31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Baykal: Başbakan özür dilesin

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İçişleri Bakanı Atalay hakkında gensoru hazırlığı içinde olduklarını hatırlattı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında da "gensoru sinyali" verdi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 1 Mayıs'ta yaşanan olayların “mutlaka parlamento içinde konuşulması, değerlendirilmesi gerektiğini” dile getirerek, “Ülkemize hiç yakışmayan, artık çok geride kalmış olan bir zihniyet, bir anlayış sergilenmiştir. Bunu mutlaka tartışıp aşmak zorundayız. Elimizden gelen katkıyı bu çerçevede parlamentoda vereceğiz” dedi.

Baykal, partisinin 32. Olağan Kurultayı'nın ardından ilk kez yapılan Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Baykal, bir gazetecinin, AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn'in Türkiye'ye ilişkin sözleri ile eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Yüce Divan dosyası hazırlandığı yönündeki açıklamalarına ilişkin değerlendirmesini” sorması üzerine, şunları söyledi:

“Türkiye'de yaşananların ne olduğu konusunda hepimizin teşhisleri var. Bu teşhislerimizi defalarca söyledik. Maalesef, Türkiye AKP iktidarı döneminde kaygı verici bir dağılma süreci içine girmiştir. Bunun derhal toparlanması lazım. Bunu toparlamayı başaracağımıza inanıyorum. Bu gidişin gidiş olmadığı ortaya çıkmıştır. Bu sürdürülemez. Vatandaşlarımız bu teşhisi yaptığı takdirde ben inanıyorum Türkiye'nin tekrar bu dağılma sürecine bir nokta koyup yeniden bir toparlanma, dayanışma, bütünleşme sürecine girmesi kaçınılmazdır. Bunu hep beraber başaracağımıza güveniyorum. Onun dışındaki hukuki süreçler kendi kuralları içinde işliyor. Hepimiz buna saygı göstermeliyiz. Biz, bu saygıya öncülük yapmak durumundayız.”


LAGENDİJK'İN AÇIKLAMALARI


Baykal, Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Başkanı Joost Lagendijk'ın AK Parti hakkındaki kapatma davasına ilişkin açıklamalarının hatırlatılarak görüşlerinin sorulması üzerine, bunların “önemsenerek yoruma tabi tutulması gereken yaklaşımlar olduğunu düşünmediğini” söyledi. Baykal, “Türkiye bir hukuk devletidir, yetkili organlar var. Süreç işliyor. Dışardan bu gözlemleri yapanların Türkiye'deki hukuka, anayasaya saygı anlayışı içine girmesini sağlamak zorunluluğu var” diye konuştu.

Baykal, Lagendijk'ın CHP'ye ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine “Ona arkadaşlarımız gerekli cevabı verirler” dedi.

Deniz Baykal, CHP'nin, 1 Mayıs'ta yaşanan olayların ardından “İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında gensoru hazırlığında olup olmadığının” sorulması üzerine şunları söyledi:

“Bu tabloya seyirci kalmak istemiyoruz. Bu gerçekten tartışılması gereken bir tablo. Artık İçişleri Bakanı mı olur, Başbakan mı olur... Bu süreçte İçişleri Bakanı'na pek rastlayamadık ama olayların arkasında Başbakan'ın ve onun siyasi anlayışının bulunduğu çok açıktır. Bunu arkadaşlarımız kendi içinde konuşup değerlendirecektir ama parlamentoda bunu bir konuşmamız lazım. Gerçekten şu anda konuşurken bile üzüntü duyuyorum. Ülkemize hiç yakışmayan, artık çok geride kalmış olan bir zihniyet, bir anlayış sergilenmiştir. Bunu mutlaka tartışıp aşmak zorundayız. Elimizden gelen katkıyı bu çerçevede parlamentoda vereceğiz.”

