23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

ABD, Türkiye’den ne isteyecek?

ABD’nin, dünyada demokrasi ve özgürlüklerin yaygınlaştırılması politikası çerçevesinde Türkiye ile ortak bir stratejik vizyon geliştirmek istediği bildirildi.
Amerikan-Türk Konseyi (ATC) ve Türk-Amerikan İş Konseyi (TAIK) tarafından Washington’da düzenlenen yıllık konferansa katılan ABD yönetiminin bir yetkilisi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı George Bush arasında yarınki görüşmeye ilişkin olarak adının kullanılmaması koşuluyla yaptığı konuşmada, "ortak bir stratejik vizyon geliştirmeye ihtiyacımız var. Bunu geçmişte pek fazla yapamadık" dedi.
Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya’da demokrasi ve özgürlüklerin yaygınlaştırılması çabalarına işaret eden yetkili, ABD ve Türkiye’nin paylaştığı ortak değerler çerçevesinde Türkiye’nin birçok ülke için ilham kaynağı olduğunu söyledi.
Amerikalı yetkili, ortak yaklaşım sağlanan konularda işbirliğinin ilerletilmesi için ortak çalışma grupları kurulabileceğini kaydetti.

Türkiye-ABD ilişkilerine bir bakış

Türkiye ve ABD, zaman zaman bazı görüş ayrılıklarına rağmen, sağlam bir zemine dayanan köklü ortaklık ve dostluk ilişkisi sayesinde aralarındaki yakın ilişki ve güçlü işbirliğini günümüze kadar sürdürdüler.
NATO müttefiki iki ülke Türkiye ve ABD, terörizm, köktendincilik, ırk ayrımcılığı, uyuşturucu, yoksullukla mücadele, kriz önleme ve kriz yönetimi, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, bölgesel çatışmaları çevreleme, uluslararası ilkelere uymayan ülkelerin caydırılması, insan hakları, demokrasi ve kişisel özgürlüklerin geliştirilmesi, hukukun üstünlüğü ve serbest piyasa ekonomisi gibi konularda birlikte hareket ediyorlar.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan bölgesel yeni sorunlar ve etnik çatışmalar, iki ülke arasındaki işbirliğinin çeşitli boyutlar kazanmasına neden olurken, Türkiye ve ABD, dünya barışı ve güvenliğini tehdit eden Körfez Savaşı, Bosna, Kosova sorunları karşısında ve 11 Eylül saldırılarının ardından da terörizme karşı uluslararası alanda başlatılan savaşta yakın işbirliği içinde oldular.
Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye tehdit oluşturan bir süper güç olarak ortaya çıkması, Türk-Amerikan ilişkilerine pozitif bir etki yaptı ve iki ülke arasında yakınlaşma doğdu. Bu dönemde Türkiye ve ABD arasındaki askeri işbirliği hızlı bir biçimde gelişti.
Türkiye-ABD ilişkileri açısından 1964 yılıysa bir dönüm noktası niteliğinde oldu. Türkiye’nin, Kıbrıs’a müdahale etme kararı nedeniyle dönemin ABD Başkanı Johnson tarafından sert biçimde uyarılması, Türkiye’de iki ülke ilişkilerinin yeniden sorgulanmasına ve Türk kamuoyunda 1960’lı yıllar boyunca genel bir kırgınlığa yol açtı. Türkiye’nin adaya müdahalesinden 1 yıl sonra da ABD Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı.
Soğuk Savaş yılları boyunca Türk-Amerikan ilişkileri, bazı zamanlarda ekonomik yardım söz konusu olsa da genelde askeri işbirliğine dayalı olarak ilerledi. Askeri işbirliği, daha çok Amerikan güvenlik yardımı şeklinde oldu.
Kuzey Atlantik Antlaşması’nın ekonomik işbirliği ve savunma kapasitesinin geliştirilmesini öngören 2’nci ve 3’üncü maddeleri çerçevesinde Türkiye ile ABD arasında imzalanan ve 1981 yılında yürürlüğe giren "Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması" (SEİA), 19 Haziran 1951’de akdedilen, Türkiye’nin 10 Mart 1954 tarihinde taraf olduğu "Kuzey Atlantik Antlaşması’na Taraf Devletler Arasında Kuvvetlerin Statüsü’ne Dair Sözleşme"yle (NATO/SOFA) birlikte, bugün için Türkiye’deki Amerikan askeri varlığının tabi olduğu esasları belirleyen temel belgelerin başında geliyor.

