15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Bir kalıp sabun, bir hoş seda

Her yerde onlar karşınıza çıkıyor... Beyrut’un en şık restoranında oturup yemek yemek istediğinizde yer bulmanız bile imkansız.

Çünkü Beyrut’a Haziran ayının sonundan itibaren Körfez ülkelerinin hali vakti yerinde olan insanları, tek tek gelmeye başlıyor.

Ağustos ayı ise, Beyrut’ta nereye gitseniz, restoranlar, kafelerde, deniz kenarlarında, eğlence yerlerinde onlar.

Onlar mı kim? Başta Suudi Arabistan olmak üzere, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn gibi ülkelerden gelen Araplar.

Kadınların büyük bölümü, Lübnan’ın rahatlığının keyfini çıkarmak için çarşaflarından sıyrılmış.

Üstlerinde batılı ülkelerinde hemcinslerinin giydiği, pantolonlar. Hatta bazılarında etekler. Modern renklerde ve açıklıkta tişörtler, bluzlar...

Yanlarında geleneksel giysilerini terk edip pantolon gömlek giyen kocaları ve çocuklarıyla, kendi ülkelerinde sokağa çıkarken yaşadıkları, 11 aylık giyim ve makyaj yasaklarını kırmanın keyfiyle, hemen her yerdeler.

Lübnanlı turizm yetkilileri ise, yaşanan bu turizm hareketliliğinden çok memnun.

Nasıl memnun olmasınlar?

Ülkeye bu yıl ilk defa sadece Orta Doğu kökenli gelen turist sayısı bir milyonu aşacak gibi. Bütün göstergeler bu yönde.

Bu sayı iç savaştan öncesinde Orta Doğu’nun İsviçresi olarak anılan Beyrut’u eski şaşaalı günlerine döndürecek en önemli göstergelerin başında geliyor.

11 Eylül sonrası Avrupa ve Amerika’ya gitmeyen, gittiklerinde de kötü muamele gören Orta Doğulu zenginler, Beyrut’u yeniden keşfediyor.

Turist demek, alışveriş demek

Günün sıcak saatlerini, alışveriş merkezlerinde geçiriyor kadınlı erkekli Arap turistler.


Kendi ülkelerinde belki daha ucuza alabilecekleri giysileri, söz konusu alışveriş merkezi Beyrut olunca unutuyorlar. Çünkü biliyorlar ki, Orta Doğu’ya yön veren modacıların büyük çoğunluğu Beyrut’u mesken tutuyor.

O nedenle de yılın son moda renkleri ve elbiselerinin buradan keyifle alıyorlar.

Arap turistlerin bir başka ilgi gösterdikleri, en çok aldıkları hediyeliklerin başında ise sabun geliyor.

Evet sabun. Hani o marketlerde çok ucuza satılan, her yerde bulabildiğimiz sabun, Lübnanlı tüccarların elinde bir mücevher niteliğine kavuşuyor.

Fiyatları tanesi 5 dolardan başlayıp, 250 dolara kadar çıkıyor.

Ne var bu sabunlarda diyorsanız, yolunuzu ülkenin kuzeyinde yer alan, Beyrut’a 1,5 saat uzaklıkta bulunan Trablus’a (Trablusşam),Han el Sabun ’a düşürmeniz gerekiyor.

Trablus kapalıçarşısı içinde bulunan Osmanlı paşası Yusuf el Safi’nin 17. yüzyılda yaptırdığı bu han, zamanında Osmanlı askerleri için garnizon olarak kullanılıyormuş.

İki katlı ortasında geniş bir boşluk bulunan hanın ikinci katında, bir aileye ait olan sabun fabrikası bulunuyor.

Fabrikada üretilen sabunların en büyük özelliği, ana hammaddesinin tamamen zeytin yağı ve bütün sabunların el yapımı olması.

Ayrıca üretilen sabunların 50’ye yakın çeşidi var. Yani içlerinde başta kekik, hindistan cevizi, portakal aroması olmak üzere, 50’ye yakın farklı bitki kullanılıyor.

Bazı sabunların içinde ise, bal oranı yüzde 30’lara kadar çıkıyor.

Hadi bunlar neyse de, içlerine özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri kraliyet ailesi üyelerinin çok sevdiği amber gibi özel bitki kokularının konulduğu simsiyah, top biçiminde yapılan sabunları elinize aldığınızda, kokusunun ağırlığına şaşırıyorsunuz.

Ama satıcı, "Bu sabunu duş aldıktan sonra vücudunuza sürerseniz kokusu neredeyse bir hafta çıkmaz. Parfüm kullanmanıza gerek yok" diye cevap verince meraktan satın almak bile istiyorsunuz.

Ancak tanesinin 250 dolardan başladığını duyunca, elinizden raflara bırakmak daha akıllıca geliyor.

Eh, ne de olsa petrol kuyularından gelen dolarlar cebinizde harcanmak için beklemiyor.

Ama bu sabunlar başta olmak üzere, bir çifti 2 bin 500 dolara satılan erkek ayakkabıları, bir takımı 400 dolar olan bayan iç çamaşırları gibi bir çok ürün, Arap turistlerin gözdesi bugünlerde Beyrut’ta.
EYÜP COŞKUN - BBC TÜRKÇE İNTERNET SİTESİ
Yayın Tarihi : 8 Ağustos 2004 Pazar 14:52:38
Güncelleme :8 Ağustos 2004 Pazar 14:56:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?