22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Arınç: Siyasi linç geleneği sürüyor

Ankara - TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin ile arasındaki tartışmaya "son noktayı" koyduğunu bildirerek, "Ama bundan Meclis’in egemenlik hakkına, yasama yetkisine, milli iradeye yapılacak bir baskıya sessiz kalacağım anlaşılmasın" dedi.

Siyasi linç geleneğinin hala devam ettiğini vurgulayan Arınç, "konuşan kişinin statükoyu eleştirmişse ne söylediğine bakılmaksızın linç edildiğini" söyledi.

TBMM Başkanı Arınç, iki yılı aşkındır AK Parti’nin bütün yöneticilerinin bir gerginlik olmaması için büyük bir dikkat içinde olduğunu bildirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Aman kriz çıkmasın, ülkemiz zarar görmesin) diye kılı kırk yarıp konuşuyoruz. Ama başkaları ne ülkesini ne ekonomiyi ne dış politikayı düşünüyor ve gerilim yaratmak için her şeyi yapıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

Bazı siyasetçiler, siyasetçinin varlık sebebi olan ve Cumhuriyetin kurucu iradesi olan Meclisi koruması gerekirken, 1961 yılında kurulan Anayasa Mahkemesi’ni rejimin vazgeçilmez unsuru olarak korumaya alıyor. Peki bizzat Ulu Önder Atatürk’ün şekillendirdiği 1924 Anayasasında Anayasa Mahkemesi’ne yer verilmiyor. O zaman rejim tehlikede de değildi, vazgeçilmez bir unsur da değildi. Buna ne diyorlar?"

Herkesin bu tartışmalardan dersler çıkartması gerektiğini kaydeden Arınç, tartışmalardan çıkardığı dersleri şöyle sıraladı:

"-Anayasa Mahkemesi bugün "başörtüsü yasağını kaldıramazsınız" diye meydan okurken, yarın herhangi bir konuda, mesela fikir özgürlüğü önündeki yasakları da kaldırmazsınız da diyebilir.
-Bu ülkede milli egemenliği 23 Nisan sabahı başlayan ve gecesinde sona eren sevimli bir bayramdan ibaret sayanlar var.
-Mili egemenlik ipotek altına alınsa bile sesini çıkartmayacak, hatta ipotek altına alınmasını alkışlayacak siyasetçi, yazar ve aydınların sesi diğerlerinden daha çok çıkıyor.
-Türkiye’de geleneksel yapıyı değiştirmek, ezber bozmak, özgürlüğü ne pahasına olursa olsun savunmak her şeyden daha zordur.
-Siyasi linç geleneği hala devam ediyor. .

Ben burada bu tartışmaya son noktayı koyuyorum. Ama bundan Meclisin egemenlik hakkına, yasama yetkisine, milli iradeye yapılacak bir baskıya sessiz kalacağım anlaşılmasın. Sadece son tartışmaya nokta koyuyorum. Tarih bu günleri not ediyor ve halkımız en doğru kararı verecektir."

NTV'YE KONUŞTU

TBMM Başkanı Bülent Arınç, herkesin bir kırmızı çizgisi bulunduğunu, kendisinin kırmızısı çizgisinin ise milli iradeye saygı olduğunu bildirerek, "Benim taraf olduğum yer milli iradedir. Ben, milli egemenliği, bazıları gibi 23 Nisan sabahı başlayan ve gece yarısı biten bir olay olarak görmüyorum" dedi.

Arınç, NTV’de, Murat Akgün’ün sorularını yanıtladı.

"Bulunduğu konumun tarafsızlığına uymayacak konuşmalar yaptığı, kasten bu çıkışı yaparak Başbakanlık-Cumhurbaşkanlığı çekişmesine giriştiği" yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Arınç, görevinde Anayasa ve İçtüzüğün emrettiği ölçüde tarafsız olduğunu söyledi.

Meclis çalışmalarında bugüne kadar kendisine "tarafsızlığını yitirdiği" yönünde eleştiri yönelten bir tek kişi bile çıkmadığını ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

"Ama benim taraf olduğum bir yer var. O da millet iradesidir. Milli egemenliği, bazıları gibi 23 Nisan sabahı başlayan ve gece yarısı biten bir olay olarak görmüyorum. Herkesin bir kırmızı çizgisi var. Benim kırmızı çizgim de milli iradeye saygıdır. Meclis’in örselendiği, Meclis’in yetkilerine tasallutta bulunulan yerde, milli iradeden yana olmamdan daha doğal bir şey olamaz. Ben milli iradeden yanayım ama, beni eleştirenler de kimden yana olduklarını bilsinler.