İLİŞKİLERİN YENİ BOYUTU
Soğuk Savaş sonrasındaki dönemde, süper güçler arasında nükleer savaş çıkma tehdidi azalmakla birlikte, yeni ve potansiyel olarak daha tehlikeli sorunlar ortaya çıktı. Balkanlar ve Kafkaslar’da meydana gelen ve tüm bölgeyi etkileyen etnik yayılmacılığa bağlı çatışmalar ile terörizm, din fanatizmi, gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı nüfus artışı, küresel kirlilik, ırk ayrımı, yabancı düşmanlığı gibi konular, bu tehlikelerin arasında yerini aldı.
Soğuk Savaş sona erdikten sonra, 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında bu yeni ortamın getirdiği yeniliklere paralel olarak Türk-Amerikan ilişkileri de yapısal değişikliğe uğradı. Bu çerçevede 1997 yılında Türkiye ve ABD, aralarındaki işbirliğini "Beş Bölümlü Gündem" başlığı altında incelemeye karar verdi. Bu gündemin maddelerini, savunma ve güvenliğin yanı sıra enerji, ekonomi ve ticaret, bölgesel işbirliğiyle Kıbrıs oluşturdu. Bu karardan 2 yıl sonra 1999’da dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in nisan ayında NATO zirvesi çerçevesinde ve dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in eylül ayında ABD’ye yaptıkları ziyaretler ve eski ABD Başkanı Bill Clinton’un kasım ayında Türkiye’ye düzenlediği ziyaret, iki ülke ilişkilerinin daha da derinleştirilmesine imkan sağladı. Bu ziyaretler, Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu’ya kadar uzanan bölgelerde geniş çapta örtüşen çıkarlarda "stratejik ortaklık" kavramını güçlendirdi.
Irak’taki savaşa ilişkin olarak Türkiye, bir taraftan krizin barışçı yöntemlerle çözülmesi için ikili ve çok taraflı boyutta çaba gösterirken, diğer taraftan da, muhtemel bir harekatın olumsuz yansımalarını bertaraf etmeye yönelik olarak ABD ile siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda müzakerelerde bulundu.
Irak’a yönelik askeri bir müdahalede, ABD’nin Türkiye üzerinden bir "kuzey cephesi" açabilmesine olanak sağlayacak tezkere 1 Mart 2003’te TBMM’de reddedilse de, TBMM’nin 20 Mart 2003’te aldığı karar uyarınca, Türk hava sahası 21 Mart gecesinden itibaren ABD, 24 Marttan itibaren de İngiltere kuvvetlerinin üst uçuşlarına açıldı.
TBMM ayrıca, 7 Ekim 2003’te kabul ettiği bir kararla, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ta güvenlik ve istikrara katkı yapmak amacıyla Irak’a gönderilmesi imkan sağladı.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bu yılın nisan ayı sonunda imzaladığı kararnameyle BM kararı çerçevesinde başta ABD olmak üzere müttefik ülkelerin kullanımına açılan İncirlik Üssü’nde görev süresi 1 yıl daha uzatıldı.
Amerikan yönetimi ayrıca, Türkiye’nin AB üyeliğine desteğini sıkça vurgularken, Kıbrıs sorununa da adil ve kalıcı bir çözüm bulma çabalarına katkıda bulundu.
Amerikan yönetimi, Annan planı referandumunun KKTC’de kabul edilmesi, Rum tarafında ise reddedilmesinin ardından, Kıbrıs Türkleri’nin kendilerini tecrit edilmiş hissetmemeleri yönünde bir gayret içine girdi. Amerikan Kongresi’nden bir heyetin geçen günlerde Ercan Havaalanı’nı kullanarak KKTC’yi ziyaret etmeleri, ABD’nin bu konudaki desteğinde önemli bir adım oldu.
Heyet başkanı Ed Whitfield, KKTC’yi ziyaretlerine ilişki açıklamasında, bu ziyaretlerinin Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos’a bir mesaj vermesini umduğunu ve ülkelerine döndüklerinde, başta Ercan Havaalanı’ndan Washington’a doğrudan uçuş seferlerinin başlatılması olmak üzere birçok konuda projeleri hayata geçirmeye çalışacaklarını söyledi.
Türk tarafı da, Amerikan kongre heyetinin ziyaretini memnuniyetle karşılarken, ABD’den KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılması için daha ileri adımlar bekliyor.
Türkiye, Irak konusunda da, bu ülkede barış, istikrar ve güvenliğin sağlanması çabalarına güçlü desteğini ortaya koyarken, Amerikan yönetiminden özellikle, Irak’ın kuzeyinde yerleşik olan terör örgütü PKK ile daha etkin mücadele etmesi beklentisi içinde bulunuyor.

