19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Batı Trakya savaşın eşiğinden döndü

Milliyet gazetesi yazarlarından Can Dündar, bayram tatili için gitigi Yunanistan’da, tv dizisi çekimi sırasında bir kadın oyuncunun ’yarı çıplak camide dolaştığı’ haberleri üzerine patlama Batı Trakya’da yaşanan olaylara tanık oldu.

ABD insan hakları heyetinin İskeçe’de olduğu gün "Camide dizi krizi" patladı. Rodop Milletvekili İlhan Ahmet’in başvurusuyla Atina’da bir kriz masası oluşturuldu. Öfkeli kalabalık, sanatçıların özrü ve imamın ikna eden sözleriyle yatıştırıldı

Can Dündar ın Milliyet gazetesined yayımlanan ’Savaş’ çıkıyordu!  başlıklı yazısını alıntılayarak aktarıyoruz.

Bazen siz haber peşine düşersiniz, bazen haber sizin kucağınıza düşer.
İskeçe’de öyle oldu.
Selanik’ten bayram tatilinden dönüyorduk. Erken yola çıkıp Batı Trakya’da birkaç gün geçirmek istedik. İskeçe’nin dağ köylerine çıktık.
O ara ekranda protestocu bir kalabalığın görüntülerini gördük.
Sordum:
"Şahin’de olaylar var" dediler.
Ve olay küllenmeden Şahin’e gittik.
Şahin, İskeçe ile Bulgar sınırı arasında 5 bin nüfuslu bir dağ köyü... Kapalı coğrafi yapı, muhafazakâr, dindar bir Türk toplumunun korunmasını sağlamış. Köyde 3 cami var.
Bayramın son günü, camilerden birinde Hafızlık Cemiyeti’nin Kuran kursunu bitiren öğrenciler için hatim indirilirken haber gelmiş: "Yukarı camide Yunanlı kadınlar çıplak film çekiyor." Camideki ahali bu haber üzerine infial halinde yola koyulmuş.

Çıplak kadınlar?
Şimdi şu "çıplak kadınlar" meselesini anlatalım.
İşin temelinde Türkiye’de pek aşina olduğumuz bir konu var: Dizi kavgası...
Bizde olduğu gibi Yunanistan’da da yerli diziler büyük ilgi görüyor.
Birkaç ay önce Antenna kanalı, "Asla Elveda Deme" adlı ilginç bir diziye başladı. Gümülcine’ye hukuk okumaya gelen Atinalı bir kızla, Ayazma köyünde öğretmenlik yapan bir Türk delikanlı arasındaki aşk hikâyesiydi bu...
Gerçek bir öyküye dayanıyordu. Atinalı kız yıllar geçmesine rağmen unutamadığı bu gençle anılarını kitaplaştırmıştı. Kitap çok satınca Antenna, bu öyküden bir dizi çekti. Dizi 5 - 6 bölüm yayımlanıp da rating rekorları kırınca rakip Alfa kanalı, aynı konuda "Adalar Denizi" adlı bir dizi çekmeye karar verdi. Bu kez senaryoda erkek Yunanlı, kız Türk’tü. Ve her nedense çekim yeri olarak Batı Trakya’nın en muhafazakâr köylerinden Şahin seçilmişti.
Hem de bir bayram günü... Hem de tam hatim indirildiği sırada...
Kimine göre provokasyon amacıyla, kimine göre dizinin reklamı için ya da tamamen cehaletten bu özel yer, gün ve an seçilmişti.
Birkaç gün Şahin’de çekim yapan ve iyi karşılanan Yunanlı ekip, önceki gün bir Türk mihmandar eşliğinde, imamın iznini almadan Yukarı Mahalle Camii’nin avlusuna kameraları kurup çekime başladı. Aralarında 5 kadın oyuncu vardı. Biri hayli dekolte giyinmişti. Kimine göre paltosunun altında büstiyer ve pantolonlaydı, kimine göre cami içinde rol kıyafetini giyinmek üzere soyunurken görünmüştü, kimine göre "Fahişe rolündeydi. Kürk içine bir tanga giymişti ve cami içinde soyunacaktı."
Ama her ne idiyse "dansöz kıyafetini andıran" o dekolte kıyafeti, Şahinli bir genç gördü. Öbür camiye haber uçurdu ve bu durum Şahin’in dindar ahalisini yola döktü.