Tarafsızlık görevle ilgilidir. Bu, YÖK ve Anayasa Mahkemesi için de geçerlidir. Ayrıca, yargı kurumunda görev yapanların ihsası rey (oyunun rengini açıklamak) gibi bir sorumluluğu da var. Son tartışmaları öne sürerek tarafsızlığımı yitirdiğimi düşünenler, haksızdırlar ve yanlış düşünüyorlar." Arınç, "Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılabileceği" yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, bu olayın "turnusol kağıdı gibi" olduğunu, kimin küçük hesaplarla hareket ettiğinin ortaya çıktığını ifade ederek, şunları söyledi:

"Bazen ’kapatabiliriz’, ’kaldırabiliriz’e dönüşüyor. Kapatmakla kaldırmak arasında çok önemli fark var. 4 senede, 56 maddesini değiştirdiğimiz Anayasa’nın bazı hükümleri kaldırılmıştır. Siz doğruyu söylüyorsunuz. Ben de doğruyu konuştum. Bazıları görmez ve duymaz olduğu için ’kapatırız’ diye başlıklar atıyorlar. Kapatmak ayrı şeydir, kaldırmak ayrı şeydir.

Öyle yorumlar var ki bunlara gülüp, geçiyorum. Bazen eşimle evde oturup, bunları okuyup gülüyoruz. Bazen de arkadaşlarla biraraya geldiğimiz zaman, ya beni tanımıyorlar ya benim siyasi geçmişimi bilmiyorlar ya da benim bazı konular üzerindeki hassasiyetimi hala anlayamamışlar.

Hiçbir hesabım yok. Hiçbir meseleyi düşünerek, plan yaparak bu amaçla da konuşmuş değilim."

MEHMET AKİF ERSOY’UN DİZELERİ

İstiklal Marşı’nın yazarı, milli şair Mehmet Akif Ersoy’u çok sevdiğini ve torununa onun adını verdiğini anlatan Arınç, Ersoy’un şu dizelerini okudu:

"Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim/İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim/Şudur benim hayatta en beğendiğim meslek; Sözün odun gibi olsun/hakikat olsun tek...

"Hakikat olan ama odun gibi olan sözlerin" kendisinden duyulabileceğini söyleyen Arınç, şöyle devam etti:

"Benden hiçbir zaman yalan, yanlış, hesaba dayalı bir şey duymayacaklar. Ne Cumhurbaşkanlığı’nda bir hesabım var ne parti içindeki güç dengeleri üzerinden ileri sürülen pek çok trajikomik şeylerle ilgim var. Benim adım Bülent Arınç... Geçmişim, bugünümü anlatır. O yüzden bazı köşe yazarları beni tanıyabildikleri ölçüde doğru yazıyorlar. Ben, bugün millet iradesine yapılan haksızlığı yüksek sesle konuşmuş, üslubu sert olmuş, sözü odun gibi olmuş bir adam olabilirim. Ama buna mecburum. Bazılarına, ancak böyle anlatabiliyorum."

ANAYASA MAHKEMESİ

Anayasa Mahkemesi’nin fonksiyonu, üyelerinin seçimi gibi konulara ilişkin soruyu ise Arınç, şöyle yanıtladı:

"25 Nisan, Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü. Hazır bulundum. Her zaman da gidiyorum ve bütün çalışmalarına da büyük bir gönül birliğiyle katılıyorum.

Sayın Başkan konuşma yapıyor. Saygı duyduğum bir insan. Hem şahsına, hem kurumuna... Konuşmasının neredeyse yarıya yakını bir konu üzerinde; ’Şu şu mahkeme kararları var. AİHM’in şu kararı var türbanla ilgili olarak... Artık bu var olduğuna göre, bundan sonra TBMM bu konuda hiçbir yasama yapamaz. Bu iş bitmiştir.’ Hatta bu iş bitmiştir derken ’şu, şu partilerde bu sebeple kapatılmıştır’ diyor.

