19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Basra'dan bir insan öyküsü

Yaşama sıkı sıkıya bağlıydı. Koyun ve develerini gütmekten başka hiçbir sorumluluğu yoktu. Günler günleri kovaladıkça o da gelişip büyüyor, yeni maceralara doğru yol alıyordu.
Bir gün, Muhammet Almasi'nin babası kendilerine misafir oldu ve babasına, "Allah'ın emri peygamberin kavliyle kızınız Moha Şımakli'ye talibiz" dedi. Moha, bununla yeni bir yaşamla tanıştı. O, artık evinin hanımı ve doğacak çocuklarının annesi olacaktı. Kendisine başlık parası olarak birkaç deve ve koyun verildi. Yaşamları sıradanlığını korumaya devam ediyordu. O, halen kırsalda bir yerden diğerine yol alıyordu. Kırsaldaki yaşamı boyunca çok rüzgarlar esti. Çok sular aktı. 3 kız çocuğu oldu. Bunlar, evlenme çağına geldi ve hayat arkadaşını kaybetti.
Kocasını 25 yıl önce kaybetti. Sahip olduğu 3 kız çocuğunu evlendirdikten sonra da yapayalnız kaldı Moha şımakli. Günler geçtikçe şehre taşınmaya karar verdi. El-'Amara'dan Basra'ya taşındı. Yanında getirdiği birkaç hasır, kap ve kaşıkla yeni bir yaşamı bina etmeye çalıştı. Boş bulduğu bir arsaya, sahibinden izin alarak, kafasını sokacak bir barınak yaptırdı. Barınağı damatlarına yaptırdı. Yeni adresi kızlarına yakındı ancak ne kızları ne de damatları ona bir daha uğramadı. Yapayalnız hasta haliyle, kendi kendine yetmesi gerekiyordu. Ancak bu mümkün değildi. Yemek yapmak, çamaşır yıkamak ve en önemlisi evine yiyecek sokmak onun yapabileceği bir şey değildi.
O, küçük barınağında küçük bir dünya kurdu kendisine. Yaşama karşı direnmeyi, pes etmemeyi öğrendi. Aydınlık dünyada karanlıkta yaşamayı, Fırat ve Dicle kıyısında susuzluktan kırılmayı öğrendi. Dünyaya, bir şeylere sahip olmanın ne kadar zor ve anlamlı olduğunu öğretti. Romanlara sığmayan evlerin, bir hasır, 2 tabak ve 1 kaşıktan ibaret olabileceğini öğretti. Banyosuz, lavabosuz, çatısız, balkonsuz bir evin var olabileceğini öğretti. İnsanın tek dayanağının kendisi olabileceğini öğretti.
Yaşlı kadın kendi çamaşırını, kendi bulaşığını yıkıyor. Tek başına, elektriği olmayan, suyu akmayan, kapısı, penceresi olmayan bir barınakta yaşıyor. Yaşamını, kendisine yardım kuruluşları ve insanlar tarafından verilenleri satarak sürdürüyor.
Bir bayram sabahı gözleri, kendisini ziyaret etmeyen çocuklarını arıyor. Elinde komşularının verdiği kurban etini yıkıyor, yemeğini ocakta pişirmeye çalışıyor. Yaşamla boğuşmaya devam ediyor. Hastalığını unutmaya, yaşama kucak açmaya çalışıyor. Sahip olduğu kudretle, insanlara "Ben varsam, mutluluk da var" dersi veriyor. Bir de dünyanın en zengin topraklarında en fakir insanların olabileceği dersini...
ENCÜMEN BAYRAM - BASRA (İHA)
Yayın Tarihi : 3 Şubat 2004 Salı 17:56:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?