19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Avrupa seçim sonuçlarını tartışıyor

Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarını değerlendiren yürütme organı AB Komisyonu ve çeşitli siyasi oluşumlar, bu sonuçların AB açısından ’’pozitif olmadığı’’ görüşünde birleşiyor.

Seçimlerin en çarpıcı sonuçlarının ’’seçmenlerin zayıf ilgi ve katılım oranı’’ ile ’’aşırı sağın ve kötümserlerin göreceli zaferleri’’ olduğu belirtiliyor.

AB üyesi 25 ülkede seçimlere katılım oranı yüzde 44,2 olarak belirlenirken, yeni üye olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde bu rakamın yüzde 26’da kalması şaşkınlık ve endişe kaynağı oldu.

Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranı 1979’da yüzde 63, 1984’te yüzde 61, 1989’da yüzde 58,5, 1994’te yüzde 56,8, 1999’da yüzde 49,8 olmuştu. Bu rakamlar, ’’kamuoyunun AB projesine ilgi ve desteğinin sürekli azaldığının işareti’’ olarak değerlendiriliyor.

AB Komisyonu, bir ’’güven, itibar, bilgi ve iletişim sorunu’’ yaşandığını kabul ederken, geleneksel partilerin seçim kampanyasına gereken önem ve ağırlığı vermediklerini, bunun kötümserlere ve demokratik olmayan partilere yaradığını savunuyor.

Komisyon, aşırı sağın tırmanışı konusunda yorum yapmayı reddediyor.

Slovakya’da seçmenlerin sadece yüzde 17’sinin, Polonya’da ise yüzde 20’sinin sandık başına gitmesi dışında, oy verme mecburiyeti olan Belçika, Lüksemburg ve İtalya gibi ülkelerde ’’boş ve beyaz oy’’ oranının yüzde 5’i aşması da dikkat çekiyor.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Pat Cox, seçmenlerin sandık başına gitmeyerek iktidardaki hükümetleri cezalandırdıklarını savundu, ancak kötümserlerin ve aşırı sağın konumuna dikkat çekerek, AB’nin geleceği açısından riskler görüldüğünü söyledi.

Cox, seçimlere katılımdaki düşük oranının Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarının daha fazla ilgi çekmesine bağlanması üzerine, ’’Ben de maç seyrettim’’ dedi. Şampiyonanın yapıldığı Portekiz’de Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranı yüzde 38’de kaldı.

Avrupa Parlamentosu’nun siyasi grup temsilcileri de seçmenlerin ilgisizliği ve aşırı sağ ile kötümserlerin temsil oranının artması karşısında rahatsızlıklarını gizlemiyorlar.

Parlamentodaki 732 koltuğun 275’ini elde ettiği tahmin edilen Hıristiyan Demokrat Grup (EPP) Başkanı Wilfried Martens, bu hafta AB zirvesinde belirlenecek yeni AB Komisyonu Başkanı’nın kendi gruplarından olması gerektiğini savundu.

Martens, AB Anayasası’nda Hıristiyan kimliğine atıfta bulunulması önerisini de tekrar gündeme getirdi.

Sosyalist ve Liberal Grup yetkilileri ise EPP’nin kendi bünyesinde bölündüğünü, tek başına karar ve onay verecek durumda olmadığını belirttiler. Avrupa Parlamentosu’nda, özellikle EPP’den kopmalarla Romano Prodi önderliğinde yeni bir ’’Merkezci Grup’’ oluşturulması bekleniyor. Martens, bu konuda soruları yanıtlarken, parti ve grup değiştirenleri sevmediğini, 20 kadar parlamenterin EPP’den ayrılmasının önem taşımayacağını anlattı.

Yeni Avrupa Parlamentosu’nun ilk toplantısı 20 Temmuz’da Strasbourg’da yapılacak. Bu toplantıda Avrupa Parlamentosu Başkanı ve yardımcıları belirlenecek, AB Konseyi’nin bu hafta belirleyeceği yeni AB Komisyonu Başkanı onaylanacak ve siyasi gruplar oluşturulacak.
sansursuz.com
Yayın Tarihi : 14 Haziran 2004 Pazartesi 21:21:06
Güncelleme :14 Haziran 2004 Pazartesi 21:33:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?