13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

Ata'yı Vahdettin'in görevlendirmiş

AKP İstanbul Milletvekili Birinci, Atatürk'ü Vahdettin'in görevlendirdiğini ileri sürdü

AKP İstanbul Milletvekili, eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Prof. Necat Birinci, Mustafa Kemal’in Padişah Vahdettin’le sürekli görüştüğünü savunarak, Atatürk’ün Samsun’a bir kaçak olarak değil, Osmanlı’nın bir paşası olarak gittiğini belirtti

İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü dolayısıyla Atatürk Dil ve Tarih Kurumu’nda “Milli Mücadele Edebiyatı, Mehmet Akif ve İstiklal Marşımız” konulu bir söyleşide konuşan Birinci, Atatürk’e Samsun’a giderken 10 bin altın verildiğini ve Bandırma gemisine 2 tane Mercedes otomobil konulduğunu öne sürerek şunları söyledi: “Bandırma Gemisi öyle kıçı kırık bir gemi değildi. Paşa o gemiye tek başına binmedi; 18 kişilik erkanı harbi ile bindi.

Vatan
Yayın Tarihi : 13 Mart 2009 Cuma 11:36:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ElSalud IP: 88.242.151.xxx Tarih : 13.03.2009 14:51:32

Bir tarafta  hanedanın, tahtı uğruna vatanını satan ve sonunda bir İngiliz savaş gemisiyle ülkesinden sıvışan son padişahı; öte yanda yüreğini ve hayatını ortaya koyup vatanının bağımsızlığını geri alan bir milli kahraman. Palavranın bu boyuta ulaşacağı aklımın ucundan dahi geçmez di. İddia sahibi, sanki Mustafa Kemal Atatürk'ün yakın silah arkadaşı ya da Bandırma gemisinin süvarisi gibi esmiş gürlemiş. Bir tek "Sevr anlaşmasını Mustafa Kemal Atatürk, Lozan anlaşmasını da masaya yumruğunu vurup Vahdettin imzaladı."  demediği kalmış. Oysa tarihimizde; işgal devletlerine karşı bağımsızlık için direniş amacıyla Anadolu'ya geçen Mustafa Kemal Atatürk hakkında Osmanlı Sarayının verdiği bir İdam Fermanı kapı gibi durmaktadır. Bazıları damat Ferit ile Mustafa Kemal Atatürk'ü karıştırarak, genç nesillere Kurtuluş Savaşı tarihimizi çarpıtarak anlatma gayretindeler. Kerametleri kendilerinden menkul bu kişileri,  yaşamadıkları olaylar hakkında yakın Türk tarihi gerçeklerine aykırı konuşturursak; Kurtuluş Savaşımız sonrasında Menemen'de ve Doğu Anadolu'da İngilizlerle işbirliği içersinde çıkartılan ayaklanmaları da Mustafa Kemal Atatürk'ün silah arkadaşlarının, kalan cephaneleri bozulmasın diye çıkarttıkları da söylenecektir. Hatta genç neslin hatırlaması mümkün olmadığına göre; 1950 sonrasında çok partili demokrasiyle birlikte kent merkezlerindeki ve okul bahçelerindeki Atatürk büst ve heykellerine yönelik kimliği saptanamayan soysuzların yaptığı menfur saldırılar da; Kurtuluş Savaşımızda vatanımızı kurtaranların torunlarına ihale edilmeye başlar. Son 6 yılda yabancı şirketlere satılan fabrika, havaalanı, liman, banka, Sigorta şirketi, SEKA, Petkim, Tüpraş, Türktelekom, Sümerbank, Erdemir, Tekel, Maden yatakları ve ormanların yerine satınalanların bağlı olduğu devletlerin bayraklarını koyduğumuzda karşımıza, Sevr sonrasında işgal devletleri tarafından parçalanmış bir Anadolu haritasından daha farklı bir görüntü çıkmadığını görürüz. Bir milletin kendi tarihini bilmemesinden daha büyük ayıp yoktur. Ancak böyle durumlar da bu tür tarihi çarpıtmalar sıkça tekrarlanmaya başlar. Asla kafamızdan çıkartmamız gereken bir gerçek ise: "Tarihini bilmeyen ulusların, tekrar yazmak zorunda kalmalarıdır."


