Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AKP iktidarının, ABden müzakere tarihi alındığı 17 Aralık 2004 sonrası rehavete kapıldığı değerlendirmelerine katılmadığını söyledi. Barroso, müzakerelerin başlayacağı 3 Ekimde de Türkiyeye yeni şartlar sunulmayacağını vurguladı.
Barroso, CNN TÜRKte yayınlanan Manşet programında Mehmet Ali Birandın sorularını yanıtladı.
Türkiyenin müzakerelere başlaması için Ankara Anlaşmasının Ek Protokolünü imzalaması gerektiğini hatırlatan Barroso, ancak Güney Kıbrısın diplomatik olarak tanınmasının ön şart olmadığını ifade etti.
Mehmet Ali Birandın Yunan MEGA TVden Alexis Papahelas ile birlikte yaptığı özel röportajın metni şöyle:
Mehmet Ali Birand (M.A.B.): Siz Türkiye müzakerelere başladığı zaman iyi ilişkilerin son derece önemli olduğunu, yaşamsal önem taşıdığını söylemiştiniz. Sizce ilişkiler nasıl gidiyor?
Jose Manuel Barroso (J.M.B.): Avrupa Konseyinin sonuçlarında bu böyle. Avrupa Konseyi Türkiye ile müzakerelere başlamaya karar verdiği zaman açıkça şunu söyledi: Müzakerelerin sürdürülmesi iyi ilişkilerin sürdürülmesi bazında olacaktır. Genel prensipte de böyle. Türkiyenin komşularıyla iyi ilişkiler içinde olması, Yunanistan için de çok önemli. Yunanistan ile geçtiğimiz yıl yaşanan önemli gelişmeler bu yıl da devam edebilir. Bu Yunanistanın da Türkiyenin de menfaatine. Avrupa için de önemli tabii.
M.A.B.: Bir sorun mu var dediniz?
J.M.B.: Hayır. Bana Yunanistan Başbakanı (Kostas) Karamanlis ile yaptığım toplantının sonunda yakın zamanda olan olaylarla ilgili sorular soruldu. Biz iyi komşuluk ilişkilerine güveniyoruz.
Alexis Papahelas (A.P.): Yunanistanda bazı kişiler Türkiye tarih aldığı için bu tür önerileri gözardı ediyor diyor. Buna nasıl yanıt veriyorsunuz? Türkiye için Yunanistana ve komşularına iyi davranmak bir kriter mi ?
J.M.B.: Kriter gibi kelimeleri sevmiyorum. Yeni bir üyeyi Avrupaya getirmek istediğimiz zaman bu geleneksel siyasi bir müzakere değil. Kulübün herhangi bir üyesi için bu böyle. Bu hepimizin menfaatine. Kulübe dahil olanlara dostane ve güvenilir şekilde davranmalı. Onun için yeni kriterlerden, şartlardan lütfen bahsetmeyin. Avrupa Konseyinin sonuçlarında açıkça belirtiliyor. Ben Yunanistan için önemli olduğuna inanıyorum. Yunanistanla iyi ilişkiler Türkiye için de çok önemli. Yunanistan Türkiyenin Avrupa Birliğine girme olasılığını destekleyerek çok akıllı bir karar verdi. Bütün bu bölge birbirine bağlı olacak. Eğer Türkiye bütün şartlar yerine getirildikten sonra AB üyesi olursa tüm bölgenin yararına olur.
M.A.B.: Biz 3 Ekimde masada oturacağız, müzakerelere başlayacağız. Müzakereler AB ile Türkiye arasında mı olacak? Yeni kriterler, şartlar olacak mı?
"YENİ ŞARTLAR YOK"
J.M.B.: Hayır, yeni şartlar yok. Ama bütün kararlaştırılan şartlar yerine getirilmeli. Bunun olmasını bekliyoruz. Bence Türklerin güvenini sarsmasını gerektirecek bir şey yok. Yeni şartlar getirilmeyecek. Ama bütün uzlaşmalar, tavizler, varsayımlar sürdürülmeli. Bu son derece önemli.
