18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Belçika’da müslüman karşıtı nefret mesajları

Alan Quartly
BBC Brüksel muhabiri


"Kötü bir Belçikalısın ve kendi ölüm fermanını imzaladın."

Noel’den hemen önce posta kutusunu açan fabrika sahibi Rik Remmery, böyle bir mektupla karşılaştı.

Eski bir polis memuru olan Rik için bu sözler, tehditkar ve öfke dolu mektupların başlangıcı oldu.

Sonraki mektuplarda başına 250 bin euro ödül konduğunu öğrendi. Son gelen paketten ise bir mermi çıktı.

Başka bir mektupta da deniyordu ki "Aralık ayı, bir kabusa dönüşecek."

Rik’in bu ölüm tehditlerini almasının çok basit bir nedeni vardı: İşyerinde başörtüsü takan Müslüman bir kadını çalıştırıyordu.

Ledegen bölgesinden biri, bir şekilde bu durumdan rahatsız olmuştu ve Naime Amzil’in işine son vermezse, Rik’i cezalandıracak bir yönteme başvuracaktı.

Mücadeleye hazır olan Rik ise, "Naime, bu şirkette tam sekiz senedir çalışıyor. Onun başörtüsüyle çalışmasına karışmadım ve hasta bir insan yüzünden de fikrimi değiştirmeyeceğim" dedi.

Başörtüsünü çıkarmak

Naime tehditlerden haberdar olduğunda dehşete düştü. Basit, beyaz başörtüsünün, birini böyle bir davranmaya itmesine anlam veremedi.

Fas asıllı olan Naime, Belçika toplumunun kendisini kabul edebilmesi için, Fransızca ve Flamanca öğrenmişti. Üstelik Belçika pasaportu da vardı.

Öte yandan iş arkadaşları Naime’yi bu süreçte yalnız bırakmamış.

Bağlı olduğu sendika 25 bin kişiyi taciz eden bu olaya karşı internette dilekçe kampanyası başlatmış.

Ancak mektuplar devam ettikçe, bunun yarattığı baskı ve öfke de büyümüş.

Nihayetinde, soruşturmada polisin hiçbir bilgiye ulaşamaması üzerine, Naime harekete geçmeye karar vermiş.

Fabrikadayken başörtüsünü kullanmamaya başlamış. Sağlık ve güvenlik kuralları gereği zaten saç filesi kullandığı için de dini inançlarına bağlı kalabilmiş.

Naime o günü, "Çok, çok zor oldu. Bir parçam alınmış gibi hissettim" diye anlatıyor.

Naima ve Rik’in yaşadıkları, Avrupalı Müslümanlara yönelik aşırı uçlardaki davranış ve yaklaşımlara bir örnek.

Belçika’nın diğer yerlerinde ise polisin üzerindeki siyasi baskı, Müslüman toplumuna yönelik bazı davranışlarda bulunmaya itiyor.

Bu davranışları onlara açıklamaları da hayli güç.

Polis alarmda

50 bin Müslümanın yaşadığı Antwerp kentinde polis, tüm vücudu saran burka giyen bir kadını kınama hatta hapsetme hakkına sahip.

Polis bunun eski bir uygulama olduğu- daha çok karnaval zamanı insanların yüzlerini kapatmalarını ve kamu güvenliğini tehdit etmelerini engellemeyi amaçladığını söylüyor.

Bunun için ister burka giyin, ister Mickey Mouse maskesi takın farketmiyor. Polis her halükarda sizi durdurabilir.

Ledegen’deki karakol ise durumdan rahatsız.

Tehditkar mektupların şimdilik kesilmiş görünüyor ama ülke içindeki bu aşırı uçta fikirlere sahip kişilerin varlığının yarattığı tatsız duygu kaybolmuş değil.

Rik, "Böyle küçük kasabalarda, herkes herkesi tanır. Bence bunu yapan bir Neo-Nazi, bir dazlaktı. Gerçekten bilemiyorum" diyor.

Naima ise fabrikada karides paketlemeyi sürdürüyor.

"Buraya başörtümle geldiğimde Rik bir sorun olmayacağını söyledi. İşin bu noktaya gelip dayanacağını hiç düşünmezdim.

"Başörtümü çıkarmak zorunda kalacağım aklıma bile gelmezdi. Şimdi her şeyin yoluna gireceği ve başörtümü yeniden takabileceğim zamanı iple çekiyorum."


BBC TÜRKÇE YAYINI
Yayın Tarihi : 1 Şubat 2005 Salı 21:39:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?