26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Belçika'dan şaşırtan karar...

Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'a Belçika'da işlediği suçlardan 2 yıl hapis cezası verildi. Ancak bu ceza Türkiye'nin Sabancı cinayeti nedeniyle yıllardır iadesini istediği Fehriye Erdal ortadan kaybolduktan sonra verildi.

Türkiye ile Belçika arasında kriz çıkaran Fehriye Erdal hakkında verilen karar başta Sabancı ailesi olmak üzere tüm Türkiye'de şaşkınlık yarattı. Suikast nedeniyle Türkiye'ye iade edilmemesi için evrensel hukuk sınırlarını zorlayan Belçika Adaleti ve yönetimi Fehriye Erdal ortadan kaybolduktan sonra hakkında ceza verdi. Erdal, silah taşımak, suç örgütü faaliyetlerine katılmak, sahte kimlik kullanmaktan 2 yıl hapse mahkum edildi.

Brüksel'deki temyiz mahkemesi, DHKP-C örgütünün üyelerinden ve Sabancı suikasti faillerinden Fehriye Erdal, DHKP-C'nin sözcüsü Bahar Kimyongür, Musa Asoğlu, Kaya Saz, Şükriye Akar ve Zerrin Sarı'nın Belçika'da işledikleri suçlarla ilgili nihai kararını bugün açıkladı.

Hakim kararında, DHKP-C'nin terör örgütü olduğunu, Fehriye Erdal, Musa Ağaoğlu, Kaya Saz ve Bahar Kimyongür'ün de örgütün üyesi olduğunu belirtti.

Belçika'da işledikleri suçlardan dolayı Fehriye Erdal ve Kaya Saz'a 2'er yıl, Musa Ağaoğlu'na 4 yıl hapis cezası verildi. Bahar Kimyongür ise ceza almadı.

CEZA KAYBOLDUKTAN SONRA VERİLDİ

Belçika'da yakalandıktan sonra bir yıl kadar hapis yatan Erdal, bir evde göz hapsine alınmıştı. 2007 yılında mahkeme Türkiye'deki suçlardan yargılamasına karar verince ortadan kayboldu.

Türkiye, bu süreçte Belçika'yı Erdal'ın ortadan kaybolmasından sorumlu tuttu. Sabancı ailesi, Belçika'da gözaltında iken terörist Fehriye Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanması amacıyla açtığı dava açmıştı. Uzun süren mücadelenin ardından terörist Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı Belçika'da yargılanabileceğine karar vermişti.

TÜRKİYE'YE İADE EDİLMEDİ

Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından olan Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da Belçika'da, Neşe Yıldırım adına düzenlenmiş sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada Erdal'ın siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti.

Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına alındı ve Belçika'da işlediği suçlardan yargılanmasını bekliyordu. Ancak Erdal ortadan kayboldu.

DOSYA ASKIDA TUTULDU

Brüksel hükümeti, Türkiye'den gelen ısrarlı taleplere rağmen, Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılanmasına yeşil ışık yakmadı ve adli çevrelerden görüş beklediğini ileri sürerek dosyayı uzun süre askıda tuttu.

SANIK AVUKATLARINDAN OTOMATİK SİLAH SAVUNMASI

Erdal'ın avukatları, Avrupa Terörizme Karşı Mücadele Sözleşmesi kapsamında o güne kadar hiçbir ülkede sanık yargılanmadığını söyleyerek, bu sözleşmede, ''otomatik silah'' kullanılması halinde terörden söz edileceğinin belirtildiğini, oysa Sabancı suikastinde ''yarı otomatik'' silah kullanıldığını savunmuştu.

 

....
Yayın Tarihi : 23 Aralık 2009 Çarşamba 11:54:08
Güncelleme :23 Aralık 2009 Çarşamba 15:41:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 88.236.156.xxx Tarih : 23.12.2009 15:53:33

bende böyle başlık atan gazetelere hayret ediyorum orası belçika avrupa birliği kim  ne suç  işlese hemen cezasını verirler ama dikkat edin kendi ülkelerindeki işlenen suça ceza veriyorlar


c.yıldız IP: 85.100.86.xxx Tarih : 23.12.2009 18:45:40

Belçika Avrupa devletlerinin içinde en problemli bir devlet.  Çok yakın bir zamanda göreceksiniz Belçika diye bir devlet kalmayacak.  Bunların adaleti de bu kadar.    Şu açıkça görülmelidir ki   "adaleti kalmayan devlet"  ister- istemez çöküyor.  Çöken devletlere bakalım;  adalet unsurunun yok olduğunu göreceğiz.  Kanun adalet değildir.  Mühim olan vicdanların "mutmain"  olmasıdır.   Eminim ki  Belçikada da vicdanları sızlayanlar vardır.    Bir katili korumaktadırlar.   Peki biz ne yapıyoruz. ?  Yaptırırımız ne olacak ?   Bunların Türkiye de iş yapan iş adamları ve ürünlerine açıkca bir ticaret ambargosu koyabilecekmiyiz ?  Bu  Milletin onurunu kim koruyacak ? Yoksa  başımızı öne eğip, pısacakmıyız. ?