

“Venedik'e gidiyorum” diye evden ayrıldığının anımsatılması üzerine, Coşkun, “Hatırlatmayın, unutmuşlardı ne güzel. Normalde söylesem endişelenirlerdi. Gidip, güzelce çekimimizi yapıp çıkacaktık, kader işte olmadı, yakalandık, yalanımız ortaya çıktı” dedi.

...
Yayın Tarihi : 13 Mayıs 2012 Pazar 09:25:12
Güncelleme :13 Mayıs 2012 Pazar 16:56:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?