Başbakan Recep Tayip Erdoğan, kaldırdıkları her yasağın ardından korkuların ne kadar yersiz ve gereksiz olduğunun açığa çıktığını belirterek, "Pompalanan korkuların ne kadar boş olduğunu milletçe hep beraber gördük. Bu cumhuriyet, çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir. Bu cumhuriyet kökü mazide olan bir atidir. Bu cumhuriyet kökü derinlerde olan, büyük ve güçlü bir milletin kurduğu ve yaşattığı bir cumhuriyettir. Statükoyu muhafaza etmek, değişime direnmek, yasaklarda ısrar etmek, cumhuriyetimize de bu aziz milletimize de yapılabilecek en büyük haksızlıktır" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda cumhuriyetin erdemli bir yönetim biçimi, erdemli bir toplum inşa etmek için ortaya konmuş bir irade ve vizyonunun sonucu olduğunu belirterek, "Bu iradeye zincir vurmak, otoriter eğilimlere ve bunlar vasıtasıyla baskı almak isteyen yönetimler bu milletten her zaman gereken dersi almışlardır. Aynı şekilde bu iradeyi vesayet almak, küçümsemek, yok etmek isteyen karanlık odaklar, çeteler ve zümrelerle de her zaman milletimizden gereken cevabı almışlardır" dedi.
İstiklal ve demokrasinin milletin değiştirilemeyecek karakteri haline geldiğini, cumhuriyetin milletin karakterine en uygun yönetim biçimi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Cumhuriyetin kuruluşundan nice zaman sonra ortaya çıkan, tarihine ve coğrafyasına yabancılaşmış zümrenin tamamen aksine cumhuriyet, sözde elitler tarafından, yani seçkinleri kendilerinden menkul belli bir zümre tarafından değil; bizzat bu millet tarafından, bu milletin tüm unsurları tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla cumhuriyet asla ve asla belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir grubun rejime değil, bu milletin rejimidir. Sahibi de yalnızca bu aziz millettir" diye konuştu.
Cumhuriyet öncesi ayrışma ve çatışma korkusunun bugün bir tehdit ve sindirme aracı olarak görülmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Cumhuriyeti zayıf bir varlık olarak görüp, kendisine durumdan vazife çıkararak demokrasiye müdahale edenler, tarihimiz boyunca her zaman cumhuriyetimize en büyük zararı verenler oldular. Ülkenin birliğini ve bütünlüğünün tehdit altında olduğu bahanesiyle demokrasiye gölge düşürenler, siyaseti ve siyasetçiye devre dışı bırakmaya çalışanlar ekonomiye de dış politikaya da iç politikaya da en büyük kötülüğü yaptılar. Cumhuriyeti korumak adına aslında onlar bir korku cumhuriyeti oluşturdular. Tehlikede olan cumhuriyet rejimi değil, bu korkulardan nemalanan çevrelerin imtiyazları oldu" dedi.
Başbakan Erdoğan, cumhuriyetin sahibi olmak noktasında hiç kimsenin hiç kimseye üstünlüğü olamayacağını ifade ederek, "Bu ülkenin bürokratı, hakimi, savcısı, askeri, polisi ne kadar bu cumhuriyetin sahibi ise bu ülkenin işçisi, köylüsü, esnafı, sanatkarı, sokaktaki vatandaşı da bu cumhuriyetin en az o kadar sahibidir ve teminatıdır" şeklinde konuştu.
"CUMHURA RAĞMEN CUMHURİYETÇİLİK YAPILMAZ""
Hiç kimsenin şahsi veya zümrevi hırslarını, beklentilerini, makam ve ikbal heveslerini bu milletin çıkarlarının, bu milletin bekasının üzerine koyamayacağına vurgu yapan Başbakan Erdoğan, "Cumhura rağmen, cumhurun düşünce ve hissiyatına rağmen cumhuriyetçilik yapılamaz. Halka rağmen, halkın iradesine rağmen halkçılık yapılamaz. Cumhuriyeti sevmenin, korumanın göstergesi onu yüceltmektir, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracak politikaları hayata geçirmektir" dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişle kıyaslanmayacak şekilde ilerlediğini, kalkındığını, dünya genelinde takdir edilen, övülen, örnek gösterilen, saygı duyulan bir konuma yükseldiğini kaydeden Erdoğan, "Ankara'dan çıkamayanlar bunu hissedemezler. Sadece bedenen değil, zihnen çıkamayanlar da bunu hissedemezler" diye konuştu.
