18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Burdur Gölü üçte birini kaybetti

10 kilometre küçülen Burdur Gölü için yönetim planı revize ediliyor... Türkiye'nin 13 uluslararası öneme sahip Ramsar Alanı'ndan ve 305 önemli doğa alanından biri olan Burdur Gölü'nün korunması için hazırlanan Burdur Gölü Yönetim Planı'nın revize edilmesi için çalışma başlatıldı.

Burdur Gölü Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın yaptığı açıklamada, Türkiye'nin 13 uluslararası öneme sahip Ramsar Alanı'ndan ve 305 önemli doğa alanından biri olan, aynı zamanda doğal sit alanı ve yaban hayatı geliştirme sahası olan Burdur Gölü'nün son 35 senede alanının yaklaşık üçte birini kaybettiğini, su seviyesinin yaklaşık 12 metre düştüğünü söyledi.

Bu süreçte gölün yüzey alanının 226 kilometrekareden 150 kilometrekareye gerilediğine işaret eden Sargın, Burdur Gölü Kapalı Havzası'nda 1995 yılından beri yağışlı dönem yaşanmasına rağmen gölün hızla kurumaya devam etmesinin, sorunun insan kaynaklı olduğunu ortaya koyduğunu ifade etti.

Sargın, Burdur Gölü'nde su seviyesindeki azalmanın başlıca nedenlerinin tarımsal sulama amacıyla 1970'lerden bu yana gölü besleyen akarsuların önlerine inşa edilen baraj ve göletler ile yine tarımsal sulama amacıyla havzadaki yer altı sularının sondaj kuyuları ile aşırı miktarlarda çekilmesi olduğunu kaydetti.

Gölü besleyen akarsuların göle ulaşmasının sağlanamaması durumunda 2040 yılında Burdur Gölü'nün ekolojik açıdan işlevi olmayan bir su kuyusuna dönüşeceğinin öngörüldüğünü dile getiren Sargın, “Burdur nüfusunun yüzde 60'ı tarımla, yüzde 70'i ise hem tarım, hem hayvancılıkla uğraşıyor. Burdur Gölü'nün kuruması, yörede gölün yarattığı mikro klima etkisinin ortadan kalkarak bağıl nemin azalması, yağışların düzensizleşmesi, gece sıcaklıklarının düşerek don olaylarının daha sık görülmesine neden olabilir” dedi.

Sargın, Burdur Gölü'nün Burdur dişli sazancığı, nesli küresel ölçekte tehdit altında olan dikkuyruk dahil olmak üzere 194 farklı kuş türü ve 10 tür sürüngene ev sahipliği yaptığını vurguladı. Burdur Gölü'nün kurumasının bu canlıların yaşam alanlarının da daralması veya tamamıyla yok olması anlamına geldiğine işaret eden Sargın, bu canlıların korunması gerektiğini bildirdi.

Burdur Gölü Yönetim Planı

Sargın, ilk kez 2008 yılında hazırlanan ve 2012 yılı sonuna kadar yürürlükte olan Burdur Gölü Yönetim Planı'nın, kuruma tehdidi altındaki Burdur Gölü'nün korunması, gelecek nesillere aktarılması ve alanın bütüncül olarak yönetilmesi için önemli bir araç olduğunu söyledi.

Sargın, 2012 yılı sonu itibarıyla mevcut yönetim planının revizyonunun gündemde olduğunu vurgulayarak, “Göldeki alan kaybı ve seviye düşüşünün sürmesi, Revize Yönetim Planı'nın bu sorunun çözümüne odaklı politika ve faaliyetleri içermesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır” diye konuştu.

Sargın, Burdur Gölü'nün çekilmesinin durması için her sene göle girmesi gereken su miktarının belirlenip, bu suyun temini için havzada bulunan hangi barajlar veya göletlerden hangi miktarlarda, ne zaman ve ne kadar süreyle su bırakılacağına ilişkin bir program oluşturulması ve bu programın yönetim planında yer alması gerektiğini kaydetti.

Burdur Gölü Yönetim Planı'nın, Burdur Gölü Kapalı Havzası'nda gölü etkileyen tüm faaliyetleri kapsayacak şekilde ve havza ölçeğinde genişletilmesi ve uygulanması gerektiğine işaret eden Sargın, şöyle konuştu:

“Burdur Gölü Kapalı Havzası'nda tarımda kullanılan suyu azaltmak için, az su tüketen bitkilere veya yağmura dayalı yeni bir tarımsal ürün deseninin oluşturulması ve bu ürün deseni ile tasarruflu sulama yöntemlerinin çiftçinin ekonomik gelirini olumsuz biçimde etkilemeyecek şekilde yaygınlaştırılması için gerekli politika ve faaliyetlerin yönetim planına yerleştirilmesi gerekir. Burdur Gölü Kapalı Havzası'nda mevcut yer altı suyu rezervlerinin belirlenmesi ve sondaj kuyularının göle olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik politika ve faaliyetlerin yönetim planında yer alması önem taşıyor.”

Belediye Başkanı Akkaya

Burdur Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya ise gölün Burdur için çok şey ifade ettiğini, ancak son dönemde gölde yaşanan su çekilmesinin kendisini çok üzdüğünü ve tedirgin ettiğini söyledi.

Gölün, Burdur ile adeta özdeşleştiğine işaret eden Akkaya, “Eskiden gölümüz bir ucundan diğer ucuna 40 kilometreye yaklaşan uzunluğa sahipti. Şu anda bu yaklaşık 30 kilometreye inmiş durumda. Fevkalade bir çekilme var” dedi.

Çekilmenin nedenlerini sadece barajlara ve göletlere bağlamanın doğru olmadığını anlatan Akkaya, çünkü barajların ve göletlerin de su topladığını kaydetti.
Akkaya, göldeki çekilmeye neden olan etkenler üzerinde araştırma yapılması gerektiğini ifade ederek, “Bu konuda sayın Orman ve Su İŞleri Bakanı'mız ile görüştük. Gölle ilgili ilmi bir araştırma yapılmasıyla ilgili sayın bakanımızın da bir talimatı oldu. Bu çalışmalar şimdi Devlet Su İşleri tarafından başlatılmış durumda” diye konuştu.

Burdur'da 1971 yılında bir deprem yaşandığını, depremden sonra gölde ağır ağır bir çekilme başladığını hatırlatan Akkaya, şehir içinde göle kadar, hatta gölün içinde fay kırıkları olduğunu kaydetti.

Bu kırıkların incelenmesi, buradan elde edilecek veriler doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini belirten Akkaya, şunları söyledi:

“Bu iş 'Burdur Gölü çekliyor' diyerek çözülecek bir mesele değil. Göle su lazım diyorum. Ne şekilde olacaksa, gölün çekilmesi önlenmeli. Bu çekilmeye 'dur' denilmeli. Çünkü bu konuyu Burdur'un hayati konularından biri olarak görüyorum. Dünyada kuruyan gölleri, kuruduktan sonra çevreye, yaşama olan etkileri araştırılmalı. Aral Gölü buna örnektir. Dolayısıyla bu konuyu geçiştirmeyiz. Konunun ilmi şekilde incelenmesi, üzerine gidilmesi lazım. 

AA
Yayın Tarihi : 4 Aralık 2012 Salı 12:38:32
Güncelleme :4 Aralık 2012 Salı 12:58:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?