Şimdi bunun, bir mahkemenin kuruluş yıldönümünde söylenip söylenmeyeceğini artık herkes kendisi takdir etsin. Ama burada gözümüzün içine bakarak da bir şey söylüyor. Ben varım, Sayın Başbakan var, Sayın Şener var, Sayın Gül var, Sayın Çiçek var ve hepsi, bu konuda belli bir mağduriyeti olan, bu düşüncelerini zaman zaman ifade etmiş insanlar. Yüzümüze tam bakmıyor ama biz neyin hedeflendiğini, o sırada içimize dönerek tahmin ediyoruz. Diyor ki ’Siz ya bu içtihatları bilmiyorsunuz ya da bunları bir siyası çıkar amacı olarak kullanmaya hala devam ediyorsunuz.’ Bu konuşmaların hepsini büyük bir sükunetle dinledik. Hatta bazı muhabirler saymış, ben iki defa elimi çırpmışım, diğer arkadaşlar bir defa çırpmışlar. Şimdi biz buradan çıktık, hiçbir kelime etmedik.

Akşam Meclis Tören Salonu’nda Anayasa Mahkemesi’nin resepsiyona var.

Bu salonları ben kendilerine tahsis ettim. Ve hiçbir şey olmamışçasına başkanvekillerini de yanıma aldım, Sayın Başkan ve eşlerini kutladım.

Bütün bunları bir normallik içinde gördük. Sayın Başbakan da ben de arkadaşlarım da cevap vermedi. 6 gün sonra bir tv programına çıktım.

O programda dedim ki ’Artık türbanı bir kenara koyalım. Herkes bildiğini söylüyor.’ Anayasa’nın 7. maddesine göre, yasama yetkisi Meclis’e aittir ve bu yetkiyi Meclis başka hiçbir kurumla paylaşmaz. Ve dedim ki ’Bakınız, Meclis’in yasama yetkisine müdahil olduğum için bu konuşmayı önemsiyorum ve yanlış buluyorum. Bu, o kadar yanlıştır ki... 2001 yılından bu yana Anayasa’da yaptığımız değişiklikler var. Bu değişikliklerin çoğu, iktidar ve muhalefetin işbirliği ile yapılmış.

Bazı hükümleri ilga etmişiz. DGM’ler yok artık. Ölümle ilgili ceza hükümlerinin hepsini kaldırmışız. Bazılarını kaldırmışız, bazılarını değiştirmişiz. 56 madde, 4 yılda değişmiş. Bu Anayasa’yı Meclis yaptı.

Meclis, bunun 1, 2 ve 3. maddelerindeki istisnalar dışında bütün hükümlerini değiştirebilir de kaldırabilir de... Buna yetkimiz var mı?’ Elimde tutuyorum ve ’var’ diyorum. Arkadaşlar da buna itiraz etmiyorlar. Onlar da değerli iki gazeteci arkadaşımız. Şimdi Anayasa’yı elime alarak söylediğim için ’kapatma, kaldırabiliriz’ sözleri birbirine karıştı. Ama ben, burada YÖK’ten bahsedebilirdim, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bahsedebilirdim... Bir uç örnek vereyim diye. Çünkü, konu Anayasa Mahkemesi... Dedim ki ’Anayasa Mahkemesi’ni eğer Meclis isterse kaldırabilir, isterse üye sayısını değiştirebilir, isterse görev sahasını daraltır, isterse Yüce Divan yetkisini nasıl vermişse alabilir.’ Bunlar doğru mu? Bana göre doğru. Çünkü ben, bunu AK Parti adına söylemiyorum. Bir azınlık adına bunu söylemiyorum.

Anayasa’nın nasıl değişeceği zaten burada belli. Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerini zaten esas yönünden inceleyemez. Şekil yönünden inceler.

Meclis’te bir irade oluşsa, 478 oyla bir anayasa değişikliği yapılacak duruma gelse, referandumu da bütün süreçleri de dikkate alarak ben, bir kurumla ilgili görev tanımını değiştirebilir miyim, değiştirebilirim..."

BAŞKANIN TALEPLERİ

Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’in, geçen yıl kendisini ziyaret ettiğini, bu ziyarete bir dosya ile geldiğini belirten Arınç, dosya ile kendilerine emeklilik yaşının 67’ye çıkarılmasını öngören bazı talepler iletildiğini söyledi.

O taleplerin kabul edilmesi halinde, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının büyük oranda değişeceğini ifade eden Arınç, "Anayasa’yı elime alıp şunu, şunu yapabiliriz derken, bunda gocunacak bir şey yok ki..." dedi.

