16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

BDP'li Kışanak'tan şok sözler!

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, sınırda profesyonel asker istihdamı için yürütülen çalışmaya sert tepki göstererek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, "Başbakan 30 yıldır uygulanan ve derde derman olmadığı ortaya çıkan bu yöntemi bir kez daha temcit pilavı gibi ısıtıp halkın önüne sunmaya kalkışıyor. Biz Başbakan’a bir kez daha tavsiye de bulunuyoruz. Denenmiş yollardan gitmeyin. Denenmiş yollardan giderseniz, varacağınız durak bellidir. Varacağınız durak şimdiye kadar ‘bu şiddeti en iyi ben tırmandırırım, bu savaşı ben yaparım’ diyenlerin gittiği yol olacaktır" diye seslendi.

-BAŞBAKAN’A ÖZEL ORDU UYARISI-

Partisinin Meclis grubunda konuşan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, hükümetin profesyonel orduya yönelik çalışmasını sert sözlerle eleştirdi. "Sorunu terör sorunu olarak kodlayıp bütün bir halkı terörist ilan edip daha fazla insan öldürerek bu sorun nasıl bastırılır, bunun hesaplarını yapıyor. Özel birlik arayışları bunun içindir" diyen Kışanak, şöyle dedi:

"Bu savaş zaten bugüne kadar hep özel birliklerle yürütüldü. Kimse bizi kandırmasın. Türkiye Ordusunun en az 4’te 1’i zaten profesyonel askerlerden oluşuyor. Şimdiye kadar savaşı zaten siz özel birliklerle, özel personellerle planladınız, uyguladınız ama bunun bedelini de bu halkın yoksul sırtından çıkardınız. Başbakan 30 yıldır uygulanan ve derde derman olmadığı ortaya çıkan bu yöntemi bir kez daha temcit pilavı gibi ısıtıp halkın önüne sunmaya kalkışıyor. Bunu da çözüm olarak topluma yutturmaya çalışıyor. Biz Başbakan’a bir kez daha tavsiye de bulunuyoruz. Denenmiş yollardan gitmeyin. Denenmiş yollardan giderseniz, varacağınız durak bellidir. Varacağınız durak şimdiye kadar ‘bu şiddeti en iyi ben tırmandırırım, bu savaşı ben yaparım’ diyenlerin gittiği yol olacaktır."

-"AKIL VERMEKTEN VAZGEÇ, KULAK VER"-

Başbakan’ın kadınlarla yaptığı toplantıda tavsiyelerde bulunduğuna işaret eden Kışanak, "Başbakan kendi bildiğini okuyor. Başbakan’a akıl verme, biraz kulak ver diyoruz. Biz kendisine tavsiyede bulunuyoruz. Eğer zerre kadar bu ülkede akan kanın durmasına dair vicdani bir sorumluluk hissediyorsa, artık akıl vermekten vazgeçsin, bu halkın sesine kulak versin" dedi.
Başbakan’ın kadınlarla yaptığı toplantıda Sakine Ana’dan bahsettiğini hatırlatan Kışanak, "İki ay önce Ankara’ya geldi analar. O gün anaların sesini duymayanlar, bu sese kulak tıkayanlar ülkeyi kör bir savaşın içine sürükleyip bıraktılar. Bugün de Sakine Ana’ya sığınarak siyaset yapmaya kalkıyorlar. Ayıptır, ayıp. Başbakan ne Sakine Ana’yı anlıyor ne de asker analarını" dedi.

-"KADINLAR HESAP SORACAK"-

Başbakan’ın yaptığı icraatlardan dolayı hesap vereceğini iddia eden Kışanak, "Kadınların barış taleplerine kulak tıkayan sizsiniz, bunun da hesabını kadınlar sizden soracak" dedi. Başbakan Erdoğan’ın çözümü değil, savaşı dayattığını ileri süren Kışanak, "Bizim üstümüzden siyaset yapmayı bırak" diye seslendi.

-"ÜÇ YILDIR SORUŞTURMA NEDEN SONUÇLANMADI?"-

Ordunun içinde PKK’lı olduğu ve bu konuda bir soruşturmanın başlatıldığı yönündeki haberleri hatırlatan Kışanak, "Üç yıldır bu soruşturma neden savsaklandı, bu soruşturmadan niye bir sonuç alınmadı, bunun cevabını Türk halkına vermeleri gerekiyor. Türk halkını ne olur akılsız yerine koymayın" dedi.