Baykal, The Ekonomist dergisinin kendisi hakkındaki yaptığı yorumu değerlendirmesinin istenmesi üzerine de “Bir değerlendirmem yok. Ben bu tip değerlendirmeleri çeşitli çevrelerden zaman içinde alıyorum. Biz ne yaptığımızı biliyoruz ve o doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir yorumu gerektiren tablo görmüyorum” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Hükümetin korku, telaş ve hatta panik içinde olduğunu 1 Mayıs ortaya koymuştur. Başbakan'ın İstanbul halkından ve 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen sendikalardan özür dilemesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

CHP'nin 26-27 Nisan tarihlerinde yapılan 32. Olağan Kurultayı'nda belirlenen Parti Meclisi genel başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı. Toplantıda, Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ile genel sekreter ve genel sayman belirlenecek.

Baykal, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, “1 Mayıs'ta yaşanan tablo çok üzüntü vericidir, çok düşündürücüdür. 1 Mayıs'ta Türkiye çok büyük bir şansı kaçırmıştır” dedi.

Hükümeti 1 Mayıs'ı sendikalarla birlikte dayanışma içinde, her türlü önlemi alarak bir kabus olmaktan çıkarmak için işbirliği yapmaya çağırdıklarını belirten Baykal, “Eğer, hükümet böyle bir işbirliğine girmiş olsaydı, anlaşılıyor ki Türkiye barış, huzur uzlaşma içinde, dünyanın bütün başkentlerinde yaşandığı gibi Türkiye'de de bir mutlu 1 Mayıs'ı yaşama şansını elde edecektik. Maalesef bu olmamıştır. Bunun olmamasının sorumlusu tartışma götürmez biçimde açıktır, sendikalar değil iktidardır” diye konuştu.

Sendikaların yaptığı çağrının önünde hukuki, siyasi bir engel olmadığını, ancak bunun gerçekleşmediğini ifade eden Deniz Baykal, şöyle dedi:

“Sendikalar talep yapmıştır, 1 Mayıs'ı İstanbul'da, Taksim Meydanı'nda kutlayalım demiştir. 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamanın önünde ne hukuki, ne de siyasi herhangi bir engel vardır. Hükümetin karar alması durumunda, Türkiye 1 Mayıs'ta meşru, hukuki bir kutlama yapma şansına sahiptir. Hükümet bunu reddedince olay bir hukuk sorunu haline gelmiştir. Biz de bu noktada hükümeti anlayışlı davranmaya çağırmıştık.

Sadece biz değil TÜSİAD ve TİSK de çağırmıştır. Türkiye'de aklı başında bütün çevreler 1 Mayıs'ı bir kabus olmaktan çıkaralım, bir çatışma konusu, hukuki ihlal olmaktan çıkaralım, el birliğiyle her türlü güvenlik önlemini alarak barış, huzur içinde 1 Mayıs kutlayalım teklifi yapılmıştır ve hükümet bunu reddetmiştir. Ne diye reddetmiştir, provokasyon istihbaratı aldık diye. Yaşanan olaylar göstermiştir ki hükümetin tutumu dışında bir provokasyon yoktur. Ortada bir provokasyon vardır ama bu provokasyon sadece iktidarın uygulamasından kaynaklanan bir provokasyondur.

Eğer iktidar bir uzlaşmacı tavır içine girseydi hiçbir provokasyon olmayacağı açıkça görülmüştür. Ne bir şiddet uygulaması var, ne bir silah var, ne bir saldırı aracı var. Eğer güvenlik önlemleri işbirliği içinde alınmış olsaydı, Türkiye Taksim'de 1 Mayıs'ı şenlik, şölen içinde, gayet güzel bir olay içinde kutlayabilecekti”


“İNATÇI BİR TUTUM İÇİNE GİRMİŞTİR”


Bu durumdan büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Baykal, “İktidar, bir dayatmacı, inatçı, yasaklayıcı bir tavır içine girmiştir ve bu tavrı çok demokrasilerle bağdaşmayacak biçimde, çok ileri şiddet uygulamasına, zorbalık düzeyinde şiddet uygulamasına kadar taşımıştır” dedi.