Yasamada bir kısıtlamaya gidilemeyeceğini bildiren Arınç, "Sayın Başkan, ’Şu, şu konularda yasal düzenleme yapamazsınız’ diyor, ben aksini söylüyorum" diye konuştu.

Arınç, yanlış yorumlama veya yanlış anlatımdan yola çıkarak meselenin bu noktaya gelmesini arzu etmeyeceğini belirterek, "Ama ben Meclis’in Başkanıyım. Meclis’in yasama yetkisine müdahale olduğu zaman ben kendi düşünceme göre bunu eleştiririm. Bugün bana, ’Anayasa Mahkemesi’ni kaldıramazsınız, üye yapısını değiştiremezsiniz’ diyen birisi, yarın, ’Basın özgürlüğü konusunda da değişiklik yapamazsınız, YÖK ile ilgili hükümleri de değiştiremezsiniz, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerine karışamazsınız’ diyebilir" dedi.


Gül, Arınç’ın açıklamalarını değerlendirdi

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin iç ve dış şoklardan etkilenmeyecek kadar güçlü bir ülke olduğunu söyledi.

Gül, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine, "Türkiye ne dış, ne de iç şoklardan etkilenmeyecek kadar sağlamdır. Bugün geldiği noktada Türkiye dış ve iç şoklardan etkilenmeyecek kadar güçlüdür ve yoluna devam edecektir" dedi.

Arınç’ın Anayasa Mahkemesi’nin Avrupa’da örnekleri bulunmadığına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Gül, Arınç’ın konuşmasını dinlediğini ve böyle bir şeyin söylenmediğini kaydetti.

Gül, Arınç’ın Meclis Başkanı olarak teorik olarak meclisin neler yapabileceğini söylediğini ifade ederek, bundan başka anlam çıkarmanın doğru olmayacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin’in art arda yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine de Gül, "Şu anda Türkiye bunlardan etkilenmeyecek bir noktadadır" diye konuştu.

AA / NTV
Yayın Tarihi : 6 Mayıs 2005 Cuma 01:45:02
Güncelleme :6 Mayıs 2005 Cuma 03:34:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
SAYIN BAŞKAN HANGİ MİLLİ İRADEDEN BAHSEDİYOR? IP: 81.215.163.xxx Tarih : 6.05.2005 02:46:12
SAYIN MECLİS BAŞKANI HANGİ MİLLİ İRADEDEN BAHSEDİYOR?BU MİLLET ONLARA YETKİYİ ŞEHİT KANLARI İLE SULANAN VATAN TOPRAKLARINI ECNEBİLERE SATSIN DİYE Mİ OY VERDİ?BU MİLLET MEMLEKETİN HER TARAFINA KİLİSE AÇSINLAR DİYE Mİ OY VERDİ?BU MİLLET NE KADAR TERÖRİST VARSA HEPSİNİ EVE DÖNÜŞ ADI ALTINDA TEKRAR KANDİL DAĞINA GÖNDERSİNLER DİYE Mİ OY VERDİ?BU MİLLET "TÜRBAN BİZİM SORUNUMUZ DEĞİL" DESİNLER DİYE Mİ OY VERDİ?SAY SAY BİTMEZ.SAYIN BAŞKANIM 3 YILDIR MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ İÇİN HANGİ KANUNU ÇIKARTTINIZ.?HEP YABANCILAR VE GAYRİMÜSLİMLER İÇİN YANİ AZINLIKLAR İÇİN KANUN ÇIKARDINIZ. PEKİ SİZİ 367 MİLLETVEKİLİ İLE İKTİDARA GETİREN ÇOĞUNLUK İÇİN NE ZAMAN KANUN ÇIKARACAKSINIZ?SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ.AMA ÜMİDİMİZ KALMADI.BUNDAN SONRA ÇOK ZOR.

milletin sesi IP: 62.165.80.xxx Tarih : 6.05.2005 16:30:29
Gonul isterki hersey biranda duzeliversin ama !!!! Kazin ayagi uzaktan gorundugu gibi deyil .Birzamalar birkuruma sikayet dilcekcesi yazmistim .delilleriyle birlikte .Kurum bana enkisa zamanda elininizdeki delilleri gonderin diye yazmis.yani benim gonderdigim deliller yetmemis enlasilan .haberde zaten neden istenilen kanunlari cakaramadiklari yazili anlayan icin kafi