Toplantıya, Yeşiller Partisinin Türkiye uzmanı olan Claudia Roth da katıldı...
Yeşiller Partisine yakın Heinrich Böll Vakfının Berlinde düzenlediği bir toplantıda dün Ermeni sorunu tartışıldı. Ermeni sorunu konusunda çok farklı yaklaşımların yer aldığı toplantıda, Alman tarihçiler, Alman politikacılarının o tarihte Anadoluda yaşananları en ince ayrıntısına kadar bildiği kaydetti. Cem Seyin haberi...
Muhafazakar Hristiyan Demokrat Birlik partisinin, 1915 yılında Anadoluda yaşananlar hakkında Alman Parlamentosuna getirdiği karar tasarısının ele alınmasından birkaç gün önce yapılan toplantı, aradan geçen 90 yıla rağmen konunun hem Türkler, hem de Ermeniler açısından ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Alman Parlamentosunda Ermeni sorunu konusunda muhafazakarların getirdiği bir karar tasarısının ele alınmasından hemen önce, Yeşiller kendi aralarında sorunu tartıştı. Berlindeki hükümetin ortağı olan Yeşiller, muhalefetin önerisini çok hatalı bulmadıklarını açıklamıştı. Parti Başkanı ve uzun yıllardan beri partinin Türkiye uzmanı olan Claudia Roth, konuya neden bu kadar büyük ilgi gösterdiklerini şöyle açıkladı:
Birincisi, Ermeni sorunu ya da insanlığa karşı 90 yıl önce işlenen bu suç, kendi tarihimizin, bizim de bugüne kadar çok az irdelediğimiz bir parçasıdır. İkincisi ben, barışma ve uzlaşmanın ancak gerçeğe ulaşılması ve tarihin açıklığa kavuşturulmasıyla olabileceğine inanıyorum.
Alman politikacılar herşeyi biliyor
Gerçekten de 1915 yılında yaşananlarda dönemin Alman Krallığının siyasi yönetiminin sorumluluğu, Heinrich Böll Vakfının düzenlediği toplantının en önemli bölümlerinden birini oluşturuyordu.
Toplantıya katılan Alman tarihçiler, o dönemde Türkiyede görev yapan Alman diplomat ve din görevlilerinin yazışmalarından örnekler vererek, Alman politikacılarının o tarihte Anadoluda yaşananları en ince ayrıntısına kadar bildiğini, fakat Osmanlı İmparatorluğuyla müttefik oldukları için engellemediğini savundu.
Berktay: Resmi tarihten yana değilim
Ana konulardan biri de Türkiyede Ermeni sorununa bakışla, Türkiye dışından soruna yaklaşım arasındaki farkların ne kadar büyük olduğuydu. Sabancı Üniversitesinden Halil Berktay, Türkiyede bu konuda resmi bir tarih olduğunu söyledi ve bu resmi tarihin konuyu nasıl algıladığını ayrıntılı şekilde anlattı.
Berktay, kendisinin resmi tarih anlayışından yana olmadığını vurguladıktan sonra, Fakat benim Türkiyedeki sorunum başka. Çünkü gerçeği bilmekle, bunu anlatmak çok farklı şeyler. Bunu anlatmak için bir strateji gerekiyor ifadesini kullandı. Tarihçi Halil Berktay daha sonra Türkiyede bu konuda aşırı milliyetçi yaklaşımların hakim olduğunu ve bu konuda ilerleme sağlanmak isteniyorsa, Türk insanının 19. yüzyıl sonundan beri kendini içinde hissettiği mağduriyet duygusundan kurtarılması ve tartışmaya açık hale getirilmesi gerektiğini savundu. Berktay sözlerini şöyle sürdürdü:
Türklerin Ermenilere neler yapmış olduklarıyla yüzleşebilmeleri için, Ermenilerin, Yunanlıların, Bulgarların da bir parça Türklere neler yapmış olduklarıyla yüzleşebilmeleri lazım. Bu, tarihsel hesaplaşma ve yüzleşmenin tek yanlı olmaması ve taraflardan birinin veya sadece birinin yargılanıyormuş, köşeye sıkıştırılmış ve kendisini idama mahkum edilmek üzereymiş gibi hissetmemesi için son derece büyük önem taşıyor.
Ermenistan Türkiye ilişkileri
Berktay, bunu bir pazarlık meselesi olarak görmediğini de özellikle belirtti. İstanbulda Ermenice ve Türkçe yayınlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ise, Ermeni tarihçilerinin, Ermeni milliyetçilerinin o dönemde yaptıkları konusunda çalışmalar yaparak bunları açıklamasının, iki taraf arasında diyalog sağlanmasına katkıda bulunacağını anlattı.
Dink ve yine Türkiyeden gelen Ermeni yazar Etyen Mahçupyanın, Türkiyeyle Ermenistan arasındaki ilişkilerin bir an önce normalleştirilmesinin yararlı olacağı yolundaki görüşü ise tepki aldı. Erivandaki Kafkasya Medya Enstitüsünün Müdürü Alexander Iskandaryan, Ermenilerin soykırım olduğunu bildiğini ve bunu tartışmaya ihtiyaçları olmadığını savunarak İlişkilerin normalleşmesi ise tamamen Türkiyenin elindedir şeklinde konuştu.
Eleştiriler
Bochum Ruhr Üniversitesi görevlisi, tarihçi Kristin Platt da ilişkilerin normalleştirilmesinden söz edilmesini eleştirerek Tarihin aydınlatılmasında hemen normalleşme, uzlaşma gibi bir hedef belirlenirse, bu şekilde neyin geriletildiğini sormak gerekir. O zaman soykırımın kendisi de çatışan iki taraf arasındaki bir şiddet süreci haline gelir diye konuştu.
Oysa Platta göre, 1915 yılında Anadoluda yaşayan ve azınlık değil, çoğunluk olan Ermeniler ya öldürüldü ya da sürüldü. Bu arada, Türkiyeden gelen Ermeni konuşmacıların özgür olmadığının savunulması üzerine Yeşillerin Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir, Onlar da en az Fransadaki Ermeniler kadar serbest düşünüyor ve konuşuyor demesi ortalığı karıştırdı, Hrant Dinki de sinirlendirdi. Bu olay, aradan 90 yıl geçtiği halde, 1915 olaylarının hala derin duyguları ayağa kaldırdığını gösterdi.
DW TÜRKÇE
Yayın Tarihi :
19 Nisan 2005 Salı 21:41:11
Güncelleme :20 Nisan 2005 Çarşamba 01:25:53