17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

AB Türkiye konusunda zorlanıyor

Türkiye’ye müzakere tarihinin verileceği zirveye üç gün kala AB üyeleri bu konuda ortak tavır bulmakta zorlanıyor. AB dışişleri bakanlarının dün Brüksel’deki buluşmalarında “imtiyazlı ortaklık” ara formülünün tartışıldığı kaydediliyor...

17 Aralık Zirvesi’ne üç kala AB üyesi ülkelerde Türkiye tartışmaları ve Brüksel’de ise uzlaşma arayışları sürüyor. Ancak dün Brüksel’de toplanan AB dışişleri bakanları, Türkiye’ye müzakere tarihi konusunda yanıt verileceği zirve öncesinde Ankara ile ilgili metnin ana hatları konusunda bile uzlaşmadı.

İlk planda tartışılan nokta, Ankara ile müzakerelerin hedefi olarak tam üyeliğin yanı sıra alternatif bir hedefin de gündeme getirilip getirilmemesi. Bazı ülkelerin, müzakerelerin başarısızlığı halinde Türkiye’nin Avrupa’dan tümüyle kopmasına karşı bir formül olarak gördüğü bu alternatifi Fransa “üçüncü yol” Avusturya ise açık açık “imtiyazlı ortaklık” diye tanımlıyor.

“Biz işin başında, bir başka opsiyonun varlığına açıkça değinmeliyiz” diyen Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik, bu alternatifin müzakere edecek taraflarca da uygun ve sağduyulu bulunmasının gerektiğini dile getirdi. Almanya ve İngiltere ise bu öneriyi kesinlikle reddediyor. Alman Bakan Joschka Fischer, müzakerelerin şimdi başlaması gerektiğini, çünkü Türkiye’nin kendinden talep edilen tüm kriterleri yerine getirdiğini söyleyerek, tam üyeliğe kabulünün de zaten 10 ya da 15 yıldan önce düşünülemeyeceğini ifade etti.

Tartışmalar kıran kırana

Brüksel’in deneyimli diplomatları, son karar metninin içereceği kesin söylemlerin devlet ve hükümet başkanlarınca formüle edilmesi sürecinde kıran kırana tartışmaların yaşanacağını tahmin ediyor. Müzakerelerin başlama tarihi konusunda da henüz belirgin bir ortak görüş yok. Örneğin Fransa’nın, AB Anayasası’na ilişkin halkoylaması tarihiyle çatışmaması için görüşmelerin mümkün olduğunda geç, 2005 sonu ya da 2006’nın baharında başlamasını istediği biliniyor. Ancak Alman Bakan Fischer, tarihin 2005 yılında olacağının kesin olduğunu ifade etti.

AB’nin yeni üyelerinden Kıbrıs’ın Dışişleri Bakanı Yorgo Yakuvu ise Türkiye’nin, Kıbrıs konusunu müzakere koşulu olarak kabul etmeyeceği söylemine tepki olarak “veto” hakkına başvurabilecekleri tehdidinde bulunuyor.

AB dışişleri bakanları, bu arada Lahey’deki Savaş Suçları Mahkemesi’nin tüm uyarılarına rağmen, Hırvatistan ile üyelik müzekerelerinin 2005 yılı ortasında başlaması konusunda fikir birliği sağladı. Savaş Suçları Mahkemesi, Hırvat yönetiminin eski savaş suçlarının koğuşturulması konusunda yeterli işbirliğinde bulunmadığından yakınıyor.

AP’de Türkiye tartışması

Bu arada Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda yapılan toplantıda da Türkiye tartışıldı. Türkiye raporunu yarın oylamaya hazırlanan AP’de Sosyalist, Liberal ve Yeşiller temsilcileri, "AB’nin, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine gereksiz vakit geçirmeden başlamasını" tavsiye edan karar tasarına destek vereceklerini açıkladılar. Avrupa Parlamentosu’nda en fazla sandalyeye sahip Hıristiyan Demokrat Grup ise Çarşamba günü yapılacak oylamada, üyelerini serbest bırakacağını bildirdi.

Ancak Hristiyan Demokratlar’ın yapan Alman üye Hans Gert Pöttering konuşmasında, kendi fraksiyonunun bile Türkiye konusunda henüz ortak bir çizgi saptayamamış olduğunu inkar etmiyor. Türkiye’nin üyeliğine karşı olmasıyla bilinen Pöttering, “Grubumuzda Türkiye ile müzakerelere hiç başlanmamasını ya da müzakere hedefinin “imtiyazlı ortaklık” olmasını savunanlar, ki ben de onlara dahilim, AB’nin Türkiye’yi de içine alarak genişlemesi halinde, bunun Avrupa idealinin sonunu hazırlayacağı endişesini taşıyor” diye konuştu.

Fransız muafazakarları da Alman Hristiyan Birlik partilerinden farklı düşünmüyor. Türkiye’nin olası AB üyeliğini kesinlikle reddeden Jacques Toubon’un yaklaşımı, aynı partinin üyesi Devlet Başkanı Jacques Chirac’ın görüşleriyle de çelişiyor.

Sosyal Demokratlar’dan destek

Türkiye’nin birlik üyeliği perspektifini en çok savunan ise AP’deki Sosyal Demotratlar oldu. Liderleri Alman Martin Schulze, Türkiye’ye karşı takılınacak tavrın, bu ülkedeki reform süreciyle doğrudan ilintili olduğunu söyleyerek “AB üyeliği konusunda Türkiye’ye yakılan yeşil ışık, bu ülkede şimdiye kadar imkansız olan bir dizi köklü dönüşümün yaşanmasını sağladı...” diye konuştu.


DW TÜRKÇE YAYINI
Yayın Tarihi : 14 Aralık 2004 Salı 15:37:14
Güncelleme :14 Aralık 2004 Salı 15:42:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?