Bu durumdan Türkiye'nin imajının olumsuz etkilendiği ve 1 Mayıs'ta yaşananların ekonomik bedelinin de ağır olduğu görüşünü aktaran Baykal, şunları kaydetti:

“Yani, bunu izah etmek mümkün değildir. Bu sadece iktidarın öz güvenini kaybetmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Hükümetin korku, telaş ve hatta panik içinde olduğunu 1 Mayıs ortaya koymuştur. Gereksiz telaş, gereksiz vehim, gereksiz suçlama, gereksiz korku iktidarı esir almıştır. Bu çok tehlikelidir, yanlıştır. Bir an önce iktidar bu ruh halinden çıksın, güvenini sağlasın. Burası bir hukuk devleti, bir demokrasi. İktidar Türkiye'nin saygıdeğer kuruluşlarıyla, sendikalarıyla uyumlu, verimli işbirliği yapabilir.

Bu olayın muhatapları vatansever insanlardır, vatansever kuruluşlardır, saygıdeğer, büyük, ciddi sendikalardır. Bunlarla iktidarın işbirliği yapmasının önünde hiçbir engel yoktur. Maalesef iktidar korkusunu, paniğini yenememiştir, şiddet kullanmıştır. Bu çok tehlikeli bir tablodur. Bundan büyük üzüntü duyuyoruz. Türkiye'ye büyük zarar vermişlerdir ve bu tablo karşısında Başbakan'ın açıkça çıkıp özür dilemesi lazımdır.

Başbakan'ın İstanbul halkından ve 1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak isteyen sendikalardan özür dilemesi gerektiğine inanıyorum. 'Yanılmışız' demesi lazımdır, 'provokasyon olur zannettik, olmayacakmış' demesi lazımdır. 'Provokasyon korkusuna kendimizi kaptırmış olmamız yanlış olmuştur' demesi lazımdır ve bir daha böyle bir olayın yaşanmayacağı konusunda topluma güvence vermesine ihtiyaç vardır.”

İktidarın demokrasi, hukuk, özgürlük, insan hakları konularındaki anlayışının bu olaylarda ortaya çıktığını savunan Baykal, “Bütün bunları sadece kendi işine yaradığı sürece iktidarın hesabına uygun düştüğü sürece kullanılacak kavramlar olduğu gözükmüştür” dedi.

Burada aynı zamanda iktidarın demokrasi konusundaki samimiyetsizliğinin de çok açık bir şekilde bu olayda görüldüğünü ileri süren Deniz Baykal, “Bu tabloyu Türkiye bir daha yaşamamalıdır. Başbakan özür dilemelidir, ilgililer hesap vermelidir ve Türkiye birbirini suçlamaya gerek kalmadan haklarımızı, hukukumuzu kullanabileceğimiz bir ülke haline yeniden dönüştürülebilmelidir” diye konuştu.


ENFLASYON RAKAMLARI


Baykal, bazı ilgili bakanların bütçe açığının 50 milyar doları bulacağını, ekonomik tablonun parlak olmadığını ifade etme zorunluluğunu hissettiklerini söyledi. Daha sonra Merkez Bankası Başkanı'nın kapsamlı bir değerlendirme yaparak, izlenen ekonomi politikasının gerçekleşmeyeceğini ifade ettiğini belirten Baykal, “Dün yayınlanan enflasyon rakamları da bu gidişin bir somut örneği olarak tabloyu ortaya koydu. Gerçekten öyle anlaşılıyor ki enflasyon çok kaygı verici bir düzeyde artış sergilemeye başlamıştı” diye konuştu. Baykal, şöyle devam etti:

“Düşünün yıllık yüzde 4 hedefti, sadece Nisan ayına ilişkin üretici fiyat endeksindeki artış 4.5 olmuştur. Yani, bu bir enflasyon politikasının tamamen iflas etmiş olduğunu ortaya koyan bir tablodur. Sadece Nisan ayıyla ilgili artış oranı 4.5 olmuştur, yıllık öngörülen hedef yüzde 4 iken... Ve bugün geldiğimiz noktada maalesef 12 aylık hesap alındığı zaman üretici fiyatlarındaki artışın 14.56 düzeyine çıktığını, yani 2 rakamlı enflasyonun oldukça ileri bir aşamasına geldiğini, artık sınırda dolaşan 9-9.5 bir enflasyonun çok ötesine geçildiğini, üretici fiyatları açısından ortaya koymuştur.