Türk halkına hitap etmek istiyorum: Bunun zor bir süreç olduğunu biliyoruz. Ama bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu geleneksel bir müzakere değil. Örneğin bir ülke diğerleri ile müzakereler yapar, kim daha çok kazanacak? diye. Ama bu öyle bir şey değil. Bu değişik tür bir müzakere. Ben buna kazan kazan türü bir müzakere diyorum. Burada Türkiye AB üyesi olmak istiyor. Ama AB de Türkiyenin üyeliğini istiyor. Bu yüzden destek kazanmamız lazım AB kamuoyundan.
Türk halkı şunu anlamalı: Bazen bu hususlardan bazılarını biz istemesek de yapmanız lazım. Çünkü ancak bu şekilde AB kamuoyunun güvenini kazanabilirsiniz. AB kamuoyunda bazı sektörlerle ilgili tereddütler, var bunu biliyoruz. Bunlardan kaçınmalıyız.
M.A.B.: Ankara Anlaşması imzalandıktan sonra herhangi bir engel kalmayacak mı?
J.M.B.: Hayır, herhangi bir engel olmaz. Ek şart da olmayacak.
A.P.: 3 Ekimden sonra Kıbrıslı Rumlar Türk limanlarına girebilecekler mi? Güney Kıbrısı diplomatik olarak tanıyacak mı? Türkiye Avrupanın bir üyesini nasıl tanımaz?
"PROTOKOL UYGULANMALI, AMA MÜZAKERE İÇİN ŞART DEĞİL"
J.M.B.: Bu müzakerelerin açılması için bir şart değil. Her ikinizle de aynı anda konuşmam çok güzel oluyor. Siz aranızda bu sorunu çözersiniz inşallah. Ben yeni bir şey söylemiyorum. Adil olmaya çalışalım. Avrupa Konseyinde ben oradaydım, çok iyi hatırlıyorum. Avrupa Konseyi bazı şartlar getirdi. Bu şartlardan biri de protokol anlaşmasının imzalanmasıydı. Bu açık ve mantıklı. Eğer imzalanırsa uygulanması lazım. Ben Türkiyenin bir anlaşmayı sadece çekmeceye koymak için imzalayacağını sanmıyorum. Eğer imzalanırsa uygulanmalıdır. Ama bu müzakerelerin başlaması için bir şart değil. Konsey sonuçlarında bu var.
M.A.B.: Ben şunu mu anlamalıyım: Bu resmi bir tanıma, bir şart değil. Kıbrıslı Rumların gemilerinin ve uçaklarının Türk limanlarını kullanması. Ama sonunda bu olacak.
J.M.B.: Ben tanınmak kelimesini kullanmadım. Çünkü bir avukat olarak biliyorum ki çok fazla tartışma var, tanınmanın ne olduğu konusunda. Çeşitli tanıma türleri var. Bu tartışmaya girmek istemiyorum. Müzakerelerin başlaması için protokol imzalanmalı. Ankara Protokolü imzalandığı zaman Türk hükümeti artık sorun kalmadığını göstermek isteyecektir. Umarız bu güven yaratır.
BAŞBAKANLARIN TUTUMU YAPICI OLMALI
Şimdi Kıbrıs sorununun çözülmesi için şartlar daha iyi. Adanın kuzeyinde geçen gün seçim vardı. Bu iyiydi. Çünkü Adanın birleşmesine bir bağlılık gösterildi. Biz hepimiz daha açık bir şekilde kararlılık göstermeli, bu fırsattan yararlanmalıyız.
İki ülkenin başbakanları da yapıcı bir tutum içinde olmalı. Ben daha fazla verdim, o daha az verdi mantığı olmamalı. Bunu istemiyoruz. Bu dar kafalılık olur. Stratejik akıl bir sonraki adımı atmak. Bu mümkün. ABye bakın. Çok büyük bir savaştan sonra yaratıldı. Bu uzlaşma üzerinde bazı sorunlar var ama çok kötü değil. Kötü olsa bu kadar insan katılmak istemezdi. AB bu uzlaşmanın üzerine inşaa edilmiş bir birlik. İnsanlık tarihinin en kötü dönemi olan II. Dünya Savaşında sonra böyle bir birlik kurmak mümkün oldu. Türkiye ve Yunanistan niye dost olmasın? Bence bu mümkün.
