Tarık Demirkan
Budapeşte - BBC Türkçe Yayınları

Hafiften çekik gözlerindeki garip parıltıyla bakıyor, uzattığım elime sıkıca sarılıyor, sallıyor.

Uzun zaman konuşmayan birinin sabırsızlığıyla anlatmaya başlıyor.

Önce söylediklerinden çok, ’aksanlı konuşuyor mu’ diye dikkat ediyorum.

Hayır, hiçbir aksanı yok.

Temiz bir Macarcayla, düzgün ifadelerle, kelimeleri özenle seçerek konuşuyor.

Belli ki eğitim düzeyi yüksek.

Karşımda duran kişi, son zamanlarda Macaristan’da adından çok fazla söz ettiren hareketlerden birinin önde gelenlerinden.

Onlar, Attila’nın torunları, yani Hunlar olduklarını iddia ediyorlar ve bu topraklarda etnik bir azınlık statüsü kazanmak için resmi işlemlere de başladılar.

Onu aramamın nedeni de bu.

"Siz kimsiniz?" diye soruyorum.

"Biz Hunlarız, Attila’nın torunları.." diye yanıtlıyor.

Evet, karşımda duran ve Macarca konuşan kişi atalarının Batı uygarlığı tarafından kendine yakıştırılan ’Tanrının Kırbacı’ lakabıyla Roma’yı dize getiren Attila’nın halkı Hunlar olduğunu iddia ediyor.

’Nereden biliyorsunuz Hun olduğunuzu?’

Aslına bakılırsa Hunlar ve Attila bu toprakların bilinen ilk sahiplerinden.

Karpatlar bölgesine milattan sonra 300’lü yılllarda dalga dalga gelen Hunlar, bu topraklarda büyük bir devlet kurmuşlardı.

Attila zamanında altın çağını yaşayan Hunlar, Asya bozkırlarından Roma kapılarına kadar dayanan uçsuz bucaksız toprakların hakimi olmuşlardı.

Büyük İmparator Attila’nın ölümünden sonra da sessizce, geldikleri gibi bu topraklardan çok da iz bırakmadan silinip gittiler.

"Peki," diyorum, "nereden biliyorsunuz atalarınızın Hunlar olduğunu?"

Gülümseyerek yüzüme bakıyor. Tebessümünde gerçekleri çok iyi bildiğini düşünen bir kişinin hoşgörülü tevazusu var..

Soruma soruyla yanıt veriyor:

"Peki siz nereden biliyorsunuz Türk olduğunuzu?"

"Ben," diyorum, "Türkçe konuşuyorum. Türk kültürüyle, gelenekleriyle büyüdüm."

"Evet," diyor Hun temsilcisi, "biz yüzyıllardır bu topraklarda yaşıyoruz. Çok farkında değildik belki, ama bizim de kültürümüz, dinimiz var. Bizim dinimiz Pagan dini. Doğa dini, kilisemizi artık resmen kurduk. Din adamı yetiştiriyoruz."

Evet, kendini Hunların temsilcisi olarak tanıtan kişinin anlattıkları doğru.

Birkaç yıl önce ortaya çıkan bir grup, kendilerini Hun olarak kabul ettirmek için resmen başvurdular.

Macaristan’daki azınlıklar yasasına göre, resmen azınlık olarak kabul edilen 12 etnik grup var.

Azınlık olabilmek için etnik azınlığın bu topraklarda yüzyıllardır yaşadığının kanıtlanması lazım.

Örneğin son yirmi yıldır yeni göçlerle gelen Çinliler, bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan Ermenilerden kat kat fazla olmalarına rağmen, yasaya göre etnik azınlık sayılmıyorlar.

Etnik azınlık olarak kabul edilmek, önemli. Çünkü o zaman yasalara göre bir çok hakkınız oluyor.

Parlamentoda temsil, belediyelerde yetki, devletten maddi yardım, kültürel etkinlikler ve imkanlar gibi bir sürü hak talep edebiliyor, kendi kültürünüzü rahatça yayabiliyorsunuz.

Peki 13’üncü azınlık grup olmak için ne yapmak lazım?

Herşeyden önce 2 bin imza toplamanız, ’biz bu topraklarda yaşayan ayrı bir etnik grubuz’ demeniz gerekiyor.

İşte Hunlar şimdi bunu yapıyor.

Kendilerinin Hun olduğunu iddia eden binlerce Macar vatandaşının imzasıyla başvurmuşlar.

Ocak ayında parlamento bu konuda karar alacak.


Eğer Macar parlamentosunun kararı ’olumlu’ olursa, Macaristanda 13’üncü etnik azınlık olarak Hunlar da yasal haklarından yararlanacaklar.

Çekik gözlü Hun gözlerindeki parıltıyla bunları anlatıyor.

"Peki," diyorum, bana biraz "dininizden, dilinizden bahseder misiniz?"

O da, "Bir dahaki sefer olsun" diyor. "Yaz aylarında büyük şenliğimiz olacak. Oraya bekleriz sizi."

Vedalaşıyoruz. Birkaç adım atıp dönüyor:

"Unutmadan," diyor, "biz sizinle, yani Türklerle yakın akrabayız. Bir dahaki sefere sizin diliniz ve bizim dilimiz üzerine hiç bilmediğiniz şeyleri anlatacağım..."

Tarihin derinliklerinden karşıma çıkıveren Hun geldiği gibi, sessizce uzaklaşıyor.

Ama, eğer azınlık haklarını alırlarsa, o zaman yaz şenliğinde onları sadece ben değil, bütün dünya medyası izleyecek.

Kolay değil, ne de olsa onlar Batı’yı dize getiren ’Tanrının Kırbacı’ Attila’nın torunları...