18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

AB: Zorunlu din dersini kaldırın

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan "Türkiye’de ırkçılık ve ayrımcılık" başlıklı raporda, Türkiye’de nüfus cüzdanlarındaki din ibaresinin kaldırılması, din derslerinin okullarda mecburi olmaktan çıkarılması ve azınlıktaki dini grupların hukuksal sorunlarının çözümlenmesini istendi.

Raporun ’’zayıf durumdaki gruplar’’ bölümünde PKK ile mücadele ’’silahlı ihtilaf’’ olarak tanımlanırken, Türkiye’de Yahudi düşmanlığı olduğu görüşlerine yer verildi.

Hükümet raporun özellikle Kürt sorunu ile ilgili bölümüne itiraz etti.

Avrupa Konseyi’nin ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele organı ECRI tarafından hazırlanan raporda, son yıllarda gerçekleştirilen reformlara rağmen ’’ırkçılığa ve ırk ayrımcılığına karşı mücadeleyle ilgili olarak anayasada, ceza hukukunda, medeni ve idari hukukta hâlâ boşluklar olduğu’’ söyleniyor.

Dinsel özgürlükler alanında ayrımcılık yapıldığı, güvenlik güçlerinin azınlık gruplarına karşı kötü muamelede bulunduğu, medya ve kamuoyunda azınlık gruplarını hor gören söylemlerin önüne geçilemediği vurgulanıyor.

’Nüfus cüzdanındaki din ibaresi kaldırılsın’
Türkiye’de nüfus cüzdanlarında dinin belirtilmesinin hâlâ zorunlu olduğunu belirten rapor, Lozan Antlaşması kapsamına giren dini azınlık gruplarına mensup kişilerin haklarını korumakla birlikte, söz konusu ibarenin çıkarılmasını sağlayan bir mekanizmanının en kısa sürede öngörülmesini istiyor.

ECRI, Türkiye’nin nüfus cüzdanlarında din ibaresini tutmaya devam eden yegâne Avrupa ülkesi olduğuna işaret ederek, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne de aykırı olduğunu söylüyor.

Zorunlu din derslerine de değinilen raporda, ’’Eğer bu ders, belirli bir dinin öğretisi niteliğinde, esas olarak İslam dinini öğretmeyi hedefliyorsa, o zaman da çocukların ve ebeveynlerinin dini özgürlüklerini korumanın gereği olarak zorunlu bir ders olmaktan çıkarılmalıdır’’ deniyor.

’Azınlıklar hor görülüyor’

Dini azınlıklara, özellikle de Ermeni ve Rumlara yönelik olarak bazı ders kitaplarında hakaret ve aşağılayıcı ifadeler kullanıldığının not edildiği raporda, Türk hükümetinden söz konusu kitapları gözden geçirmesi ve öğrencileri çok kültürlü bir toplumda yaşamanın olumlu sonuçları üzerine bilinçlendirmesi isteniyor.

Yahudi düşmanlığı konusuna da değinilen raporda, Türkiye’de antisemitist eylemlere tanık olunduğu, sırf Musevi oldukları için kimi kişilere saldırıldığı öne sürülerek hükümetin saldırılara karşı önlem alması gerektiği kaydediliyor.

PKK terör örgütü sayılmadı

Raporun Kürt sorunuyla ilgili bölümünde ise Türkiye’de çeşitli değerlendirmelere göre 10 ila 15 milyon arasında Kürt kökenlinin yaşadığı, ağırlıkla Güneydoğu Anadolu’da yaşayan bu nüfusun ’’gerek kırsaldan göç gerekse yetkililerle PKK arasında yıllar süren silahlı ihtilaf nedeniyle’’ bölgeden ayrıldığı ifade ediliyor.

Göçmüş Kürtlerin köylerine dönüşlerinde engeller çıkarıldığı, "göç etme nedenlerinin devlet değil PKK olduğu gerekçesiyle tazminat hakkından vazgeçtiklerine dair bir belge imzalamaları halinde dönüş izni verildiği", "terk edilmiş köylere yerleşmiş bazı köy korucularının da mülklerini geri almak isteyen bazı köylüleri öldürdükleri" anlatılıyor.

Türk hükümeti rapora yanıt olarak ECRI’ye gönderdiği görüşlerde PKK’nin terör örgütü olarak tanımlanmamasını ve PKK ile mücadelenin ’’silahlı ihtilaf’’ olarak yansıtılmasını eleştirdi.

..
Yayın Tarihi : 15 Şubat 2005 Salı 09:06:09
Güncelleme :15 Şubat 2005 Salı 16:50:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?