Atatürk'ün, 'Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz cumhuriyeti kurduk, o 10 yaşını doldururken, demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, "İşte cumhuriyetin ve demokrasinin icaplarını, aradan uzun zaman da geçmiş olsa uygulamaya koyan, hayata geçiren bizim iktidarımız olmuştur" ifadelerini kullandı.
"BİZ KABİLE DEVLETİ DEĞİLİZ"
Hiç kimsenin her şeyi milletten daha fazla bildiğini iddia ederek, bu ülkeyi siyaset kurumundan daha fazla önemsediğini ve sevdiğini söyleyemeyeceğini belirten Başbakan Erdoğan, "Hiç kimse demokrasi üzerinde, cumhuriyet üzerinde kendince vesayet kuramaz. Hukuk dışı operasyonlara girişemez. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz, köksüz bir devlet değiliz. Biz, binlerce yıl içinde oluşmuş bir devlet geleneğini tebarüz etmiş; anayasası, yasası, kuralları, gelenekleri olan bir ülkeyiz. Bir devletin temsilcileriyiz" dedi.
YANLIŞ ALKIŞ
Başbakan Erdoğan, 1940'lı yıllarda Ankara'nın Ulus semtine 'kılık kıyafeti uygun değil' diye kasketli gariban köylülerin, yani ulusun, milletin girmesinin yasaklandığını anlatırken, salondaki bazı izleyicilerin alkışlamaları üzerine, "Bunu alkışlamayalir. Sahibi de yalnızca bu aziz millım, buna üzülelim" dedi. Erdoğan, "Sakal yasaklandı, bıyık yasaklandı. Aynen şimdi olduğu gibi üniversite kapılarında genç kızların başörtüsü yasaklandı. Darbe yapanların eleştirilmesi yasaklandı. Bu ülkenin gerçeklerini, bu ülkenin sorunlarını dile getirmek, konuşmak yasaklandı. Bu yasakları koyanlar ve uygulayanlar, cumhuriyeti koruma ve kollama bahanesinin arkasına sığınıyorlardı. Cumhuriyeti, cumhurdan, halktan koruyarak belli bir zümrenin hakimiyeti altına almak isteyen bu çarpık anlayışla sadece bu kavrama haksızlık etmekle kalmadılar. Türkiye'nin gelişimine de set çektiler. Cumhuriyeti korumak, rejime sahip çıkma bahanesinin arkasına sığınarak onlar aslında cumhuriyeti küçülttüler. Halka yabancılaştılar. Bugün cumhuriyet cumhurla kucaklaşmaktadır. Farkımız budur" diye konuştu.
Kaldırdıkları her yasağın ardından korkuların ne kadar yersiz ve gereksiz olduğunun açığa çıktığını ifade eden Erdoğan, "Ama biz o yasakları kaldırırken nasıl kıyametler koptuğunu hatırlayın. Paralarda bile Türk Lirası'nın o altı sıfırını atacağımız zaman birilerinin o köşelerinde ne tür yazılar yazdığını ve şu anda da bulundukları yerden ne tür hakaretler ettiklerini düşünün. O zaman 'özür dileyeceğiz' diyenler, ne bu özrü dileyebilmişlerdir ne de paramızın kazandığı o onur sayesinde nasıl ayakta durduklarını hissetmişlerdir. Paradan altı sıfır atılması durumunda enflasyonun patlayacağını söylediler. Attık altı sıfırı ne oldu? Her şey ortada" şeklinde konuştu.