Gökhan IP: 85.100.146.xxx Tarih : 13.03.2009 17:59:52

  Külliyen yalan yanlış bilgilere dayanan iddialardan oluşan bir iftiradır.ATATÜRK,Anadolu ya halkın silahsızlandırılmasını ve işgalcilere karşı konmamasını sağlaması için son padişah tarafından gönderilmiştir.Ulu önderimiz ise kaydı hayat şartı ile milletini severek ona tam bağımsızlık ülküsü ve coşkusu ile bu Cumhuriyet rejimi için çalışmıştır.Çok partili döneme geçildikten sonra,Osmanlıcı kimi zevat ve onların maşaları,her fırsatta Kurtuluş Savaşını Padişah buyruğu ile başladığı yalanını yaymışlardır.Bu zevatın arkasında tabii ki ABD veya İngiliz mandası taraftarları ve bu devletlerin gizli örgütleri bulunduğunu aklı başında herkes anlayabilir.ABD ve AB özellikle İngiltere ülkeyi bir hanedanın veya tarikat şeyhinin yönetimine vererek,bu kişinin hanedanına sağlayacağı ayrıcalıklar karşılığında vatanın tüm kültürel ve doğal kaynaklarını sınırsızca sömürme hakkını alma planı gün gibi açıktır.Bakınız bugün hiç bir Türk 100%100 kendi başına yerli bir kuruluş olarak petrol arayamaz,çıkaramaz,işletemez.Arazinizde bulunsa önce araziniz kamulaştırılır sonra da ABD ve ya İngiliz şirketine pazarlanır.Tabii ki hissenin küçüğü kamunundur.Bu yüzden biz benzini nerede ise 4 TL den alırken dışarıya 50 krş tan satıyoruz.Bizi bu hale getirenler,YETER SÖZ MİLLETİN diye yırtınan DP ve onun devamı niteliğinde olan teslimiyetçi iktidarlardır. Ayrıca El Salud rumuzlu yorumcunun işaret ettiği konular da ATATÜRK ve arkadaşları için  padişahın    çıkardığı idam fermanı,sonraları kurulan Kuva yı Milliye karşısında padişahın oluşturduğu Kuva yı İnzibatiye nin  çabaları,haberdeki iddianın gerçek dışı olduğunun ispatıdır.Hasılı dileğim,Türkiye Cumhuriyeti ni sonsuza dek Lâîk Milli iradenin yönetmesidir... 


MUSTAFA ÖZTÜRK IP: 88.228.90.xxx Tarih : 13.03.2009 13:59:14

sevgili arkadaşlar bu herkesin bildiği birşey biraz tarih bilen okuyan birisi bu bilgilere kolayca ulaşır bu sayın milletvekilimize de bunu dile getirdiği için teşekkür ediyorum (ama padişahım mustafa kemal cumhuriyetci bir subaydır....vahdettin: tek benim ülkem kurtulsunda yönetim şekli cumhuriyet olsun şu limanda duran ingiliz gemileri çok kanıma dokunuyor) bu konuşma vahdettinle veziri arasında geçen bir konuşmadır samsuna gönderecekleri subayı seçerken tabiki...


Metehan Metehanoğlu IP: 88.242.131.xxx Tarih : 13.03.2009 15:25:52

Mütevazi Bandırma Vapurundan "kıçı kırık" diye söz eden bu sözde milletvekilini kınıyorum! Ben de bu vapurun orijinal fotoğrafı var ve ölçülerini de verebilirim? Bu ne terbiyesizlik ve ahlaksızlık böyle? Evet, M. Kemal Paşa'yı Padişah görevlendirdi, ne için peki? Samsun ve havalisindeki Rumların güvenliğini sağlamak için! Paşa, Samsun'da karaya çıkıp esas amacını belli edince telgraf üstüne telgraf çekildi geri dön, görevinden alındı diye... Nihayet o istifa etti ve halkın ordusunun üniformasını giydi. Atatürk'ün büyük söylevinde "Soysuz" olarak nitelediği Vahidettin ise 22 kasım 1922'de İngiliz Malaya Zırhlısı ile yurtdışına kaçtı. Madem ki tüm müslümanların Halifesi idi, neden Arabistan ya da bir müslüman ülkesine değil de Hıristiyanlığın merkezi olan İtalya'ya (San Remo) sığındı? Basiretsiz, soysuz ve bir haini aklamak için büyük önderi kullanmaya kalkmasın kimse! Samsun'dan itibaren hakkında kaç tane yakalama, idam ve görüldüğü yerde vurulması için ferman çıkarttı Vahidettin biliyorlar mı bu kişiler? Kuvayi Milliye karşısına Muhammed Ordusu diye çıkardığı hiyanet ordusu içinde kimler vardı? Meydanı boş bulup konuşmak güzel. Milletvekili olmuş bu zat ama tarihten bir haber ya da bilinçli olarak çarpıtıyor tarihi?