-"SAHTE AÇILIM POLİTİKASINA TOKAT"-

Mahmur kampından gelenlerden bazıların dönmesine de Kışanak, "Sahte açılım politikasına vurulmuş en büyük tokattır. AKP Hükümeti’nin tasfiye politikası, tasfiye olmuştur" diye değerlendirdi.

-"BAŞBAKAN İŞÇİLİKLE BAŞLADI, BUGÜN TRİLYONLARI OLDU"-

Başbakan’ın 12 Eylül darbesi ile ilgili sözlerine anımsatan Kışanak, "12 Eylül darbesinde 1980’den 1982’ye kadar Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu kaldım. Daha 19 yaşında bir üniversite öğrencisiydim. Görmediğim işkence kalmadı. Hâlâ vücudumda izleri duruyor. Bunun üzerinden siyaset yapmak Tayyip Erdoğan’a düşmez. Erdoğan işçilikle başladığı hayatında bugün trilyonların sahibi oldu. Bu ülkeyi soydu soğana çevirdi, kendisine bir rant iktidarı kurdu. Benim yaşadığım acılar üzerinden lütfen siyaset yapmasın, biraz dürüst olsun" dedi.

-BAŞBAKAN’IN GÖZYAŞLARI-

Kışanak, AKP Grubu’nda ağlayan Başbakan’a da, "Eğer bugün o gözyaşların sahte değilse, timsah gözyaşları değilse derhal soruşturma başlatırsın, komisyon kurarsın. Ama tam tersine bizim şimdiye kadar verdiğimiz önergeleri reddettiniz. İnsanlık suçlarının araştırılmasıyla ilgili verdiğimiz önergeleri reddettiniz. Bu kadar ikiyüzlü, bu kadar sahtesiniz" dedi.

-HASİP KAPLAN’DAN İLGİNÇ İDDİA-

Gültan Kışanak, Başbakan’a, "Sekiz yıldır iktidardasın, işkence yapanları yargılamak için elini tutan mı vardı" diye seslenirken BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, yerinden, "Bakan yaptı hepsini" diye bağırdı.

-BOYKOT ÇAĞRISINI YİNELEDİ-

Kışanak, 12 Eylül’de sandığa gitmeyeceklerini ve boykot yapacaklarını yinelerken, vatandaşlara da, "Kırmızı kart göstereceğiz. Sandığa gitmeyin" çağrısı yaptı

ANKA
Yayın Tarihi : 20 Temmuz 2010 Salı 17:01:45
Güncelleme :20 Temmuz 2010 Salı 17:07:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.101.46.xxx Tarih : 20.07.2010 18:21:55

Öyle veya böyle muhalefet olarak bir gün birilerinin karsisina birileri cikar Eski alismis diger muhalefetlere bakin lütfen ne yapiyorlar geziyorlar  hayir ve evet pesindeler nereye gitseler millette eski aliskanligini birakmamis onlarda oradalar masallah Alismisligin disinda bazi elestirelere katilmamak elde degil ama bir bölücülük hedefi varsa ki bu her tarafa zarar vermektede yazik. Birde savas kelimesine aklim ermiyor bunun anlamini sehit  anlami gibi degistirdinizmi  bir gemide ölen  bir basina tas düsen sehit oluyor. savasta ayni oldu biri uzaktan  bir yere ates ediyor birileri kaciyor birileri sikistiriyor ( birileri  gezerken yatatken vs.serseribir kursundan ölüyor neden öldügünü bilmiyor)buna savas deniyor biri ciksada  su iki kelimenin gercek anlamini iza etse bizde ona göre bilgilensek  Hadi hepimize hayirli yolculuklar ama bu hayirli yola benzemiyor genede siz bilirsiniz     


Tolga Bucak IP: 85.97.210.xxx Tarih : 21.07.2010 14:42:33

30 yıldır devam eden kan göz yaşının çözümü sınır bölgerine yetişmiş eğitimli profesyonel asker mi göndermek sizin terörü bitirme planınız bu ise sizinde diğer partilerden ne farkınız kaldı sizler diyosunuz ki biz bu terörü bitireceğiz yani bir olayı ki 30 sendedir devam eden bir olayı sizler silahla  eğtimli askerker ile bitireceksiniz hani her kesimin anası babası sizin anne ve babanız hani ölen her fidan sizin evlatlarınızdı yalan yalan koca bir yalan sizinkisi sayın BAŞBAKAN barış yanılısı ılımlı insanları alın atın hapis damlarına terörürü bitireceğiz derken eğitimli elaman yetiştiriyorsunuz bu anlamı ne biliyormuzun savaşaaa devam  YANİ HÜRİYET BAZEN SAVAŞTIR Saygılar


ali IP: 95.70.164.xxx Tarih : 21.07.2010 12:22:25

Allah sizin cezanızı versin iki yüzlü eli kirli kişilikler.....utanmadan sağa sola faşist diyorlasunuz,sizden daha ilkelli varmı hem faşistlikte hemde fitnecilikte...Allahın laneti sizin üzerine olsun,iki cihandada gülmeyin inşallah..