KIBRIS SORUNU
A.P.: Komisyonda yeni bir inisiyatif inşaallah mümkün olur?
J.M.B.: Bence Birleşmiş Milletler uygun bir kanal olur. Çünkü yasallığın kaynağı. Ben kimsenin bu konuyu BMden çıkaracağını zannetmiyorum. Bu doğru. Kıbrıs gitgide bir Avrupa konusu oluyor. Çünkü Güney Kıbrıs ABnin tam üyesi. Türkiyede müzakerelere başayacak bir ülke. Biz de Avrupa kuruluşları olarak BM çerçevesinde yardımcı olabiliriz. Çünkü BM kalıcı çözüm için yasallaştırıcı çerçeve.
M.A.B.: Kıbrıslı Türkler çok büyük hayal kırıklığına uğradı. ABye inandılar, verilen sözlere inandılar. Onlar evet, Rumlar hayır dedi. Şu anda bunun adil olmadığını düşünüyorlar. Bu adil mi?
ABNİN KIBRISLI TÜRKLER İÇİN YAPACAKLARI
J.M.B.: Evet, yaşam bazen adaletsiz olabiliyor. Ama AB Komisyonunun çabaları da görmezden gelinmemeli. Biz de Türk toplumu için olumlu önlemler almak istiyoruz. Üye ülkelerin birliği lazım. Finansal yardım da kabul edilmeli. Şu anda doğrudan ticaret ve mali yardımın kabulü için bazı bağlantılar var. Ben bu mesajı sürekli olarak iki tarafa da veriyorum.
Her zaman ön şartlar getirmemelisiniz. Hep birlikte olumlu bir dinamik içine girelim. Bu Adanın yeniden demokratik bir şekilde birleştirilmesi hepimizin yararına olacak. Şimdi şartlar daha iyi.
A.P.: Fransada AB Anayasasının reddi için bir trend var. Bu bir kriz yaratır mı?
FRANSANIN DURUMU
J.M.B.: Ümit edelim ki Fransa Avrupaya bağlılığını sürdürsün. Umarım Fransızlar evet der.
M.A.B.: Eğer hayır çıkarsa Türkiye ile müzakereler gecikir mi?
J.M.B.: Türk konusu anayasadan tamamen bağımsız.
M.A.B.: Avrupadan gelen eleştiriler var, Türk hükümeti çok rahat davranıyor diye. Başmüzakereci hala atanmadı diyorlar. Sizce Türkler şüpheli mi davranıyorlar?
J.M.B.: Ben kural olarak insanların iyi niyetine inanırım. Şu anda Başbakan Erdoğanın iyi niyetini sorgulamam için hiçbir neden yok. Kendisiyle birçok kez görüştüm. Hiçbir şüphem yok. Bütün anlaşmalara saygı duyulmasını ümit ediyorum.
"AVRUPA KAMUOYU TÜRKİYEYİ KABUL EDEBİLİR"
M.A.B.: Avrupa kamuoyu Türkiyeyi kabul edecek mi sizce?
J.M.B.: Ben kabul edeceğini düşünüyorum. Ama zor olacak. Dürüst olacağım, bu Türk yetkililerin ve Türk halkının ne yaptığına bağlı. Müzakerelerin çerçevesinde toplumdan topluma diyalogun sağlanması için bir hüküm var. Komisyon bu sorunlara gerçekten bir çözüm istiyor. Kamuoyunda bazı konularda ön yargılar var. Belki Türkiyede de vardır. Medeni bir şekilde, rasyonel olarak bunu ele alalım. İzah edelim. Şu an sizin yaptığınız gibi medya, akademisyenler bu konuların daha iyi tanınmasını sağlamalı. Siyasi ve güçlü yaklaşımlardan kaçınırsak o zaman güveni artırabiliriz. Sonunda Türkiye ABnin bir üyesi olabilir. Eminim bu Türkiye, AB ve Yunanistan için de iyi olacaktır.
CNN TÜRK
Yayın Tarihi :
19 Nisan 2005 Salı 22:05:31
Güncelleme :19 Nisan 2005 Salı 22:07:05