Irak savaşının başında ABD'li arkeologların Pentagon'a Irak'ta korunması gereken arkeolojik ve ören yerlerin listesi verdiği ancak uyarıların dikkate alınmadığı ortaya çıktı. ABD'deki Chicago Üniversitesi'nde görevli Türk arkeolog Doçent Dr. Oğuz Soysal, Bağdat müzesinden yağmalanan paha biçilmez tarihi eserlerin bir daha bulunamamasından endişe edildiğini söyledi. Arkeoloji alanında söz sahibi kuruluşlardan Chicago Üniversitesi Eski Ön Asya Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doçent Dr. Soysal, ''Amerikan yetkililerinin, arkeolog ve tarihçilerin Bağdat'ın sanat eserlerinin korunması yönündeki uyarılarını dinlemediklerini'' belirterek ''müzedeki yağma ve tahribin ardından kaybın ölçülemeyecek kadar büyük olduğunu'' kaydetti. Soysal, ''Irak savaşının başında Chicago Üniversitesi'nden bir grup arkeologun Pentagon yetkilileriyle birkaç kez görüşerek, özellikle Bağdat Müzesi'yle birlikte Irak'ın diğer korunması gereken arkeolojik ve ören yerlerinin listesini verdiklerini, ancak uyarıların dikkate alınmadığını söyledi. KAHİRE MÜZESİ KADAR ÖNEMLİ Bağdat Müzesi'nin en az Kahire Müzesi kadar değerli eserlere sahip olduğunu belirten Soysal, ''bunun Amerikan askerlerinin Kahire Müzesi'nin 50 metre önünde durup, gözlerinin önünde yağmacıların Tutankamun'un mezarını ya da mumyaları götürmeleri gibi bir durum olduğunu'' ifade etti. Soysal, yağmacıların, MÖ 8 binden itibaren en eski uygarlıkların beşiği olan Mezopotamya'nın en önemli eserlerinin bulunduğu Bağdat Müzesi'nden ünlü taş üzerine kazınmış Hammurabi Kanunları'nı dahi yağmaladıklarını belirterek, bunun arkeoloji dünyası ve kültürel eserlerin korunması açısından büyük kayıp olduğunu söyledi. ESERLERİ SATMAK ZOR ''Ancak bu eserlerin neredeyse tamamının envanterlere geçirilmiş kayıtlı eserler olduğunu'' vurgulayan Soysal, Amerikan medyasının bir bölümünün iddia ettiği gibi bu eserleri Avrupa'da ya da ABD'de satmanın pek mümkün olmadığını kaydetti. Soysal, Batı ülkelerinde antik bir eseri satmak için öncelikle bir uzmanın, eserin gerçek olup olmadığını onaylaması gerektiğini belirterek, bu nedenle tüm dünyaca bilinen bu tarihi eserleri satmanın kolay olmadığını belirtti. Türk arkeolog ayrıca, Bağdat Müzesi'ni profesyonelce ve bilinçli bir biçimde yağmalayanların yanı sıra, bir grup vandalın da tarihi eserleri tahrip etmek için uğraş verdiklerini, özellikle bazı heykellerin kafalarının gövdelerinden kopartılmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı. Soysal, müzedeki eserlerin büyük bölümünün Batılı ve özellikle Alman arkeologlarca yakından tanındığını belirtirken, Saddam Hüseyin'in buradaki bazı eserleri süsleme amacıyla saraylarına taşıttığı yolunda iddialar bulunduğunu, ancak Bağdat Müzesi'nin 13 yıldan bu yana halka kapalı olması nedeniyle bu iddiaların doğruluk payının bilinmediğini kaydetti. Bağdat Müzesi'nin yağmalanmasını 2 bin yıl önce Mısır'da Büyük İskender tarafından kurulan kütüphanenin tahribine benzeten Amerikan arkeoloji çevreleri, Irak'ın tarihi mirasının gereğince korunmamasından ABD ordusunu sorumlu tutuyor. 1954 Lahey Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar gereği, işgal edilen ülkenin tarihi ve kültürel mirasının işgal eden ülke tarafından korunması gerektiğine işaret eden arkeoloji çevreleri, ABD'nin gelecekte bu ihmalinden dolayı suçlanabileceğini kaydediyorlar. Irak, Lahey Sözleşmesi'ni onaylamış, ABD ve İngiltere onaylamamıştı. UYGARLIĞIN BEŞİĞİ MEZOPOTAMYA Irak topraklarını içine alan Mezopotamya, özellikle MÖ 8 binden itibaren, günümüz sisteminin temel taşlarının atıldığı belli başlı yerlerden biri haline gelmişti. Kentlerin, devlet sisteminin, bürokrasinin, imparatorlukların ortaya çıktığı bu topraklarda daha sonra Helenistik kültürün düşünsel yapısını oluşturan kurumsal olgular doğdu. Batı İran, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu'nun bir kısmı, Suriye, Doğu Akdeniz, Filistin ve Lübnan'ı kapsayan ve Büyük Mezopotamya olarak adlandırılan bu bölge, hem insanlığın ortak kültür mirasını taşımasından hem de belirgin özelliklerinden dolayı öne çıkıyor. Bu çekirdek bölgede, Irak özellikle ilk kentlerin ve devlet örgütünün ilk biçiminin ortaya çıktığı yer olarak ayrı bir önem taşıyor. Bölgede kuruluş tarihi oldukça eski olan Bağdat Müzesi, Mezopotamya uygarlığının görkemini sergilemek amacıyla yapılmıştı. O dönemde İngilizlerin yardımıyla çok hızlı gelişmiş bir prestij müzesi olan Bağdat Müzesi, tüm Mezopotamya kültürlerinin, Asur'un, Babil'in, Sümer'in en önemli eserlerinin yer aldığı en zengin müzelerin başında gelmekteydi. (aa)
Yayın Tarihi :
16 Nisan 2003 Çarşamba 00:00:04
Güncelleme :4 Kasım 2003 Salı 00:08:24