CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiyenin tablosuna, görüntüsüne, yaşamına İslami bir damganın daha çok sokulması için yollar, yöntemler arandığını öne sürerek, "maalesef birilerine bu tablo yetmiyor, bunu değiştirmek istiyorlar. Nereye doğru değiştirmek istiyorlar, eğitime, hukuka, siyasete, devlet yönetimine, kılığa kıyafete dini taşımak açısından değiştirmek istiyorlar" dedi.
Deniz Baykal partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiyenin çevresinde başta İran ve Irak olmak üzere yeni potansiyel huzursuzluk alanlarının bulunduğunu ifade etti.
Baykal, İslamiyetin yanı sıra demokrasinin, laikliğin, çağdaş demokrasinin ve kadın erkek eşitliğinin sadece Türkiyede olduğuna işaret ederken, bunun için Türkiyede huzur ve istikrarın yaşandığını kaydetti.
Baykal, bunun en önemli noktasının din ile eğitimi birbirinden ayırmak olduğuna dikkat çekerken, dinle eğitimin, dinle siyasetin, dinle hukukun ayrı ayrı tutulması gerektiğini vurguladı. Baykal, bunları birbirinin yerine koymanın ise "çıkmaz yol" olduğunu vurguladı.
SIKINTISI OLANLAR VAR
Baykal, Türkiyede insanların ezici çoğunluğunun dinini yaşama konusunda sıkıntısı olmadığını belirtirken, şöyle dedi:
"Bazılarının sorunu vardır, zaten sorun da oradadır. Maalesef o sorun, Türkiyenin huzurunu bozabilecek olan sorundur. Maalesef birilerine bu yetmiyor, bu tablo yetmiyor. Bunu değiştirmek istiyorlar. Nereye doğru değiştirmek istiyorlar, eğitime, hukuka, siyasete, devlet yönetimine, kılığa kıyafete dini taşımak açısından değiştirmek istiyorlar. Türkiyenin tablosunu, görüntüsünü, yaşamını İslami bir damganın altına daha çok, sokabilmek için kendilerince yollar, yöntemler arıyorlar."
ÖMER DİNÇER
Baykal, Türkiye bürokrasisinin başında bulunan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçerin, "Türkiyede milliyetçiliği, laikliği din temelinde yeniden düzenlemeye ihtiyaç vardır" dediğini anımsatırken, "Bu bir ana fikir, rast gele ağızdan çıkmış bir şey değil. Türkiyede bunu yapmak istiyorlar, bir süre bu konu deşifre edilince sessiz kaldılar, her fırsatı yakaladıklarında bu doğrultuda projeler, hazırlıklar ortaya çıkıyor. Türkiyenin altın dengesi, 80 yıl huzur içinde bizi yaşatan altın denge, şimdi yeniden tartışılmak isteniyor" diye konuştu.
Baykal, buna "yeşil ışık" yakan bazı dünya güçlerinin de bulunduğuna dikkat çekerken, bu güçlerin, dinselleşmiş Türkiye görüntüsünün, kendi amaçlarına daha uygun olacağı değerlendirmesi yaptıklarını savundu.
Baykal, iktidarda da bunun doğru olduğuna inanan bir zihniyet bulunduğunu kaydetti. Baykal, Dinçerin halen makalesinde dile getirdiği görüşleri savunmaya devam ettiğini açıkladığını anımsatırken, "İktidarın en kritik noktasında yetki kullanan, karar alan zat söylüyor ve orada kalmaya devam ediyor" dedi.
DOKUNULMAZLIK
Deniz Baykala grup toplantısının başında dokunulmazlıkların kaldırılması için imza kampanyası düzenleyen Kadın Kolları bir hediye verdi.
İstanbul Kadın Kolları Başkanı Marziye Gülenç tarafından Baykala verilen karikatürde yazan "Sevmek dokunmaktır, oy vermek duble dokunmaktır. Yeter artık, Meclis kalkanınız, dokunulmazlık zırhınız olmasın. Size dokunamamak bize çok dokunuyor. Biz sizlere dokunmak hatta, daha da ileri gitmek istiyoruz. Lütfen çıkaralım dokunulmazlık maskelerimizi, kendimiz olalım" yazısı Baykal tarafından toplantıda alkışlar eşliğinde okundu.