ZİYARETLER
Başbakan Erdoğan’ın 25 Ocak-1 Şubat 2004 tarihleri arasında yaptığı ikili çerçevedeki ABD ziyareti, daha sonra 9 Haziran 2004’te ABD’de düzenlenen G-8 zirvesine Türkiye’nin "demokratik ortak" sıfatıyla katılması davetine icabet etmesi, ABD Başkanı George Bush’un NATO zirvesi vesilesiyle 26-29 Haziran 2004’te Türkiye’ye düzenlediği ziyaret, uluslararası ortamdaki yeni gelişmeler çerçevesinde de Türk-Amerikan ilişkilerindeki dinamizmin korunmasına katkıda bulundu.
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da, bu göreve atanmasının ardından çıktığı ilk bölge turu kapsamında 5-6 Şubat 2005’te Türkiye’yi ziyaret etti.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ali Tuygan da, beraberinde bakanlık yetkililerinden oluşan bir heyetle 13-15 Nisanda Washington’a ziyaret düzenleyerek, bazı temaslarda bulundu. Büyükelçi Tuygan’ın temaslarında, ikili ilişkilerin yönleri ele alındı, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunuldu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN ZİYARETİ
Başbakan Erdoğan’ın bugün başlattığı ziyaret de, iki ülke ilişkilerinin karşılıklı çıkarlara, paylaşılan değerlere ve vizyonlara, stratejik işbirliğine dayalı olduğunu teyit edici ve ilişkilerin ileriye götürülmesi yönünde fırsat teşkil edici bir ziyaret niteliğini taşıyor.
Ziyaret sırasında gerek iki ülkeyi ilgilendiren gerekse Türkiye’nin kendi gündemiyle de ilişkili olan birçok konu ele alınacak. Tek bir konuya odaklanılmayıp, çok çeşitli konularda "ufuk turunun" yapılacağı ziyarette bu çerçevede Irak’taki durum, Afganistan, kitle imha silahlarının kaldırılması, terörle mücadele, AB, Kıbrıs gibi hususlar üzerinde değerlendirmelerde bulunulacak. Türk tarafı, Kıbrıs konusundaki görüşlerini ortaya koyacak ve destek isteyecek. Ziyaret, Kıbrıs konusundan ABD’nin Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği desteğe ve Irak konusuna kadar pek çok alanda karşılıklı görüşlerin ortaya konulmasına vesile olacak.
Her iki ülkenin kamuoyu ve basınında Türk-Amerikan ilişkileri konusunda son zamanlarda bazı "yanlış değerlendirmelerin" olduğuna dikkati çeken Türk kaynaklar, Erdoğan’ın ziyaretiyle "ilişkilerin özünde, stratejik niteliğinde bir değişiklik yok. İlişkiler sağlam temellere ve ortak çıkarlara dayalı olarak devam ediyor" mesajının verildiğini belirtiyorlar.
AA
Yayın Tarihi : 8 Haziran 2005 Çarşamba 02:02:45
Güncelleme :8 Haziran 2005 Çarşamba 02:13:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?