Ankara Ticaret Odası (ATO) Oda Meclisi bir deklarasyon yayımlayarak, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun azınlık raporuna sert tepki gösterdi.

Deklarasyonda, "6 Ekim’de yayımlanan İlerleme raporundaki azınlıklar tanımlaması ne derece maksatlıysa, Başbakanlık adına hazırlandığı iddia edilen rapordaki Türkiyeliliğin üst kimlik sayılması talebi, aynı şekilde bir art niyet göstergesidir" denildi.

Deklerasyonda, bazı aydınların üniter ulus-devletin omurgası olan Türk üst kimliğini zararlı bulmalarının, günümüzde bunun geçerliliğinin kalmadığını öne sürmelerinin, kendi adlarına yapıldığı sürece, demokratik bir hakkın kullanımı olarak algılanabileceği ve normal sayılabileceği vurgulanırken, "ancak adının başında Başbakanlık ifadesinin yer aldığı bir kurul adına ortaya çıkılması, yasal olmayan bir yetkinin kullanılması anlamına gelir. Bu kabulü mümkün olmayan bir pervasızlık, topluma ve devlet kurumuna saygısızlıktır" görüşüne yer verildi.

Türk Devleti’nin Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanmasından sonra Türk üst kimliği ekseninde kurulduğu, 1924 Anayasasında "Türkiye Devleti’ni kuran halka Türk denir" ifadesiyle, Türklüğün bir ırk ayrımı değil, bu ülkede yaşayan bütün yurttaşların buluştukları bir üst kimlik olduğunun vurgulandığı hatırlatılan deklarasyonda, şu ifadelere yer verildi:

"Bütün gelişmiş ulus-devletlerde olduğu gibi bizde de üst kimliğin sosyolojik ve toplumsal anlam taşıması doğaldır. Bunun 81 yıl öncesinin tercihi olduğunu öne sürmek, günümüzde modasının geçtiğini iddia ederek Türkiyelilik gibi coğrafi bir tanımlamayı getirmeye çalışmak iyi niyetli bir tavır değildir."

Türkiye’de son zamanlarda siyasal ve etnik ve aynı zamanda tehlikeli bir moda olarak azınlık ırkçılığı yapıldığı savunulan deklarasyonda, "Türkiye’de azınlık ırkçılığı yapanlar, silahlı eylemlerle, terörle ulaşamadıkları amaçlarına, siyasal yollardan, demokratik argümanlar kullanarak ulaşmaya çalışıyorlar" denildi.

Deklerasyonda, Türk adını üst kimlik olmaktan çıkarma taleplerinin arkasında, "30 bin insanın canına mal olan, bölücü, ırkçı hıyanet merkezleri ve onlara dışardan destek veren emperyalist çevrelerin" yer aldığı ifade edildi.