Başbakan oranları açıkladı

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Emeklilerin durumunu iyileştirme konusunda devrim niteliğinde düzenlemeler yaptık. 2010 yılının hemen başında emekli aylıklarını yeniden belirledik. Bu artış 7.3 milyon emekliyi kapsıyor. İlk 6 ay için en düşük emekli aylığı yüzde 20.4, en yüksek emekli aylığı da yüzde 4.5 oranında artırıyoruz. Yüzde 3'lük TÜFE farkı ile en düşük emekli maaşı yüzde 24.2, en yüksek maaş yüzde 7.6 oranında artıyor. Bu iyileştirmeyle emekli aylıklarında ilk 6 ay için en az 63 lira, en çok 101 lira artış olacak. Yılın tamamında ise emekli maaşlarına en az 74, en çok 172 lira artış yapıyoruz. 601 lira olan en düşük SSK emeklisinin maaşı 683 liraya, maaşı 403 lira olan tarım emeklisinin maaşı da 480 lira olacak. Esnaf emekli aylığı 476 liradan 555 liraya çıkacak. Bağkur tarım emeklisi 306 liradan 380 liraya yükselecek. Bu iyileştirmelerin kamuya maliyeti 3 milyar 42 milyon tl olacak.
 

- 2009 yılı gerçekten dünyamız için zorlu bir yıl oldu. 2008 yılında başlayan küresel finans krizi 2009 yılında etkisini ağırlaştırdı. Bir çok ülkede telafisi uzun süre alacak tahribata neden oldu. Sözlerimin hemen başında şunu söylemek istiyorum. Küresel ölçekte yaşanan krize rağmen 2009 yılı Türkiye için o ölçekte zorlu ve çetin bir yıl olmamıştır. 

- Kriz etkisini tüm dünyada ağırlaştırırken ben kriz bizi teğet geçecek dedim, bu sözüm hafife alındı ve bu ifadem üzerinden olumsuz yorumlar yapıldı. Ben o gün bunu söylerken, bir temenniyi dile getirmedim, içimden geçeni söylemedim, beklentilerimi ifade etmedim. Tam tersine Türkiye ekonomisinin sahip olduğu gücün farkında olarak bu tespiti yaptım. Bu tespitimi OECD gibi IMF gibi bir çok kuruluşta paylaşıyorlar.
- Dikkat ediniz krizin başladığı günden itibaren sadece ABD’de 158 banka battı. Bizdeyse tek bir banka bile batmadı.

-Neden? Çünkü 7 yıldır bir finans sitemi inşa etmek için mücadele verdik. Ciddi bir zorluk da yaşamadık.

- 2001 krizinde bu ülkede tam 21 banka fona devredildi. Kimlerin iktidarı döneminde olduğunu biliyorsunuz. Bu bankaların zararı benim milletimin cebinden çıktı. Bankaların patronları değil, milletim ödedi. 2008’de daha büyük bir kriz yaşandı, Türkiye’de hiçbir banka batmadı. Niye? Takip mekanizması var, disiplin var.

- 21 banka batarken iktidarda MHP, DSP, ANAP vardı. Çok başarılıydınız da 5 yıl iktidarda kalmanız gerekirken 3.5 yılın sonunda niçin kaçıp gittiniz? Çünkü sizin işiniz değil bu yapamazsınız.

- Şimdi bunların derdi ne? Acaba bize bırakılsa da yeniden gelip o alıştığımız bazı işleri yapsak. Yok. Benim milletimin bir defa ağzı yandı sütten, şimdi yoğurdu üfleyerek yiyor. OECD’nin Türkiye için büyüme tahmini yüzde 3.3. Bizim tahminimiz çok mütevazı yüzde 3.5.

- OECD tahminlerine göre 2010 yılında Güney Kore’den sonra en fazla büyüme tahmin edilen ülke. 2011’de ise en fazla Türkiye’nin büyüyeceğini söylüyor.

- Dün enflasyon ve ihracat verileri açıklandı. 2008’de enflasyon 10.6 civarındaydı, şimdi yüzde 6.5’e kadar çektik. İhracatımız da 2009’da geriledi. Ancak bu gerilemeye rağmen, ihracatı hamd olsun yaklaşık 102 milyar dolara ulaştırdık.

- Tam 64 bin beyanname verildi. 26 milyar 957 milyon TL yurtdışından, 20 milyar TL’de yurt içinden olmak üzere 42 milyar 302 milyar TL beyan edildi. Bu beyanlar üzerinden tahakkuk edilen vergi miktarı 1.5 milyar TL.

- Yapamazsınız, başaramazsınız dediler. İşte sonuç ortada. Belki daha fazla da olabilirdi. Ama bu kadarıyla bu yılın sonuna ulaştık. Türkiye güven veren bir ülke olarak bu neticeyi yakalıyor.

- Küresel krizin Türkiye üzerindeki etkisi sınırlı olmuştur. Bu etkiyi de geride bırakacak ve büyümeye gelişmeye her boyutuyla devam edeceğiz. 7 yıl boyunca her yıl başında koyduğumuz hedeflerin tamamını yakaladık. Bir çok alanda hedeflerimizin üzerine çıktık.

- Seçimler, kapatma davası, cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi ekonomiyi derinden etkileyecek gelişmeler yaşadık. Ama Türkiye güçlü ekonomi yapısıyla, krizdeki başarısıyla belirsizlik noktasını aştı.

- Bakıyorsunuz 2010 yılının ilk günlerinde kötümserlik yüklü konuşmalar yapılıyor.