Meydan dayağı
Öğleyin 2 bin kişilik kalabalık yukarı camiye ulaştığında, dizinin yönetmeni kaçmıştı bile...
Ahali, ekibi yakalayıp kasetleri istedi. Çekim kasetlerini vermemekte direnen oyuncular ve teknik görevliler karakola sığınana kadar öfkeli kalabalıktan hakaretler eşliğinde dayak yediler.
Bu arada çekim arabaları taşlandı, 2 araç devrildi.
Zaman geçtikçe karakolun etrafındaki kalabalık artıyor ve linç psikozu yayılıyordu. O an bayramlaşma için İskeçe’de bulunan yeni Başkonsolos Ümit Yardım ile Yunan Parlamentosu’ndaki tek Türk milletvekili olan Yeni Demokrasi Partisi Rodop Milletvekili İlhan Ahmet olaydan haberdar oldu.
İkisi de apar topar köye geldi.
Onlar köylüleri yatıştırmaya çalışırken Yunan televizyonları olayı duyurmaya başladı. Bazı kanallar, haberi "Müslüman azınlık ayaklandı, sanatçılara saldırdı" diye verince, ahali hepten galeyana geldi.
Bunun üzerine bölgeye 4. Kolordu Komutanı geldi. Polis ekipleri ve çevik kuvvet sevk edildi.
Az sonra sanatçılardan birinin balkona çıkıp korku içinde özür dilemesi ve savcının, "kutsal mekânlarda adaba aykırı davranışı suç sayan Yunan Ceza Yasası maddesi uyarınca" dava açma sözü vermesiyle olaylar yatıştı.
Gece Yunan televizyonları ve ertesi günkü Yunan gazetelerinin bir kısmı, kışkırtıcı bir tavır takındı:
Olayı yaşayan kadın sanatçılar, TV kanallarını gezerek "Barbar Türkler bize tecavüze kalkıştı" diye anlattılar.
İşin ilginç yanı ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir heyet insan hakları raporu hazırlamak için İskeçe’deydi ve tam onların görüşmeler yapacağı güne rastlamıştı.
Televizyon mu?
Olaya yol açan Alfa, olayların görüntülerinden sonra büyük iştahla dizinin fragmanlarını yayımladı.
Kazanan yine onlar olmuştu.

ŞAHİN KÖYÜNDE ÖFKE DİNMEDİ:

’Kilisede olsa yine tepki gösterirdik’
Sahin köyüne gittiğimizde olay yatışmış, ama öfke dinmemişti. Köy kahvesi hıncahınç dolmuştu. Televizyondan olayın yankılarını izliyorlardı.
Caminin avlusunda çevremi saran ahali hemen olayı anlatmaya başladı.
Her kafadan bir ses çıkıyordu.
Yaşlı bir dede, kendilerine hep "Pomak" denmesinden dert yandı.
Köyün ülkücü gençlerinden Sadun Hacısalih, "Türk - Yunan aşk masalları yazılarak Türk soyunun bulandırılmak istendiğini, o yüzden geleneklerine bağlı kalmakta direnen Şahin’in hedef seçildiğini" söyledi.
Köyün imamı Köse Sabri Cemal ise "Huzurumuzu kaçırmaya çalışıyorlar. Aynı olay kilisede olsa yine tepki gösterirdik" dedi.

YDP RODOP MİLLETVEKİLİ İLHAN AHMET:

’Manzara korkunçtu’
İlhan Ahmet, olayların nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: "Manzara korkunçtu. Binlerce insan bir vadide çoluk çocuk, yaşlı genç toplanmıştı. Gençlerin cepleri taş doluydu ve ortadaki karakolda 8 Yunanlı sıkışıp kalmıştı. Derhal Atina’daki Devlet Bakanı’nı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı’nı aradım. Hemen hükümette bir kriz masası oluşturuldu. Olayı bastırmak üzere Selanik’ten bir korgeneral görevlendirildi. Akşam olmuş ve hâlâ olaylar yatışmamıştı. Ahali, ekibin özür dilemesini ve bantları teslim etmesini istiyordu. Başbakan Karamanlis’in basın müşavirini arayıp acilen bir kınama mesajı yayımlamalarını istedim. O açıklamayı yaptılar.
Bunun üzerine balkona çıkıp konuşma yaptım: ’Bakın iktidar olayı kınadı, Kilise de kınadı. Bu yapılan suçtur. Bırakın bu suçluları savcılığa teslim edelim. Gereği yapılsın’ dedim. Sanatçıların özür dilemesini istediler. Gittim sanatçılarla konuştum. Kadınlar, korku içinde ağlıyordu. ’Biz yönetmen ne dediyse onu yaptık, suçumuz yok’ diyorlardı. Kanalı aradık. Kanal yetkilisi, ’Dizi bizim kendi yapımımız değil, bir prodüksiyon firması bizim için çekiyordu, İlgimiz yok’ dedi. Bunun üzerine sanatçılara, ’Özür dilemezseniz buradan çıkamazsınız’ dedim. Aralarından bir temsilci seçtiler. Korkuyordu. Çelik yelek istedi. Onu zar zor balkona çıkardık. Konuşup özür diledi. Sonra gece imam çıktı konuştu, ben konuştum. ’Bize güvenin. Sorumlular yargılanacak’ dedik. Yatıştırdık. Ama büyük bir felaketin eşiğinden dönüldü. Orada kan çıksa ya da Türkiye’de birileri Patrikhane’ye yürüse, Türkiye’nin AB’den müzakere tarihi alması bile etkilenirdi."

Soruşturma açıldı
Dizinin çekim ekibi, savcılıkta ifade verdikten sonra sonra serbest bırakıldı. İskeçe polisi de olaylar hakkında soruşturma açtı.

MİLLİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 18 Kasım 2004 Perşembe 16:18:50
Güncelleme :18 Kasım 2004 Perşembe 17:38:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?