Tüketici fiyatları da 9.66 düzeyine çıkmıştır. Bu tabii çok vahim bir manzaradır.”

Enflasyonun tekrar yükselmeye başladığını söyleyen Baykal, “Kaygı verici düzeyde bir yükseliş söz konusudur” diye konuştu.

Enflasyonun beklenenin çok üzerinde bir artış gösterdiğini, Türkiye'de izlenen ekonomi politikasının ise enflasyonun yükselişine endeksli olduğunu ifade eden Baykal, “Bu hükümet 2002'de devraldığı Türkiye tablosunu her alanda ekonomide de çok ciddi sorunlarla, biriktirilmiş yapısal sorunlarla devretme hazırlığı içindedir. Türkiye tekrar 2002 tablosuna hızla yönelmeye başlamıştır” dedi.

Üretici fiyatlarındaki artışın tüketici fiyatlarına henüz yansımadığını, son günlerde kamuoyunda tartışılan gıda, bakliyat fiyatlarındaki artış dolayısıyla tüketici fiyatlarının artmadığını belirten Baykal, üretici fiyatlarındaki bu artışın yansıması halinde tüketici fiyatlarının ciddi düzeyde yükseleceğini, yansımaması halinde de gelecek dönemde reel sektörde çok ciddi iflaslarla karşı karşıya kalınabileceğini söyledi.

Baykal, konuşmasının son bölümünde Parti Meclisi'nin Merkez Yönetim Kurulu'nu belirleyeceğini ifade ederek, CHP için yeni bir dönem başladığını, bu dönemde bir büyük sorumluluk üstlendiklerinin bilincinde olduklarını kaydetti. Türkiye'nin ekonomisiyle, siyasetiyle çok kaygı verici bir noktada olduğunu, buraya mevcut iktidar eliyle geldiğini savunan Deniz Baykal, ülkenin geride bıraktığı dönemi iyi değerlendiremediğini, olmayan sorunların sorun haline getirildiğini söyledi.

Bu süreç karşısında dikkatlerin ve gözlerin CHP üzerine yöneldiğini ifade eden Baykal, “CHP olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Bunun gereğini yapacağız. Bu inanç ve kararlılık içindeyiz. Yeni bir başlangıç yapıyoruz. Bu başlangıcı Türkiye için en iyi şekilde değerlendirme çabası içinde olacağız” dedi.

AA
Yayın Tarihi : 3 Mayıs 2008 Cumartesi 14:29:05
Güncelleme :4 Mayıs 2008 Pazar 08:46:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmetozcan IP: 82.72.13.xxx Tarih : 4.05.2008 02:42:31

bizi demokrasiyle kandiriyorlar... ne zamanki cok partili sisteme gectik ulke kaostan kurtulmadi ve kurtulmayacakta. Turk milleti herzaman tek iktidar ve akil hocalariyla yonetildi ve dunyanin en buyuk ve en guclu milleti olduk. Allahin yonetim bicimini biraktirdilar bize ve insanlarin (batili) uydurdugu sisteme uydurdular ve herzamanda kaybedecegiz... islamdan once Gokturk yasalariyla super yonetildik ve yonettik. Islamla sereflendik cihan devleti olduk. demokrasi ve cok partili sisteme girdik dunya aleme rezil olduk.. Allah askina arkadaslar turk milletine hic cok partili sistem gelirmi.. haha tum dunya diyorki.. turkler koltuk icin devletin cikarlarini bile hice sayiyorlar... Allahim sen musluman turku koru ve yucelt