- Burada aklı selim sahibi olanlar yok mu? Var. Onlar da gayet olumlu açıklamalar yapıyorlar. 7 yıl boyunca bunu yaptılar. Her seferinde yanıldılar. Ama bu karamsarlıktan vazgeçmediler. Şimdi yeni bir şeyi daha gündeme getirmeye başladılar. Seçim.

- İnanın bir aklı selim sahibi insan bu ifadeyi kullanmaz. Bu ülkeyi seven bir insan bu ülkeyi kullanmaz. Her şey başarılı şekilde yürürken, bu ifadeyi ortaya atmak, “Türkiye’ye karşı ben nasıl bir tuzak kurarım” budur.

- Bakın 8. yıla girdik. Onlar aynı alışkanlıklarını devam ettiriyorlar. Biz kararlılıkla yolumuza devam ediyor.

- Ama onlar şunu bilmiyor. Bir yatırımcı ülkesinde yatırım yaparken önce istikrara bakar. İstikrar varsa, güven varsa yatırım yapar. Bu ülkede muhalefet olarak yapacağınızı değil de, yaralamak için olumsuzluk için ne konuşulması gerekiyorsa, bunu konuşursanız bu millet size oy vermez, sizi iktidar yapmaz.

- Benim milletim soruyor. Sen ne yapacaksın? Sen ne yapacağını söylemiyorsun ki.

- 2010 zor geçecek diyorlar. Öldük bittik tükendik edebiyatı yapıyorlar. Bunlar ya özgüven eksikliğindeler, yada gönüllerinden geçenleri söylüyorlar. 2010 Türkiye için 2009’dan çok daha parlak bir yıl olacaktır. 2010 Türkiye için başarılarla dolu bir yıl olacaktır. 2010 Türkiye’nin gücünün artmaya devam ettiği bir yıl olacaktır. Hedeflerimizi tutturacağımıza, aşacağımıza inanıyorum. Hata payı olabilir. Ancak biz yine gece gündüz çalışacak, aşkla sevda ile yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.

- Bütün bu geçen süre içinde, hiçbir zaman milletinin cebindeki paraya göz diken bir iktidar olmadık. Ama bizden önceki iktidarlara bir bak. Gözleri her zaman vatandaşının cebindeki parada oldu.

- Sürekli bunlar para basmadılar mı? Darphane bunlar sıkıştığı zaman para basmıyorlar mıydı? Bu sıfırlar konurken benim işçimin memurumun köylümün cebindeki para erimiyor muydu? Şimdi utanmadan sıkılmadan, bizi vatandaşının cebindeki paraya göz dikmekle suçluyor. Biz hiçbir zaman enflasyon denen canavara biz mahkum etmedik. Tam aksine hep enflasyonun üstünde değeri artan bir parayı kazandırdık.

- Gerek 2001 krizi ve ondan önceki krizlerin büyün çoğunluğunun dünya kriziyle alakası yoktur. Bu krizden ithal politikalarla, uluslar arası kurumların destekleriyle aşılabildi. Bugün Türkiye, yüzyılın krizini tamamen milli ve yerli politikalarla çözdü.

- Her krizin bedelini milletimize yüklediler, ekonomiyi kötü yönettiler. Siyaseti yönettiler, bedelini yoksullara ödettiler. Beceriksizliğin bedelini çiftçiye emekliye işçiye ödettiler.

- Bir taraftan bakıyorsunuz, maaşlara zam yapıyorlardı. Diğer tarafta yüksek faiz oranlarıyla bunu çok daha fazlasıyla geri alıyorlardı. Bunu yaşadık mı, yaşadık.

- Kriz var diye biz faturayı vatandaşa kesmedik. Tam aksine ne gibi destekler veririz ki bu süreci en az zayiatla atlatırız dedik. Enflasyon, vergi, yüksek faiz yoluyla alın terini gasp edenlerden olmadık.

- Göreve geldiğimizden bu yana, devletin borçlanma faizi yüzde 63 idi. Tek haneli rakama indik, 7’ye kadar düştük. En son 9. bu aradaki fark çok açık net ortada. Gördüğünüz gibi, yüzde 54 gibi bir fark var. Biz bu farkı halkımıza ödetmedik. Bu halkımın cebinde kaldı.

- Enflasyon yüzde 30’du. Şimdi 6.5. Aradaki fark halkımın cebinde kaldı. Eğer biz olmasaydık tam aksine enflasyona gidecekti bunun çoğu.

- Benim esnafım Halk Bankası’ndan kredi alıyordu, ödediği faiz yüzde 46. Şimdi nerede tek haneli rakama düştü.

- Ziraat Bankası işçiye çiftçiye kredi veriyordu, faiz oranı yüzde 59’du. Şimdi neredeyiz. Bakın yine tek haneli rakamlarla, 7-13 arasında değişiyor.

- Şimdi hangi yüzle kalkıpta işçiyi çiftçiyi memuru esnafı aldatıyorsun. Verilen kredilere baktığınız zaman mukayese edilir gibi değil. 1’e 5, 1’e 10’a katladık. 

EMEKLİ ZAMLARI:

 2010 yılının hemen başında aylıları yeniden belirledik.
- Bu artış SSK işi emeklileri, tarım emeklilleri ve Bağkur olmak üzer 7 milyon 327 bin 800 emekliyi kapsıyor.
- İlk 6 ay için en düşük emekli aylığı yüzde 20.4, en yükseği de yüzde 4.5 oranında artırıyoruz.