18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Askeri görüntüyü kaldırıyoruz!

Başbakan Erdoğan partisinin Adana İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada resmi bayramlarda yapılan törenlerdeki değişikliğe değindi ve "Tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz" dedi.

AK Parti'nin Yüreğir Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen Adana İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan, terör örgütü ve uzantılarının, "tek dil" dediğinden bahsettiğini ancak kendisinin hiçbir zaman "tek dil" ifadesini hiçbir yerde kullanmadığını söyledi.

Afyonkarahisar'dan yola çıktıklarında da Bilkent Üniversitesi'nde kuruluş manifestolarını açıkladıkları gün de bu ifadeyi kullanmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Ve ben o zaman 4 tane kırmızı çizgimizin olduğunu söyledim. 3 tane de yine, ayrıca detay olarak üzerinde çalıştığımız ilkelerimizden bahsettim. Neydi o 4 tane temel çizgi, başlık? Bir, 'tek millet' dedik. Çünkü biz ayrışmaya karşıyız, bölücülüğe ve bölünmeye karşıyız. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, Boşnakıyla, Arnavutuyla biz biriz, beraberiz. Ve ne dedik, 'Yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz' dedik. Bizde ayrımcılık yok, tek millet. İki, biz işte burada da gördüğünüz gibi 'Tek bayrak' dedik. Tek bayrak ve bizim bu bayrağımıza laf söyletmeyiz. Bu bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldızlar şehitlerimizin nişanesidir. Ama terör örgütü ve uzantıları, ne yazık ki bayrağımıza karşı saygısızlıkta sürekli yarış halindeler. Bu bayrak sizi niçin rahatsız ediyor?Üçüncüsü, tek dindir. Dil değil, din, din. Bunu söyledik."

"Daha özlü kutlamalar..."

Erdoğan, bugün Resmi Gazete'de yayımlanan ulusal bayramların kutlanmasına ilişkin yönetmeliğe de değinerek, bu konuda daha önce kendilerini üzen spekülasyonların söz konusu olduğunu belirtti.

Ulusal ve resmi bayramlarla mahalli kurtuluş günleri törenlerinin daha önce 3 ayrı yönetmeliğe göre yapıldığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Bundan sonra bu törenlerin 3 ayrı yönetmeliğe göre yapılması artık kalkıyor. En basit bir törende dahi bütün kamu kurumlarıyla çocuklarımız adeta günlerce seferber ediliyor, birbirinin tekrarı olan müsamere tarzı gösteriler sergileniyor. Bütün milletin malı olan 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi törenlerin bütün yükü Silahlı Kuvvetlerimize yıkılmıştı. Tarihimizin bu önemli dönüm noktaları sadece askeri yönleriyle öne çıkartılmış, zorunlu resmi törenlere mahkum edilmiş, onun gerisindeki milli ruh ve heyecan geri plana itilmişti.

Biz ulusal ve resmi bayramlarımızla mahalli kurtuluş günleri gibi bütün tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz. Bu etkinliklerin gerisindeki milli ruha ve heyecana uygun şekilde, her vatandaşımızın kendini içinde bulabileceği sadelikte gerçekleştirilmesini sağlayacak bir düzenlemeyi bugün hayata geçirmiş bulunuyoruz. Hiçbir cazibesi olmayan müsamere tarzı gösteriler yerine kamu personelini ve çocuklarımızı yıpratmayacak, daha sade, daha özlü kutlamalar yapılmasını sağlayacak bir düzenleme getirdik. Mahalli kurtuluş günleri ve diğer tarihi gün kutlamalarında bilimsel toplantı, konferans, sergi, yarışma, tiyatro, halk oyunu gösterileri ve konserler gibi etkinliklere yer verilecek.

Bundan sonra 29 Ekim ve 30 Ağustos'ta hem cumhurun başı hem de ordumuzun başkomutanı olması hasebiyle tebrikleri Sayın Cumhurbaşkanımız kabul edecek, resepsiyonları da kendisi verecek. Demokratikleşme ve sivilleşme yönünde önemli bir adım olan bu düzenlemenin de ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum."

BDP'ye sert çıktı

Ancak, BDP ve yöneticilerine bir çift sözü olduğunu ifade eden Erdoğan, BDP'nin Doğu ve Güneydoğu'da başta Diyarbakır olmak üzere bazı il ve ilçelerde BDP'li belediye başkanlarının görev yaptığını söyledi.