tacettin KESKİN IP: 78.165.221.xxx Tarih : 21.07.2010 18:11:35

bir iktidar bir ana muhalefet yavru muhalefet ve birde bölücü terör muhalefeti.acın su tarih kitaplarını bir okuyalım.T.C şimdiye kadar ne iktidarlar ne askeri darbeler ne savaşlar gördü ama bugünkü kadar acaba hiç aciz duruma düştügü olmuşmu?birinci dünya harbi dahil kurtuluş savaşı dahil o en fakir en caresiz zamanlarında bile türkiye bu kadar aciz duruma düşmemişti.varmı acaba dünyada baöyle başka bir ülke? kendi halkının parasıyla terörü besleyen terörü meclis çatısı altına sokup halkın vergisiyle teröristlere maaş verip kendi ülkesine hakaret ettiren?yok yok dünyada başka bir örnegi yok dagdaki terörist leşlerini devletin resmi plakalı aracları ile getirip teslim eden başka ülke yooook.


Karslı IP: 78.184.51.xxx Tarih : 21.07.2010 11:46:11

 Ya Allah aşkına bu bayanla ilgili haber yazarken fotoğrafını ekrana  koymayın insanın midesi bulanıyor.Söyledikleri zaten yenilir yutulur şeyler değil.Bildiği tek şey var hainleri savunmak bu ülke bu kadar sahipsiz olmamalı.AKP hükümeti geldi geleli devlet paspas oldu bu nasıl idaredir önüne gelen devleti asıp kesiyor.


Diyarbakırlı IP: 88.228.14.xxx Tarih : 20.07.2010 22:51:44

Allah belanızı versin memlekette huzur bırakmadınız. siz Kürt falan değilsiniz siz Kürtlerin başını yakmak için gönderilmiş zebanilersiniz.