"BU CUMHURİYET ÇITKIRILDIM BİR CUMHURİYET DEĞİLDİR"
Başbakan Erdoğan, evhamlara prim vermediklerini, yasakları kaldırdıklarını ve kaldırmaya da devam ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Pompalanan korkuların ne kadar boş olduğunu milletçe hep beraber gördük. Bu cumhuriyet, çıtkırıldım bir cumhuriyet değildir. Bu cumhuriyet kökü mazide olan bir atidir. Bu cumhuriyet kökü derinlerde olan, büyük ve güçlü bir milletin kurduğu ve yaşattığı bir cumhuriyettir. Statükoyu muhafaza etmek, değişime direnmek, yasaklarda ısrar etmek, cumhuriyetimize de bu aziz milletimize de yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Bugün Türkiye'de hala öyle bir zihniyet var ki TBMM'yi, yasamayı, yürütmeyi, onlarla birlikte milleti reşit, mümeyyiz, muktedir görmüyor. Kendisine millet, yasama ve yürütme üzerinde muhafızlık görevi ihdas ediyor. Allah aşkına siz bu yetkiyi kimden alıyorsunuz? Hangi Anayasal ve yasal yetkiyle TBMM'ye hiza vermeye kalkışıyorsunuz? Hangi vasfınızla, kerametinizle siz bu milletten daha iyi biliyorsunuz? Kendi iradenizi milli iradenin üstünde ne zamandan beri görmeye başladınız? Milleti küçümseme, milletin vekillerini yok sayma cüretini nereden alıyorsunuz? Siz milletin velisi ya da vasisi misiniz? Millet, Meclis, yürütme yanılıyor da en doğruyu siz mi biliyorsunuz? Yoksa siz millete patronluk mu yapmak istiyorsunuz? Cumhuriyet, işte sizin bu vesayetçi anlayışlarınızı, milletin üzerinde tasallut etme anlayışınızı çok ciddi manada tespit etti. Üzerinde tasallut kurmasın diye sizin gibi zümrelerin mevkilikleri, milli iradeyi baskı altına almasın diye cumhuriyetimiz ilan edildi, şimdi de cumhur cumhuriyetine sahip çıkıyor."
HSYK SEÇİMLERİ
Başbakan Erdoğan, 'yargı siyasallaşıyor, AK Parti kendi yargısını kuruyor, yargıyı ele geçirmeye çalışıyor' şeklindeki eleştirilere de yanıt verdiği konuşmasında, referandumun ardından 2 ayı aşkın bir zaman geçtiğini ve bu iddiaların gerçek dışı olduğunun ortaya çıktığını kaydetti. 12 Eylül öncesinde millete korku yayanların, milleti ikna edemedikleri gibi yargı camiasını da ikna edemediklerini dile getiren Erdoğan, "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerinde aday oldular. Ama kendi camialarında kabul görmeyince, farklı ithamlarla seçimleri karalamaya başladılar" dedi.
HSYK seçimlerinin şeffaf ve demokratik şekilde yapıldığını belirten Erdoğan, "Sesi çok çıkan bir zümrenin, yargı camiası içinde neye tekabül ettiği ortaya çıktı. Bir avuç insanın, nasıl binlerce insanın iradesine ipotek koyduğu anlaşıldı. HSYK seçimlerinde ilk defa 10 binin üzerinde yargı mensubu, kendi hür iradeleriyle şeffaf ve demokratik ortamda oy kullandılar. Şimdi buna yargının siyasallaşması denebilir mi? Türkiye'ye demokrasi, cumhuriyet geldi ama birilerinin hala haberi yok. Hala birileri belli alanlarda hakimiyet kurmak, hükümranlıklarını sürdürmek istiyor. Kusura bakmasınlar, kimse demokratikleşmeden muaf değildir, milli iradenin hakimiyetinden azade değildir. Bizim yaptığımız cumhuriyeti de, demokrasiyi de tüm alanlarda hakim kılacak adımları atmaktır. Ortada siyasallaşan bir yargı yok; ortada siyasallaşmış unsurlar tarafından sindirilmiş bir yargının artık tarafsız bir yargıya dönüşümü var" diye konuştu.
Erdoğan, 1960 iradesi sonrasında oluşan statükocu, hizipçi, seçkinci yapının bugün artık değişimci, tarafsız, millet hassasiyetlerini gözeten bir yapıya dönüştüğünü belirterek, "Bizim hiç bir gizli gündemimiz yok. Bizim, birilerinin iddia ettiği gibi gizli bir ajandamız, gizli niyetlerimiz yok. Biz bu cumhuriyetin nasıl, hangi idealler üzerine kurulduğunu biliyoruz. Bu cumhuriyeti o ideallere ulaştırmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Bizim cumhuriyeti korumak, kollamak, ideallerini artırmak, itibarını yaşatmak" dedi.
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |