18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Almanya'dan Milli Görüş'e ağır suçlama

Alman Anayasasını Koruma Teşkilatı, Hükümetin Meclis`e gönderdiği Almanya-Türkiye Teröre Karşı Ortak Mücadele Anlaşmasında önce ``terör örgütü`` olarak andığı, sonra buradan adını çıkardığı Milli Görüş ve Almanya örgütü İslam Toplumu Milli Görüş`ün (IGMG) entegrasyona karşı çıkarak ayrımcılığı savunduğunu öne sürdü.

Alman Anayasasını Koruma Teşkilatı, 2003 raporunda Türkiye`ye 25, Milli Görüş ve IGMG`ye de 5 sayfa ayırdı. IGMG`nin Avrupa ülkelerindeki tüm İslami örgütlenmeler arasında en geniş üye ve sempatizana sahip olduğunu, etkisindeki ciddi sayıdaki cami ve örgütlenme biçimiyle özel bir önem taşıdığını belirten Anayasayı Koruma Teşkilatı, ``Örgüt sempatizanlarının ana bölümünü Avrupa`ya göçedenler ya da sürgünler değil, Avrupa`da sağlam biçimde yerleşmiş göçmenler oluşturuyor`` dedi.

Raporda İGMG`nin merkezde Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki Kerpen kentinde bir Avrupa Federasyonu`na sahip olduğu, 15`i Almanya içinde 15`i de dışında 30 bölgesel federasyonu bulunduğu belirtildi.

Milli Görüş`ün 30 bölgesel federasyonuna bağlı yüzlerce cami ve yerel yönetim birimi bulunuyor. Almanya`da 300, Avrupa çapında 2 bin olarak belirtilen yönetim birimi sayısı yaklaşık 300 bin kişi ile temas gerçekleştiriyor.

Necmettin Erbakan geleneği çevresinde duran ve onun Milli Görüş hareketinden esinlenen IGMG için, ``Toplumu devleti ve Türkiye`nin politikalarını yeniden İslamlaştırmayı hedefliyor`` nitelemesinin yeraldığı raporda şöyle denildi:

``-Adil Düzen`i İslam`ın gerekleri ve gelenekleri doğrultusunda eğitim, insan yetiştirme alanlarında, ticaret ve ekonomi ile Anayasa ve ve ulusal konularda yaşama geçirmek için Necmettin Erbakan`ın başlattığı politik hareket 1970`li yıllara dayanıyor.

-Erbakan her defasında Türk Anayasa Mahkemesi tarafından laik düzene karşı çıktığı için yasaklanan birçok İslami partinin ya kurucusu ya da ortak kurucusu olmuştu.

-Erbakan`ın Türkiye`de politik anlamda etki kaybının yansımaları IGMG ile Saadet Partisi arasındaki ilişkilerde henüz görülebilmiş değil. Şevket Kazan ve Temel Karamollaoğlu gibi SP yöneticileri 2003 yılında İGMG toplantılarında yeniden sözcü olarak görüldüler.

-AKP`nin Türkiye`deki politik durumu İGMG yönetici ve üyelerinden bir bölümü tarafından umutla karşılanıyor bir bölümü ise bu durumu Milli Görüş düşüncesinin geleceği açısından kaygılı karşılıyorlar.``

IGMG`nin Türkiye`deki siyasi güçlerden Avrupa`daki Türk Müslümanlarının sorunlarına yönelik çözüm taleplerini sürdürdüğünü kaydeden Alman Anayasasını Koruma Teşkilatı raporunda şu bilgiler yer aldı:

``İGMG Başkanı Yavuz Çelik Karahan adıyla bilinen Osman Döring, 22 Haziran`da Köln`de düzenlenen yıllık kongrede sadece Türkiye`ye değil, tüm dünyaya Milli Görüş`ün anlamını açıklamıştı: `Tüm baskıları sindirmeleri, eşitsizlik ve adaletsizliği, anlamsız çatışma ve savaşları İslam dünyasından çıkan Türkiye öncülüğünde birlik hareketinin ortadan kaldıracağına inanıyoruz. Kültürlerin karşılaştığı yer olan Türkiye yeniden bir köprü işlevini yerine getirecektir ve tüm kalbimizle inanıyoruz ki bunu sadece Milli Görüş`teki insanlar hayal edip başarabilir.` Milli Görüş doğrultusunda IGMG, izleyicilerinin Almanya`daki sosyal hayatlarını kendi Kur`an ve Sünnet anlayışına göre ayarlamaları amacını güdüyor. Bu nedenle örgüt Türk Müslüman örgütleri arasında ve ulusal çapta yasallık kazanmak için çabalıyor. Bu nedenle 1990 yılından beri en büyük üyeye sahip Müslüman çatı federasyonunun üyesi oldu.`` IGMG`nin uzun süre yöneticiliğini yapan Ali Kızılkaya`nın organizasyonu entegre olmaya hazır ve kültürler arası diyalogu destekleyen bir yapı olarak sunduğu belirtilirken Kızılkaya`nın şu sözleri alıntılandı: ``Amacımız Avrupa`daki müslümanlara hizmet etmek olduğu kadar onların kendi değerlerini geliştirmelerine yardımcı olmak. Sosyal ve kültürel etkinliklerle Avrupa ve İslami dünya arasında bir köprü işlevi alarak, toplumlar ve kültürler arası diyalogu desteklemek ve barışa katkı yapmak...``

AYRIMCILIK VURGUSU

Almanların raporunda Milli Görüş`ün ayrımcılık yaptığı iddiası şu sözlerle yeraldı: ``IGMG yöneticilerinin açıklamaları topluluklar ve kültürler arasında herhangi bir entegrasyon ve iletişimin bulunmadığını, Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar arasında anlayışın sosyal bir sonucu olarak ortaya çıkmadığını dahası azınlık-çoğunluk ilişkisi içinde kısıtlandığını gösteriyor. Bundan dolayı IGMG federal hükümetin entegrasyon politikalarını asimilasyon politikası olarak varsayarak mahkum ediyor. Bunun altı Türk Müslümanlarının kültürel kimliklerinin karakteristiği olarak her zaman çiziliyor. Bu tutarsızlık örneğin `GIMG`nin aktif imamlarının (Yerel birimlerin dikkatine) adlı çağrısında da ortaya çıkıyor: ``Bazı kardeşlerimiz camilerden çok uzaktaki yerleşimlere gidiyor. Bu yolla yerel birimler ihmal edilmiş oluyor. Camilerden çok uzak yaşadıkları için kızlarının ve oğullarının Müslüman arkadaşları ve geçmişleri olamıyor. Onlar inançlarına uymayan kişilerle arkadaşlıklara ve düşünce tarzlarına zorlanıyorlar. Bunun acil olarak dikkatinize sunuyorum ki Müslümanlar kayıtsız ve şartsız olarak camilerin çevresinde yaşamalıdır. İslami bir çevrede olmalılar ve camilerle bizim yerleşim birimlerimiz dışına çıkmamalılar. Bununla ilgili birçok tecrübemiz var. Özel dikkat göstermezsek neslimizi ve inancımızı kaybetme gibi büyük bir tahlikeyle karşılaşabiliriz.```


ÇOCUKLARIMIZI CANAVARLARA ATMAYACAĞIZ

IGMG yöneticisi Osman Döring`in bütün bunlara karşın ``Çalışmalarımız Alman yasalarına aykırı olamaz`` açıklaması yaptığını kaydeden Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı, ``Çalışmalarının merkezinde Alman çoğıunluğun asimilasyonunu engellemek için İslami kimliğin yerleştirilmesi duruyor. IGMG gözünde ahlaki düşkünlük burada önem kazanıyor. Öyle ki Müslüman gençlere Milli Gazete sütunlarında yaz aylarında tatilde IGMG tarafından düzenlenen Kur`an kurslarına, Kur`an öğrenmeye gitmeleri konusunda öğüt veriliyor`` dedi. Raporda, büyüklere de, ``Bu masum çocukları Allah bize emanet etti. Biz onlara Allah`ın dinini öğretmeyi tahahhüt ediyoruz. Birçok Yahudi ve Hristiyan kurumu karşısında çocuklarımızın yabancılaşmaması için bir fırsattır. Biz çocuklarımızı daha önce olduğu gibi bu canavarların yemeleri için önlerine fırlatmayacağız`` sözü örnek gösterildi. KALELERİ DÜŞECEK Milli Görüş konusundaki görüşler raporda, Milli Gazete`nin 2003 sayılarından alıntılarla verildi. Raporda aynı gazeteden, ``Ana-babalar şunu bilmeli ve anlamalılar ki, çocuklarına helal yiyecek ve içecekler versinler. Daha sonra göreceksiniz ki batının çirkin iğrenç kaleleri bizim çocuklarımıza daha fazla dayanamayacaklar, birbiri ardına düşecekler`` sözleri alıntılandı.

EYGİ`NİN GÖRÜŞLERİ

Anayasayı Koruma Kurumu, Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi`nin ``İslami anlayışın uzlaşmazlığı`` konusundaki bir yazısına da yerverdi. Eygi`nin dinin Müslümanlar için asla özel bir imkan olamayacağını, politik ve sosyal icapları bulunduğunu savunan ve raporda ye
sansursuz.com
Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2004 Salı 17:56:08
Güncelleme :18 Mayıs 2004 Salı 18:39:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?