27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Başbuğ’dan 3. mektup!

Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un 'Türk Milletine Savunma' başlıklı açıklamasından: Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrıldığım son dakikaya kadar, yetki ve sorumluluklarım çerçevesinde haksızlıklara karşı mücadele ettim, bu iddialar ile Türk milletinin aklıyla alay edilmekte...

Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon davasında iddia makamının esas hakkındaki mütalaasına karşı üçüncü kez “Türk Milletine Savunma” başlığıyla açıklama yaptı.

Başbuğ, “Amirallere suikast” soruşturması sırasında intihar eden Deniz Öğretmen Yarbay Ali Tatar’ın intiharını anımsatarak savcılara “Böyle ağır bir ithamı kabullenemeyen, onurlu, şerefli Türk Subayı intihar etmiştir. Soruşturma safhasında, insanların teşhis edilmesi, aşağılanması ve yargısız infaz edilmelerine karşı ısrarla durmamıza rağmen, savcılar ne yapmışlardır” diye sordu.

“Soruşturmaları ve koğuşturmaları etkilemek amacıyla açıklama yapmakla” suçlandığını belirten Başbuğ “Bu iddia çirkindir, ağırdır. Neredeyse 4 sene geçtikten sonra belirli amaç bu konuşmalara dört elle sarılmaya çalışmak, bir hukuk devletinde olacak bir şey değildir” dedi.

İlker Başbuğ, internet sitesinde ve sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabında bugün saat 11.30 sıralarında yayımlanan açıklamasında, savcıların Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı’nın “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızan ve ilerleyerek Türk Ordusu’nda Genelkurmay Başkanlığı’na, örgütte de üst düzey yöneticiliğe yükseldiği” suçlamasında bulunduğuna dikkat çekti.

Türk Ordusu’nu tanımamışlar

Mütalaada “Örgütün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu basın açıklamaları ve değişik faaliyetlerle, devam eden Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik soruşturma ve kovuşturmaları etkilemek amacıyla alenen sözlü ve yazılı beyanlarda bulunmak” şeklinde başka bir suçlama yer aldığını belirten Başbuğ şu açıklamada bulundu: “Böyle bir iddiayı ileri sürebilmek için insanın Türk Ordusu’nu hiç tanımaması, anlamaması, Türk Ordusu’nu başka kuruluş ve yapılarla karıştırması gerekir. Bu iddia çirkindir, ağırdır. Bu iddia ile, Türk milletinin aklı ile alay edilmekte, binlerce yıl geçmişi olan devlet anlayışı da yerle bir edilmektedir. Bazı savcılar, böyle bir durumun olabileceğini çeşitli nedenlerle düşünebilirler. Ancak, bu düşündüklerini bir hukuki belgeye yazma noktasına gelmişlerse, bir hukuk devletinin gereği olarak, yazdıklarının dayandığı somut delilleri de ortaya koymak zorundadırlar.”

Örgütün yapılanma bilgisi yok

Savcıların “26'ncı Genelkurmay Başkanı bir türlü somut olarak ortaya konulamayan örgütün amaçları doğrultusunda bu şekilde hareket etme talimatını kimden, ne zaman, nerede, nasıl almıştır” sorusunun yanıtını vermeleri gerektiğini belirten Başbuğ “Mütalaada iddia edilen örgüte ilişkin hiçbir yapılanma bilgisi olmadığı gibi, elbette bu soruya cevap olarak da hiçbir şey yoktur” dedi.

Trabzon konuşması

Mütalaada, savcılara göre suç unsuru teşkil edebilecek iki örneğe ağırlık verildiğini anlatan Başbuğ, 17 Aralık 2009 günü Trabzon’da yaptığı konuşmadan “TSK’ye karşı yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekata değinmek için, özelikle Oruç Reis Fırkateyni’ni seçtim, bunun özel bir anlamı vardır, herhalde bunu herkes açıkça ne demek istediğimi de anlamaktadır” cümlesinin alıntı yapıldığını ifade ettti.

Başbuğ Trabzon’daki konuşmasının şu bölümünü aktardı: “Son zamanlarda artan toplumsal olaylarda şiddete başvurulduğunu görmekteyiz. Bu olaylar hiçbir şekilde kabul edilemez. Herkes itidal ile hareket etmelidir. Toplumsal çatışma hiç kimseye ve ülkemize fayda sağlamaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekata ilişkin bazı hususlara değinmek istiyorum. Ciddi hukuk devletinde imalı konuşmalara, dedikodulara yer yoktur. Türk Silahlı Kuvvetlerine haksız yere her gün gündemde tutarak, gerçek dışı olaylara, yalanlara dayalı, önyargılı olacak bazı çevreler tarafından asimetrik psikolojik harekat yürütülmektedir. Adli Makamlar, ihbar mektuplarına özellikle itirafçıların ve gizli tanıkların verdikleri ifadeler karşı daha duyarlı ve daha dikkatli hareket etmelidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde, hiçbir zaman hataları örtme, suçluları koruma durumu olmamıştır. Gün, birlik, beraberlik ve bütünlük günüdür”

