20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Adalet Bakanı Çiçek: Yolsuzluk, demokrasiyi tehdit ediyor

Yolsuzlukla Mücadele Kanunu Tasarısı hakkında bilgi veren Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu kriminolojik ve sosyolojik olayın, basit bir rüşvet veya başkaca bir haksız menfaat temin etmenin ötesinde, demokratik rejimleri tehdit eden, gelir dağılımını bozan hatta ekonomik düzeni kökünden sarsan bir olgu olarak kabul edildiğini ifade etti.
Yolsuzlukla mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi ve güçlü bir yargı sisteminin oluşturulması gerektiğine işaret eden Çiçek, çıkarılan kanunlarla, yolsuzluk sonucu elde edilen haksız menfaatlerin devlete geri dönmesinin amaçlandığını ve bunların uygulama sonuçlarının alınmaya başladığını belirtti. Çiçek, yolsuzlukla mücadele bakımından genel bir yasal düzenlemenin yapılması gerekliliğinin de artık herkes tarafından kabul edildiğini ifade etti. 'Yolsuzlukla Mücadele Kanunu Tasarısı' ile yolsuzluklarla etkili mücadele çerçevesinde, bu suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında uygulanacak esas ve usullerin düzenlendiğini kaydeden Çiçek, "Bu düzenleme yapılırken suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin, suçun unsurlarının, suç karşılığında verilecek cezanın ve cezayı ağırlaştıran nedenlerin kanunda açıkça belirlenmiş olmasını zorunlu kılması ve yolsuzluğun, kriminolojik ve sosyolojik bir kavram olması nedeniyle "yolsuzluk suçu" şeklinde bir tanımlama yapılmamış, bunun yerine bu kapsamda kaldığı düşünülen suçlar tek tek sayılmıştır. Bunlar:
1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 201/a, 201/b, 202, 205, 208, 209, 211 ila 214, 216, 218, 219, 278, 339 ila 342, 345, 366, 367, 504, 525/b ve 525/c,
4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinin (b) bendinde yazılı,
29.5.1979 tarihli ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanunun 15 inci maddesinde yazılı,
28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda öngörülen usul çerçevesinde, Kanunun 47 nci maddesinin (A) bendinde ve aynı maddenin (B) bendinin 3 numaralı alt bendinde yazılı,
19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 4 ve 13 üncü maddesinde yazılı,
13.11.1996 tarihli ve 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesi İle 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanunda, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendinde yazılı,
10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda hapis cezasını gerektiren suçlardır" dedi.
Sayılan suçların, Kanun Tasarısı'nda öngörülen esas ve usuller uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması için, bu suçların, memurlar ve memur sayılanlar ile özel kanunlarındaki hükümlere göre memur gibi cezalandırılanlarla bunların fiillerine iştirak edenler tarafından, teşekkül hlinde işlenmesi ve ortaya çıkan haksız menfaat veya zararın belli bir miktarı aşması gerektiğini ifade eden Çiçek, kapsamda yer alan suçların, memurların iştiraki olmaksızın gerçek kişilerce oluşturulan teşekküller tarafından işlenmesi halinde ise, ortaya çıkan haksız menfaat veya zararın çok daha fazla olması durumunda tasarı hükümlerinin uygulanabilmesinin mümkün olabileceğini kaydetti.
Çiçek, söz konusu kapsam için uygulanması öngörülen tasarının getirdiği düzenlemeleri ise şöyle ifade etti:
"- Tüzel kişiler de cezai bakımdan sorumlu olacaktır.
- Kapsamda yer alan suçların dava zamanaşımı süreleri uzayacaktır.
- Bu suçlara ağır ceza mahkemeleri bakacak ve bunlar da kendi içinde ihtisaslaşacaktır.
- Bu suçlar, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaksızın Cumhuriyet savcıları tarafından doğrudan soruşturulacaktır.
- Bu suçların soruşturma ve kovuşturmalarında, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu'nun 6. maddesi hariç olmak üzere, 2 il 10 uncu maddelerinde öngörülen usul ve tedbirler uygulanacaktır.
- Cumhuriyet savcısı, uluslararası sözleşmeler ve adl3 yardımlaşma çerçevesinde faillerin, suç delillerinin ve yolsuzluktan elde edilen gelirlerin, doğrudan veya kolluk aracılığıyla yurt dışında araştırılmasıyla ilgili kararları alabilecek ve uygulatabilecektir.
- Cumhuriyet savcısı, bu suçların soruşturmasını yürütürken çalışma grubu oluşturabilecektir.
- Bu suçlardan dolayı mahkûm olanlar hakkında, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun paraya çevirme ve tecil ile şartla tahliye hükümleri uygulanmayacaktır".
BAYRAM KILINÇER - ANKARA (İHA)
Yayın Tarihi : 19 Şubat 2004 Perşembe 17:50:43
Güncelleme :19 Şubat 2004 Perşembe 18:04:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?