İdris Saim IP: 212.156.156.xxx Tarih : 21.07.2010 16:31:29

Niçin EVET?
1982’de Türk milletine olağanüstü koşullarda ve silahların gölgesinde dayatılan darbe anayasasını değiştirmek için nihayet bir fırsat var önümüzde. Referanduma sunulan pakette neler olduğunu hatırlatalım öncelikle.Özel surette korunması gerekenler için Pozitif Ayrımcılık Anayasaya girecek.Kişisel verilerin korunması Anayasa teminatı altına alınacak. Yurtdışına çıkış yasağı ancak hâkim kararıyla verilebilecek.
Devlet, çocuk istismarı, cinsellik ve şiddete karsı çocukları koruyucu tedbirleri alacak.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerine, toplu sözleşme yapma hakkı verilecek.
Kamu Denetçiliği Kurumu kurulacak ve idarenin isleyişiyle ilgili şikâyetleri inceleyecek.
YAŞ’ın Silahlı Kuvvetlerden her türlü ilişik kesme kararlarına karsı yargı yolu açık olacak.
Askerlere sivil yargı yolu açılacak.Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilecek.
HSYK’nın yapısı değiştirilecek.
12 Eylülcülerin yargılanmasını önleyen anayasanın geçici 15.maddesi kaldırılacak.
Darbe ürünü olan bu anayasa mutlaka değişmelidir. Çünkü bu anayasa birey temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı bir anlayışla hazırlanmıştır. Anayasada temel hak ve hürriyetleri düzenleyen bölüme baktığımızda; vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetlerini ifade eden bir satırlık bir maddenin hemen altında özgürlükleri sınırlandıran koca bir paragrafın yer aldığını görürsünüz. Bu yaklaşım devleti merkeze koyan, vatandaşı yok sayan, insan mutluluğunu önemsemeyen jakoben bir anlayışın ürünüdür. İnsan hayatındaki her şey gibi devletin varlığı da insanı ve toplumu mutlu edebildiği oranda anlamlıdır. Bütün mantığı vatandaşa karşı devleti korumak olan bir anayasanın toplumu mutlu etmesi mümkün değildir.12 Eylül 1980 darbesinin ürünü olan bu anayasa mutlaka kökten değiştirilmelidir. Çünkü bu anayasa darbecilerin ve mutlu azınlığın ayrıcalıklarını korumaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu anayasa azınlığın çoğunluğa tahakküm etmesi için özel olarak dizayn edilmiştir. Bu anayasayla halkın çoğunluğunun oylarıyla seçilen ve icraatlarıyla ilgili her beş yılda bir halka sandıkta hesap veren yasama organı, yargı vesayeti cenderesine sıkıştırılarak etkisizleştirilmektedir. Halktan gücünü almayan organlara, yasama organı üzerinde sınırsız denetim yapma yetkisi verildiği yönetim biçimine demokrasi değil “oligarşik bürokrasi” denir. Çoğunluğun oylarıyla seçilen meclisin anayasa değişikliği yapmasına müdahale etmek; halka egemenliği sen kullanamazsın demekle eş anlamlıdır. Demokrasilerde egemenlik hakkı yalnızca millete aittir. Millet bu yetkisini yasama ve yürütme organları aracılığı ile kullanır. Memnun olmadığında da her beş yılda bir bu tercihlerini yeniler. Demokrasilerde kararları çoğunluk alır. Ancak çoğunluk tarafından azınlığın temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı düzenlemeler yapılması da asla benimsenmez. Demokrasiler bir yandan çoğunluğun iradesini gerçekleştirirken öte yandan da azınlıkta kalan vatandaşların hak ve hürriyetlerini güvence altına alırlar. Bugün karşılaştığımız durum ise bu söylediklerimizin tam tersidir. Toplumun çok küçük bir kesimi olan bir cunta grubunun hazırladığı bir anayasa, halk çoğunluğuna silah zoruyla dayatılmıştır. Bu anayasaya dayanılarak halkın büyük bir çoğunluğuna tahakküm edilmektedir. Temel hak ve özgürlükler kolayca ayaklar altına alınabilmektedir.
Sivil siyasetin önünün açılması, askeri vesayete ve yargı sultasına son vermek için mutlaka demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bugün yargı adeta bir siyasi partinin arka bahçesi gibi çalışmakta, tamamen taraflı ve ideolojik kararlar vermektedir. Anayasa mahkemesi fonksiyon gaspı yapmakta, TBMM’ye ait olan yasama yetkisini kullanmaktan da geri kalmamaktadır. Yapılacak yeni anayasa ile halkın yetki verdiği yasama ve yürütme organları ile didişmeyi görev edinmiş askeri bürokrasi ve yargı tarafsız hale getirileceğinden; kurumlar arası çatışma sona erecek, anayasal organlar arasında uyum sağlanmış olacaktır.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra idam edilen, hapishanelere tıkılan, siyaset yapma hakkı elinden alınan, sürgüne gönderilen, fişlenen milyonlarca Türk vatandaşının mağduriyetini biraz olsun hafifletmek için elbette bu referanduma evet demek boynumuzun borcudur. Halkı sürü yerine koyan darbecilere haddini bildirmek için evet demekten başka yol gözükmüyor. Demokrasi şehidimiz, Türk halkının sevgilisi rahmetli Adnan Menderes’in ruhunun şad olması, kemiklerinin sızlamaması için elbette bu referanduma evet demek gerekir. Cumhurbaşkanlığına aday olmaması için askerler tarafından tehdit edilerek, yurtdışına gitmek zorunda kalan rahmetli Ali Fuat Başgil’in hatırasına elbette bu referanduma evet demek gerekir. Aydınlarımıza suikastlar düzenleyerek milletin bir kısmını diğer kısmına düşman ederek bulanık suda balık avlamak isteyen derin devlet çetelerine inat elbette bu referanduma evet demek gerekir. Referandumda hayır oyu kullanın diyen, elinde binlerce insanımızın kanı olan, İmralı’daki bebek katili terörist başının inadına elbette bu referanduma evet demek gerekir. 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetler sonucu hayatını kaybeden on binlerce vatandaşımızın kanı yerde kalmasın diye elbette bu referanduma evet demek gerekir.
Bu Anayasa değişikliği referandum sonucunda onaylanırsa ilk kez 12 Eylül 1980 cuntasının ürünü olan darbe anayasasında köklü bir değişiklik yapılmış olacaktır. Bir sonraki adım mutlaka bu darbe anayasasından tamamen kurtulup Türkiye’nin hak ettiği sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapılması olacaktır.
Daha çok hukuk, daha çok demokrasi ve daha çok özgürlük için bu anayasanın değiştirilmesine elbette evet diyorum.İdris Saim