Savcıların sorumluluğu

Başbuğ, Trabzon konuşmasını “CMK’nin 160. maddesine göre, savcılar hem lehte hem de aleyhte olan delilleri toplamakla sorumludurlar. Savcılar, eğer Trabzon konuşmasına CMK. 160’ıncı maddesine göre baksalardı, ne kadar anlamsız bir işle uğraştıklarını kolaylıkla görebilirlerdi. Bu ifadelerde, ne hükümet aleyhine söylenmiş bir söz, ne de yargılamayı etkilemeye yönelik bir söz vardır. Aksine, itidal, duyarlı ve dikkatli hareket edilmesine tavsiye ve işbirliği önerisi vardır” sözleriyle açıkladı.

Kafes Eylem Planı

Deniz Kuvvetleri personeline yönelik “Kafes Eylem Planı” soruşturmasına 5 Kasım 2009’da başlanıldığını, 19 Kasım günü de, gizlilik ihlal edilerek, bir gazete de “Kod adı Kafes” manşetiyle haberlerin yayımlandığını anlatan Başbuğ şu konuların altını çizdi: “Adı geçen personel adeta mahkum edilmiştir. 29 Kasım günü kadar geçen sürede de 29 Deniz Kuvvetleri personeli Poyrazköy davası nedeniyle ifadeye çağrılmıştır. Bu olayların Deniz Kuvvetleri personeli üzerinde olumsuz etkiler yarattığı ortadadır. Bu durumlara karşı bir Genelkurmay Başkanı’nın sessiz kalması düşünülemez. Oruç Reis Fırkateyni’nde, 17 Aralık günü bir konuşma yapmasından da daha doğal bir şey olamaz.”

Ali Tatar’ın intiharı

“Burada esas doğal olmayan, isyan edilmesi gereken diğer olaylar vardır. Soruşturma safhasında, insanların teşhis edilmesi, aşağılanması ve yargısız infaz edilmelerine karşı ısrarla durmamıza rağmen, savcılar ne yapmışlardır” diye soran Başbuğ şöyle devam etti: “Deniz Öğretmen Yarbay Ali Tatar, 5 Aralık’ta tutuklanmış, 16 Aralık’ta ise serbest bırakılmıştır. İşin garibi Trabzon konuşmasından bir gün sonra 18 Aralık’ta hakkında tekrar yakalama kararı çıkartılmıştır. Kendilerine yöneltilen suçlamalar arasında iddia edilen, kamuoyuna o şekilde yansıtılan, ‘Amirallere Suikast’ davası da vardır. Böyle ağır bir ithamı kabullenemeyen, onurlu, şerefli Türk Subayı Ali Tatar intihar etmiştir.”

Geçtiğimiz günlerde ise, mahkemenin “Amirallere suikast diye bir dava yoktur” ifadesinin basında yer aldığını anlatan Başbuğ “Şimdi soruyorum, savcılar bu işlenen insanlık suçu karşısında ne yapmışlardır? Ne düşünüyorlardır” şeklinde tepkisini dile getirdi.

Deniz Kuvvetleri

Bir gazetede yayımlanan röportajının da suç unsuru sayıldığını anlatan Başbuğ, röportajın “Ama işte bunlar sabrı taşırıyor. Bütün bunlar benim askerimin moralini bozuyor. Ben askerimin moralini bozan herkesle savaşırım” bölümünün mütaalaya alındığını anlattı.
 Başbuğ, 11 Şubat 2010’da yapılan röportajda şu konulara değindiğini kaydetti: “Deniz Kuvvetleri sürekli gündemde. Kendi Komutanına suikast yapmayı planlayan bir yapı olur mu? Deniz Kuvvetleri üzerinde ciddi bir karalama kampanyası var. Aşırı maksatlı. 5. İddianamede suikast suçlamasına yönelik ceza istenilmesi var mı? Yok. Aylarca suikast diye bağırdılar. Yokmuş, yeter yahu. Karadeniz’in önemi gittikçe artıyor. Doğu Akdeniz’deki zaten malum. Denizler önemli: Benim kaygım yok. Deniz Kuvvetlerimiz çok güçlü. Modern. Ama, son olaylarda Deniz Kuvvetlerindeki personelimizin moral durumunda ciddi sıkıntılar, ciddi sorunlar var. Hepsinin komutanı olarak bu beni rahatsız ediyor. Askerin morali sadece benim sorunum değildir. Bu ülkenin sorunudur. Morali bozuk bir Ordu, ülkenin sorunudur. Ben askerimin moralini bozan herkesle savaşırım.”