YANIT AKPLİLERİN DOSYALARINDA SAKLI
Baykal, dünyanın hiçbir yerinde olmayan genişlikte dokunulmazlık zırhının Türkiyede milletvekillerinin sırtına geçirildiğini ifade ederken, Türkiyede siyasetin kirlendiğini, temizlenmenin siyasetin hesap vermesi ile sağlanabileceğini kaydetti.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda Başbakan Erdoğanın televizyonda 3 yıl önce söz verdiğini anımsatan Baykal, "Bu söz niye gerçekleşmedi? Bunun cevabı AKP milletvekilleri ile ilgili dokunulmazlık dosyalarının içeriğinde saklı" dedi.
BANKACILIK DİNSEL ETKİ ALTINA ÇEKİLMEK İSTENİYOR
Baykal, Türkiyenin İslami bir damganın altına sokulması konusunda çabaların yerel yönetimlerden, milli eğitimdeki düzenlemelere hatta bankacılığa kadar uzandığını savundu. Baykal, komisyonda bulunan Bankacılık Yasa Tasarısında faizsiz bankacılık yapıyor denilen kuruluşların güçlendirme çabasının bulunduğunu dile getirirken, "Tasarıda o kuruluşlar banka statüsüne çakiliyor, Bankalar Birliği dışında birlik kurma durumundalar. Faizsiz kazanç diyorlar Merkez Bankasından faiz alıyorlar. Olay maskaralıktır, böylece bankacılık da dinsel etki altına çekilmek isteniyor" dedi.
BUNLAR DİNÇERİN İLAN ETTİĞİ HEDEFLER
Baykal, eğitim alanında da durumun farklı olmadığını, Türkiyede öğretmen, müfredat, dersane yetersizliği gibi sorunlar ortada dururken, hükümetin meşgul olduğu üç konu bulunduğunu belirterek şöyle dedi:
"Kuran kurslarına daha küçük yaşta nasıl öğrenci alırız, kaçak eğitim kurumlarını nasıl himaye ederiz ve bir meslek okulu değidiğimiz ama meslek okulu olmaktan çıkmış imam hatip okullarını üniversitelere öğrenci hazırlayan bir kurum haline nasıl dönüştürürüz? Bunun doğal sonucu olarak ortaya çıkacak olan kılık kıyafet sorununu üniversitelerde nasıl aşarız? Bunun da sonucu olarak bu kılık kıyafeti devlet yönetimine nasıl taşırız? Yapılmak istenen budur. Bunlar Başbakanlık Müsteşarının ilan ettiği hedeflerdir."
LOZANA, EGEYE, KIBRISA DOKUNDURTMAYIZ
Baykal, AB içinde Türkiye karşı açık ve resmi taahhütlerin unutulduğunu, genişleme sürecinin askıya alındığını belirtirken, Türkiyeye karşı "özel statü" veya "imtiyazlı ortaklık" adı altında çözümlerin dayatılmasının kuvvetle muhtemel olacağını söyledi. Avrupanın Türkiyeye karşı taahhütleri bulunduğunu anımsatan Baykal, "Biz bu taahhütlerin yerine getirilmesini beklediğimizi göstermek zorundayız. Bunu yaparken Lozana dokundurtmamalıyız, Egeye dokundurtmamalıyız, Kıbrısa dokundurtmamalıyız" dedi.
KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAK
Baykal, Ankara Anlaşmasına ek protokolün imzalanmasıyla hükümetin Güney Kıbrıs Rum Yönetimini içinde KKTC olmadan Kıbrıs Devleti olarak kabul edeceğini kaydetti.
Türkiyenin Kıbrıs davasını Londra ve Zürih anlaşmalarından bu yana çok sıkı bir hukuk zemininde yürüttüğünü ve bugünlere geldiğini dile getirirken, "Şimdi ilk kez o hukuk zeminini bir imzayla kaybetmek üzereyiz. Bunu yapınca Kıbrıs ile ilgili iddialarımıza en büyük derbeyi biz kendimiz vuracağız" diye konuştu.
Baykal, hükümetin protokolü imzalarken, altına "Bunun Güney Kıbrısı tanıma anlamına gelmeyeceği"ne ilişkin bir şehr koyması gerektiğini ifade ederken, "O imza kandi ayağına kurşun sıkmaktır. Attıkları adım karşısında tarih çok ağır hesap soracaktır ve o hesabı hiç bir zaman veremeyeceklerdir" dedi.
ANKA
Yayın Tarihi :
28 Haziran 2005 Salı 17:29:09
Güncelleme :28 Haziran 2005 Salı 17:31:03