Türkiyedeki "İslamcı partinin" iktidara geldikten sonraki ilk önemli kararının, ABD askerlerinin Türkiye üzerinden Iraka geçişini engellemek olduğunu yazan The Washington Times, "neredeyse bütün Arap ve Müslüman ülkelerdeki İslamcıların, Arap milliyetçilerin, anti- Amerikan çoğunlukların ve anti-küreselcilerin Usame Bin Ladinin küresel hareketinin gücünü arttırdıkları" yorumunu yaptı.
ABDde yayınlanan ve ABD yönetimindeki şahinlere yakınlığıyla bilinen muhafazakar The Washington Times gazetesinde Arnaud de Borchgrave imzasıyla yer alan yorum yazısında, "Şu anda Orta Doğuyu süpüren bir demokratik dalgadan söz etmek, gerçekliğe dair hatalı dileklerde bulunma durumudur" yorumu yer aldı. Bu yaklaşımın, Iraklıların, ABD askerlerini; "Fransızların Amerikalı kurtarıcılarını 1944 yılında karşıladığı gibi karşılayacağına dair kör inanış"ın özelliklerini taşıdığı da ifade edildi.
Lübnanda yaşanan gösterilerin ve olayların değerlendirildiği yazıda, Hizbullahın bölgedeki etkisine ve Suriyenin bu ülkeden tamamen çekilmesinin çok zor olduğuna dikkat çekildi.
Irak seçimleri, Filistin seçimleri ve Lübnan arasındaki noktaları birleştirerek, resmin bütününü "demokrasiye doğru geri dönülmez yürüyüş" olarak değerlendirmenin, cazip göründüğü belirtildi. Ancak daha sonra, "Ama bir diğer terörist örgüt olan Hamasın Filistin belediye seçimlerinde güçlenmesi, gelecek Haziranda yapılacak yasama seçimlerinde olacakların habercisi. Ve Hizbullahın Lübnandaki rakipsiz konumu, İslami Cihad ile birlikte bu iki örgütün de El Kaidenin destek grubunun birer parçası olduklarını Beyaz Saraya hatırlatmalıdır" denildi.
Yazıda, "Neredeyse bütün Arap ve Müslüman ülkelerdeki İslamcılar, Arap milliyetçileri, anti-Amerikan çoğunluklar ve anti-küreselciler, Usame Bin Ladinin küresel hareketi için güç arttırıcılardır" ifadesi kullanıldı.
Bu tezi doğrulamak için verilen örnekler arasında, iki yıl önce Fasta ve Ürdünde yapılan anketlerde, Bin Ladine güvenin, Busha olan güvenden fazla çıktığına dikkat çekildi.
Iraktaki seçimlerin ise daha az laik bir ülke ortaya çıkardığı kaydedilirken, bu ülkenin şu anda ABDden daha çok İranın etkisi altında olduğu yorumu yapıldı.
Mısırda yapılacak gerçek bir demokratik seçimin galibinin ise kolaylıkla Müslüman Kardeşler olabileceği ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarekten, ABD ile yakınlığından dolayı nefret edenlerin sayısının, siyasi özgürlükleri kısıtlandığı için Mübareki suçlayanlardan daha fazla olduğuna işaret edildi.
Yazıda, Türkiye de, ortaya atılan tezi güçlendirmek için kullanılarak şöyle denildi:
"Türkiye, demokratik bir hükümeti, demokratik olarak seçti. Ve bir İslamcı parti kazandı ve şu anda iktidarda.
(Bu hükümetin) ilk önemli kararı, Irakın Özgürlüğü Operasyonunda ABDnin 4üncü Piyade Tümeninin Türkiye üzerinden transit geçme hakkını reddetmek oldu."
AA
Yayın Tarihi :
21 Mart 2005 Pazartesi 18:06:50
Güncelleme :21 Mart 2005 Pazartesi 18:08:25
Yorumlarınız
milletin sesi IP: 62.165.80.xxx Tarih : 22.03.2005 13:50:01
Eger amerikan basini ve hukumeti dolayli yollardan elestiriyorsa bana gore hukumet iyi yolda demektir .TURKIYE BAGIMSIZ BIR DEVLETTIR. Kimsenin buyruguyla emriyle isyapmaz yapmamasi gerekir T.C MECLISI karar almis oylanip red edilmis .ayni seyleri tekrar tekrar kamuoyuna haber yapmak hukumeti kucultmez aksine buyutur .ha ozaman meclis kabul etseydi gececekti o ayri bir tartisma konu olabilir.Amerika isteri nobetine tutulmus hastalar gibi ikide birde suclu aramaya kalkmamali asil suclu kendisi sucsuz yere olen irakta ve baska ulkelerdeki binlerce masum insan yok oyle yagma allah insanin belasini baska turlude vermesini bilir.