Sözlerimin arkasındayım

Başbuğ “Evet, ben bugün de bu sözlerimin arkasındayım. Genelkurmay Başkanlığı görevinden ayrıldığım son dakikaya kadar, yetki ve sorumluluklarım çerçevesinde haksızlıklara karşı mücadele ettim, bu yapılanlara karşı hiçbir zaman sessiz kalmadım. Bu benim, Türk Ordusuna komuta eden bir Komutan olarak görevimdi, sorumluluğumdu. Aksini düşünenlere şaşarım” dedi.

4 sene neden beklediler

Savcıların konuşmalarında “Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik soruşturma ve kovuşturmalar etkilenmek istenilmiştir. Böylece devlet yöneticileri baskı altına alınmaya çalışılmıştır” şeklinde iki suç işlendiğini ileri sürdüklerini belirten Başbuğ şöyle devam etti: “Konuşmalar ortada. İki iddia da temelsizdir. Ama hala bu konuda ısrar edilmek isteniliyorsa, şu sorulara cevap verilmesi gerekir. Eğer bu konuşmalarda savcıların düşündüğü gibi iddia edilen suçlar işlenmiş ise, konuşmaların akabinde neden ilgililer tarafından gerekli yasal yaptırımlara başvurulmamıştır. Çünkü, bu konuşmalar doğrudan kamuoyuna aksetmiş, aleni şekilde yapılan konuşmalardır. Neredeyse 4 sene geçtikten sonra belirli amaç bu konuşmalara dört elle sarılmaya çalışmak, bir hukuk devletinde olacak bir şey değildir.

 

...
Yayın Tarihi : 24 Mart 2013 Pazar 16:21:41
Güncelleme :24 Mart 2013 Pazar 16:44:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmethayri IP: 85.103.238.xxx Tarih : 25.03.2013 13:05:29

Ah!!! paşam ah!!! Demir parmaklıkların ardından insanın sesi o kadar az duyulur ki.Hele birde dışarıda olanların kulakları tıkanmış ,tıpaç takılmış ise.Sizleri oralara tıkanlara ise adalet arayan acı feryatlarınız ninni gibi gelmekte ve onlar gaflet uykusuna devam etmekteler.Uyandıklarında kendilerini sizlerin yerinde bulmaları olasılığı ve korkusu bile onları bu vicdansız uykularından uyandırmaya yetmiyor.


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 24.03.2013 17:41:19

 ortalikta dolasan sözlerimiz vardir dogru yanlis onu  ayri tarafa koyalim " hem cehennem hem cennet dünyadadir" derler   bazi kisilerin yasam sartlarina ve kaderlerinde bu raslantilar cehennem cennet kadar olmasada olmaktadir  bu bir yukari bir dibe vurur yani met ve cezir gibi olmaktadir buraya kocaman NOKTA

insanlarda mevkilere mertebeye isciye cöpcüye zengine fakire  bakilmadan suc isleme vardir bu suc islemede cezalarda vardir sade vatandas olarakta  düsüncem suc islenmisse islenen sucun cezasi ispat ve adil yargilanma insan olarak  göz önünde tutulmali simdiye kadar bu konu memleketimde pek nadir di adamina göre muamele önde idi ama suc islenmedi isede mali mevkiii var diye suc isliyecekti diye olma´mali kanisindayim

simdi bu konudaki suc anladigima göre islenmemis bir suc yapilacakti edilecekti diyerek yapmadan yapacaktin bu sucu isliyecektin  diyerek yapacaktinin ispatlari aranmakta bulunmakta veya bulmaya calisilmakta buna göre yol takip edilmekte bu ne perhis bu ne lahana tursusu derken isin icinde var bit yenigi derken darbe her zaman bizde adet gibi yapilirken yapanlar eli kolu saliyarak geziyorken onlara bir sey yokkk birde bende icimden suna böyle dedim veya kötü düsündüm  bunuda o kisi gözümden anladi haydi iceri ama benim düsündügümü o kisiye tatbik edenler yapanlar  her yerde ve meydanlarda geziyorlar bu yorum sade bir vatandas gözlemidir hic bir bilgi dayanagi yoktur böyle gözlemde icimden gecti yaziya döktüm iste size bir delil buyrun burdan yiyelim bunca yasmimda ne cehennem ne ceneti yasamimda yasamadim galiba ben ortadayim biri gelipte bir tarafa itelemesin iteliyeceksede iyi tarafa itelesin  kalin saglicakla


Aziz Kimsin. IP: 95.15.240.xxx Tarih : 24.03.2013 17:36:50

Milletinin aklıyla alay edenler, acaba kendi akıllarına mukayyed milerdir ? !..