2004 Atina Olimpiyatlarında Türk sporunun röntgenini çektiklerini belirten Şahin, devletin spor politikasının değişeceğine yönelik mesajlar verirken ilginç açıklamalar yaptı. "Türk sporunu başarılı olarak görmek mümkün değil" diyen Mehmet Ali Şahin şöyle devam etti:

’2008’e bakacağız’
"Türkiye olarak sporda ’Neredeyiz?’ sorusunun cevabını aldığımızı düşünüyorum. Aldığımız 10 madalya bir başarıdır ama milletimizin beklentisi bu değildir. Böyle bir olimpiyata olimpik federasyonların tamamıyla katılmalıydık. Ancak 10 branşta mücadele edebildik. Atina’da ortaya çıkan sonucu iyi değerlendirmek ve yeniden bir yapılanma içine girerek 2008’e ciddi bir şekilde hazırlanmak zorundayız. Sydney’de 5 madalya alabilen Türk sporu, Atina’dan 10 madalyayla dönüyor. Bu nisbi olarak başarı olarak gözükebilir. Bu sonucu abartırsak hedeflerimizi yakalamakta zorlanırız

Güreşe yeni bakış
Atletizm sporların anasıdır. Biz atletizmde hiç madalya kazanamadık. Öncelikle ülkemizde atletizmi geliştirmek, her dalda ve her branşta başarılı atletler yetiştirmeliyiz. Güreşteki sonucu başarılı olarak değerlendirenleyiz. Altın madalyasız dönüyoruz. Artık babadan kalma güreş bitmiştir. Güreş sporunu yeniden ele almamız gerekiyor. Diğer ülkelerde olmayan güreş potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirerek yeniden dünya minderlerinin tozunu attıracak güreşçiler yetiştirmeliyiz

’Tesisler yapmalıyız’
Takım sporlarındaki eksikliğimiz de burada bir kez daha ortaya çıktı. Pekin’de takım sporlarında da mutlaka olacağız. Yunanistan’ın yapmış olduğu organizasyon çok iyiydi. İstanbul ise bu haliyle olimpiyatlara hazır değil, onu gördüm. Olimpiyat alalım, tesis yapalım demek yanlış. Tesis yapımına şimdiden başlamalıyız. Bu konuda büyük şirketleri göreve davet ediyorum. Zorlu Holding, atletizm kompleksi yapmak için bizden yer istedi. Türkiye’ye dönünce bu konu üzerinde hemen çalışma yapacağım

’2016’ya talip olacağız’
Olimpiyat organizasyonu adaylığı için en yakın tarih, 2016. Biz Olimpiyat adaylığından vazgeçmeyiz, vazgeçemeyiz. 2016’yı almak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bakanlar Kurulu toplantısında oyunlarla ilgili Başbakanımız’a ve diğer bakan arkadaşlarıma brifing vereceğim. Buradaki tespitlerimi anlatacağım. Özellikle müessese kulüplerinin sporun içinde olması için bakan arkadaşlarımın desteğini isteyeceğim."

Güç sporlarında varız. Gerisinde yokuz
Daha güçlü olmak yetmez
Olimpiyatlar’ın ünlü sloganı, "Citius, Altius, Fortius" sporun temelindeki üç amacı vurgular, yani: Daha hızlı, daha yükseğe, daha güçlü. Türkiye 28 branşta düzenlenen Olimpiyatlar’a sadece 10 branşta toplam 66 sporcu ile katılabildi ama bu sayı bile bir rekor oldu. Bu yüksek katılım sonucunda alınan 3 altın, 3 gümüş, 4 bronz, toplam 10 madalya da başka bir rekora imza attı. Bu 10 madalya ile Olimpiyatlar’a katılan 202 ülke arasında 22. sırayı alan Türkiye için Atina tarihindeki en başarılı olimpiyatlar oldu.

Ancak bu başarıya biraz daha yakından bakınca, Türkiye’nin madalyalarını hep "daha güçlü" olduğu dallarda aldığı ortaya çıkıyor. Madalyalarımız halter, güreş, boks, tekvando ve atletizmden (o da çekiç atma) geldi. Türkiye, "daha hızlı" ve "daha yükseğe" gitmek gereken branşlarda fazla başarılı olamazken tam 18 branşta Olimpiyatlar’da temsil edilecek barajları bile aşamadı. Katıldığımız branşların çoğunda ise final yarışmava çok uzaktık.

Yüzme
Gündüz yüzmeye mecburuz
Atina’da en büyük hayâl kırıldığına uğradığımız daldı. Erkeklerde Aytekin Mindan 200-400 metre serbest, Kaan Tayla 50-100 metre serbest, Derya Büyükuncu 100-200 metre sırtüstü, Onur Uras 100 metre kelebek, Orel Oral 200 metre karışık; bayanlarda İlkay Dikmen 100-200 metre kurbağalama, Gülşah Gönenç 100-200 metre kelebek, Derya Erke 100-200 metre sırtüstü, Yasemin Özlem Taşkın ise 400 metre serbest elemelerinde mücadele etti ama hiçbirinde ilk 16 yüzücü arasına girebilen olmadı. Böylece sabah eleme, akşam ise yarı final ve finalleri yapılan yüzme yarışlarında akşam seansını yüzücü sokamadık.