ABD’de Cumhuriyetçi Partili Başkan George Bush’a karşı 2 kasım başkanlık seçiminde yenilgi aldıktan sonra toparlanma çabasındaki Demokrat Partililer, parti başkanlığına eski Vermont Valisi Howard Dean’i seçti.

447 üyeli Demokratik Ulusal Komite’de yapılan oylamada, eski parti başkanı Terry McAuliffe’ten boşalan yere, tek aday olarak kalan Dean getirildi.

Dean, 2 kasım başkanlık seçiminden önce kendi partisi içindeki başkan adaylığı yarışında da ilk önce en güçlü aday olarak ortaya çıkmasına karşın, adaylığı Senatör John Kerry’ye kaptırmıştı.

Dean’in, başkan adaylığı yarışındaki sert söylemi ve bir toplantıda Beyaz Saray’a gireceklerini söyledikten sonra attığı çığlık, "kendisini kontrol etmekten aciz olduğu" yorumlarına yol açmış ve eski Vali, bu yarışta geriye düşmüştü.

Demokratların solunda

Demokratların sol kanadında yer alan Dean, özellikle merkez Demokrat Partililerin tepkisini toplayan bir isim. Dean, partinin savaş karşıtı kanadını temsil ediyor ve laik bir dünya görüşüne sahip.

Ancak merkez Demokrat Partililerin, Cumhuriyetçi Parti’nin ’dini unsurları’ kendine mal ederek kazanç sağlamasından rahatsız olduğu yorumları yapılıyor ve Dean’in laik yaklaşımına, kendi partisi içinde bile sıcak bakmayanlar bulunuyor.

Cumhuriyetçiler memnun

Dean, Cumhuriyetçi Partililere göre ise bir rakip için biçilmiş kaftan. Cumhuriyetçiler, Dean’in, ABD siyasetinde ’saldırı köpeği’ tabir edilen yaklaşımının, Demokrat Parti’yi ABD kongresinde sürekli azınlıkta tutmak için ideal olduğunu düşünüyor.

Zira ABD kamuoyu, rakibine karşı saldırgan bir yaklaşım izleyen siyasetçilere prim vermiyor.

Yoğun muhalefet izleyecek

Dean’e karşı parti başkanlığı için rakip olarak çıkan Demokrat Partililer, zaman içinde yarıştan geri çekildi ve Dean, rakipsiz olarak bugünkü oylamayla parti başkanlığını kazandı.

Washington gözlemcilerinin yorumlarına göre Howard Dean, yeni pozisyonuyla birlikte sürekli gündemde kalacak ve Bush’a karşı yoğun bir muhalefet izleyecek.

Dean’in Demokrat Parti başkanlığı görevini alması, gözünü 2008 yılında yapılacak ABD başkanlık seçiminde Demokrat Parti başkan adaylığına diktiğinin kanıtı olarak da görülüyor.