Türkiye'nin 81 iline cesaretle gittiğini, fırsat buldukça ilçelere kadar giderek oralarda incelemelerde bulunduğunu, yatırımları yerinde teftiş ettiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hakkari'yi gördüm, Diyarbakır'ı gördüm, Van'ı, Batman'ı, Şırnak'ı, Siirt'i gördüm. İnanın 3 yıldır taş üstüne taş konmamış. Hakkari'de şehrin ortasından kanalizasyon akıyor. Benim Hakkari'de yaşayan kardeşim affedersiniz bu kanalizasyonun aktığı yerlerde o kokuyu teneffüs etmeye mahkum mu? O pisliklerin içerisinde gezmeye mahkum mu? Onlar insan değil mi? Çöpler toplanmıyor, şehrin ortasında duruyor. Özgürlüklerden bahseden BDP yönetimleri biraz da insana saygıdan bahsetseler çok şey olacak ama böyle bir şey ne yazık ki bunların dünyasında yok. İnsana saygı yok. İnsanca yaşanabilecek bir zemini hazırlamak yok. İşte bunu çözmemiz gerekiyor.

Öyleyse ben BDP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, gelin bu süreci iyice bir çek edin. Artık bu yanlışları tekrarlamayalım. Bir belediyenin yapması gereken asgari hizmet bile vatandaşa götürülmüyor. Benim oradaki vatandaşıma, oradaki kardeşime bu reva mıdır? Korkutarak, duygularını istismar ederek, tehdit ederek, kepenkleri kapattırarak, ekmekleriyle oynayarak oradaki insanların oyunu alacaksın, göreve geleceksin ama yapman gerekenin asgarisini bile yapmayacaksın.

Bu beyefendilerin, bu hanımefendilerin çok daha önemli işleri var. Bunların millet umurunda değil, bunların vatandaş umurunda değil, Kürtlerin meselesi, Kürtlerin acısı bunların asla derdi, meselesi, kaygısı değil. Belediye başkanları, milletvekilleri, teşkilatları, hatta bizzat genel başkanları sadece ve sadece tahrik siyaseti üretmeyi, sadece ve sadece nifak tohumları ekmeyi biliyor, başka bir şey bilmiyor."

"Bunlarda vicdan yok"

BDP'li yöneticilerin ABD'ye gittiğini anımsatan Erdoğan, "(PKK bir terör örgütü değildir) diye açıklama yaptılar. Daha önceki gün BDP'nin eş başkanı bir TV kanalına çıkıyor 'Dağa çıkmış PKK'lı asla teslim olmamalı' diyor. Bakın bunlarda en başta vicdan yok vicdan. Bunların vicdanları kurumuş, iflas etmiş. Bunlar dağdaki teröristin, dağdaki kandırılmış, robota çevrilmiş gençlerin kanından besleniyorlar.

Vicdanı olan, yüreğinde zerre kadar merhameti olan, en küçük acıma duygusu olan ölmenin ve öldürmenin ne kadar acı olduğunu, yavrusunu yitiren bir annenin nasıl bir sızı duyduğunu hissedebilen bir insan altını çiziyorum, çıkıp da böyle bir açıklama yapmaz. Dünyanın hiçbir yerinde terörü, öldürmeyi yücelten teşvik eden birine aklı başında denmez ve denemez" dedi.

Kandırılıp dağa çıkarılan gençlerin nasıl bir ortamda yaşadıklarının bugün artık büyük ölçüde bilindiğini ifade eden Erdoğan, "Bu gençler yerin 150 metre derinliğinde yaşama mahkum ediliyor ve oradan çıkarıldıkları zaman farklı bir dünyaya farklı bir şekilde çıkarılıp ondan sonra kendilerine hedefler veriliyor, 'öleceksin, öldüreceksin' yapılan iş bu. Oralardan kaçmak isteme fırsatını buldukları zaman da maalesef bunu başaramıyorlar, o zaman da öldürülüyorlar. O bayan teröristlerin öldürüldüğü gibi, diğer genç teröristlerin
öldürüldüğü gibi. Maalesef bunu yapıyorlar" diye konuştu.

"Kürtlerin acısıyla dalga geçiyorlar"

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "İnsanlık dışı koşullarda yaşadıklarını artık bizler biliyoruz. Bütün görüntüleriyle hepsi elimizde biliyoruz. Kendi içlerinde nasıl infazlar
yaptıklarını, kendi yöneticilerini bile nasıl acımasızca kurşuna dizdiklerini artık herkes biliyor. Örgütteki baskıya, tacize, insanlık dışı muameleye isyan edip örgütten kaçan, yakalanıp haftalarca işkence gören sonra da öldürülüp bilinmeyen yerlere gömülen, annelerden babalardan dahi saklanan cinayetleri artık herkes biliyor ve görüyor.

Bizim askerimiz mağaradaki teröristi 'seni annene götüreceğiz' diye ikna ediyor. Çocuk yaştaki terörist 5 yıldır annesini görmediğini söyleyerek ağlamaya başlıyor. Doğu'da, Güneydoğu'da yüzlerce anne gözünü dağ yoluna dikmiş sabahtan akşama, akşamdan sabaha çocuğunun yolun gözlüyor ama bu beyefendiler, bu hanımefendiler, bu savaş baronları 'terör örgütü değil' diyerek, 'asla teslim olmasınlar' diyerek bu annelerin acısını, hasretini ayaklar altına alarak Kürtlerin acısıyla adeta dalga geçiyorlar.

"O kalleş bombacının önünde canlı kalkan olun"

Kalkıyorlar askerin operasyon yaptığı bölgelerde canlı kalkan olarak askerin önüne, polisin önüne dikiliyorlar. Sizin bu kadar cesaretiniz, vicdanını, bu kadar arzunuz var da niçin terörün, teröristin önünde bunlar canlı kalkan olmuyorlar. O kalleş intihar bombacılarının önünde neden canlı kalkan olmuyorsunuz?

Bingöl'de şehit Hatice Belgin kardeşimiz yanındaki yavruları için, sokaktaki vatandaş için, o koskoca yüreğini ortaya koyarak canlı bombanın üzerine kapaklanarak daha büyük bir faciayı önleyebiliyor. Eğer Hatice Belgin'in yüzde biri, binde biri kadar yüreğiniz, vicdanınız, cesaretiniz, annelik şefkatiniz varsa güvenlik güçlerinin önüne değil gidin o kanlı terörün, o kanlı teröristin, o kalleş intihar bombacılarının önünde canlı kalkan olun.
Bunu yapamazlar, bunlar böyle yürekli, böyle vicdanlı eylemleri yapamaz,
nifak ve tahrik içermeyen hiçbir söz söyleyemezler.

Çünkü bunlar sırtlarını dayadıkları örgütün baskı ve korkusuyla ancak ayakta durabildiklerini kendileri de çok iyi biliyorlar. Arkalarındaki kanlı terör örgütünün tehdidi bittiğinde Kürt kardeşimin bunlara cesaretle karşı çıkacağını çok iyi biliyor. Gençler ölmezse, öldürmezse, kan akmazsa, göz yaşı sel olup bu ülkede akmazsa bunlar bu ülkede siyaset yapamazlar, istismar siyasetini bu ülkede sürdüremezler. İşte
bunların belediyelerde de yaptıkları bu. Benim Hakkarili kardeşimi çamura, kanalizasyona, toza, pisliğe mahkum ediyor, ondan sonra arkalarına terör örgütünü almak suretiyle adeta cambaza bak diyorlar."

...
Yayın Tarihi : 5 Mayıs 2012 Cumartesi 17:00:18
Güncelleme :5 Mayıs 2012 Cumartesi 17:16:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 6.05.2012 09:38:16

askeri görüntüyü kaldiriyoruz lmkl beraber heptende rafa kldirmayi uygun görmüyorum simdiye kadar bayram kutlamalarinda degisiklikleri cok istiyorum sadecememlktimzdebu kon degilbzikonulimnda zaman anlamina göre ayar cekilmesinide cok arzu ediyorum

Adilane sahsi görüsüm askeri görüntüyü kaldirlimerinekötü anlamsiz görüntüsünü kaldirmak yerine  görüntüyü gözlerimize güzelige cevirmek askerimizi ve milletimizi ic ice kaynastici bilgileyici kutlamalara hep berberce  düzenlemelr yapip bayram yapmaktir

Bir gün o gün bayram günü askeriye bir bayram alani bulmali  tarihi ucagini tankini veya normal bir ucagin vs- bir orlara buralara koymali millet gelmeli icini disini gezmeli görevliler iyi kötü bir seyler anlatmali askerce günlük yansanti calismalardan görüntü olmali  müzik bir yerde eglence bir yerde yemek icme standlar bir yerde havada ucak gösteris havada olmali vs.bir bayram bir panayir havsinda  bir günmü  bir haftami olmli duyanne güel diye gelmelibir öteki bir beikihep beraber o bayram egleceli bayram olmali bu dahada nasil olmalinrlerde olmali sorumlular artik bunlari yapmali  yapin da bizde gurur duyalim düsmanlik islenmemeli tankimiz topumuz var gösterise hicmi hic gidilmemeli  hngi devirde yasiyoruz unutulmamali  islerimizde kendi kendimize  gülerken elaleme hic kizmiyalim el alem agzini birakir bilmem neyinle bize güler olmuyalim