Kürt siyasetçi ve yazar Kemal Burkay, 31 yıldır sürgün yaşadığı İsveç'ten Türkiye'ye dönüş gerekçesini, hükümetin açılım sürecine destek vermek olarak açıkladı. Burkay "Açılıma destek için geldim" dedi.
Türkiye'ye dönen Kemal Burkay, akşam saatlerinde Taksim Hill Otel'de bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye'ye geliş nedenlerini anlatan Burkay, "hükümetin açılım sürecine destek vermek" için geldiğini söyledi. Gelişinde medyanın kendisine verdiği desteğin de önemli olduğunu belirten Burkay, "Ülkede hükümetin başlattığı bir açılım süreci vardı. Duraklasa bile, düşündüğümüz hızda ilerlemese bile yine de cesaretli bir adımdı. Umuyorum ki, bu yeniden başlayacak, bazen umut kırıcı gelişmelere ve tutumlara rağmen. Yeniden başlayıp gelişebileceğine inanıyorum ve kişi olarak buna destek vermek istiyorum. Ülkeye geliş nedenim bu" diye konuştu.
İlk kez 1972'de yurt dışına çıktığını söyleyen Burkay, "1974'te döndüm genel aftan sonra. Ama ikincisi uzun sürdü. Bu kadar zaman ülkemden ayrı kalacağımı tahmin etmiyordum. Ancak şimdi dönüş koşulları oluştuğu için döndüm. 1993'te Özal'ın girişimiyle bir yumuşama olmuştu. Barış için önemli bir şans doğmuştu. Ne yazık ki bu şans heder edildi. İçerde ve dışarıda birtakım güçler, bu barış sürecini çıkarları için engelledi. Şimdi son 2-3 yılda bu şans tekrar önümüze çıktı. Ama bu süreci sabote etmek isteyenler hep sahnedeler. Her olumlu adımda birileri çıkıyor ve kanlı olaylar oluyor. Tüm bunlara rağmen umutsuz olmamalı. İşte bu ikinci yumuşama döneminde yurda dönmem için koşullar olgunlaştı. TRT 6'nın bir devlet televizyonu olarak yayına girmesini, BDP'nin kapatılmamasını çok önemsiyorum. Sorunu çözmek için olanaklarımız var, eğer yeniden sabote etmezsek'' şeklinde konuştu.
Burkay, ''Ülkeye dönüşünüzü sağlamak kimin başarısı?'' sorusuyla da karşılaştığını belirterek, ''Özgürlük için direnen kitlelerin, politikacıların, aydınların, bir de son dönemde yumuşama sürecine katkıda bulunan hükümetin'' dedi.
Bir yazar ve aydın olarak görüşlerini paylaşmaya devam edeceğini, kendisine yakın gördüğü siyasi partileri destekleyeceğini kaydeden Burkay, Kürt halkı için yürütülecek çalışmalara destek vereceğini söyledi. Burkay, ''Kürdistan İşçi Partisi ile Kürt sorununun çözümünde ortak paydada buluşmaya hazır mısınız?'' sorusuna, ''PKK bizden sonra kurulmuş bir örgüt. Yola çıkışta farklarımız vardı, onlar silahlı mücadeleyi temel alıyorlardı. Legal mücadeleye karşıydılar. 'Bağımsız Birleşik Kürdistan' diyorlardı, biz ise federal çözümü ele aldık. Ama müştereklerde birleşilebilir. Mesela 1993'te Şam'da Abdullah Öcalan ile imzaladığımız protokolün anlamı buydu. Bu protokoldeki isteklerimiz tamamen demokratikti. Eğer Özal ile üzerinde çalıştığımız protokol gerçekleşseydi bugün Kürt sorununu konuşmazdık'' yanıtını verdi.
''Öcalan, 'Artık yokum, Kandil ve hükümet beni kullandı' dedi. Aynı gün siz buradasınız, o yoksa siz mi varsınız?'' sorusun ise Burkay, ''O sahneden çekiliyorsa ben sahneye çıkıyorum diye bir şey söz konusu değildir. Geçmişimde bir örgüt yöneticiliği vardı ama bugün bir örgüt yönetmiyorum. Öcalan çekilebilir, o dediğiniz şeyi geçmişte de söyledi. Bugün 31 yıl sonra bir sürgün, gurbette bir kalp kriziyle ölmeden döndü, bu önemli bir şey" yanıtını verdi.
Burkay, ''DTK ile temasınız olacak mı?'' şeklindeki soru üzerine de, yurt içinde Kürt sorununu eksen edinen legal örgütlerle, aydınlarla ve bu konuya olumlu bakan siyasi partilerle diyalog içinde olacağını belirterek, ''Hayalci değilim, öyle çok büyük güce de sahip değilim. Hükümetle muhatap olup, sorunları çözmek, bu işi hemen bitirmek gibi bir iddiam yok. Çözüm yöntemi de önemli, amaç çözüm mü yoksa çözümsüzlük mü? Kısacası kendime yakın bulduğum her örgütle diyaloğum olabilir. DTK ve BDP ile görüşebilirim, aramızda bir kan davası yok. Örgütlerin demokratik işlemesini ve ilkelere önem vermesini istiyorum. Bunlara uymayanları eleştiririm" dedi.
Burkay, bir soru üzerine, politikada sorunların çözümünde sadece kişilerin iyi niyetine bakılmaması gerektiğini, koşulların olgunlaşması, liderlerin cesur ve akıllıca davranmasının şart olduğunu kaydederek, ''AK Parti hükümetinde Cumhurbaşkanı Gül'ün yaptığı açıklama önemliydi. Dedi ki, 'Kürt sorunu en önemli sorunumuz, bu sorun çözülmedikçe Türkiye düze çıkamaz ve bu sorun şiddetle değil diyalogla çözülür'. Bu, Türk siyaseti açısından bir kırılma noktasıydı. Sonra Başbakan da aynı açıklamaları yaptı ve böylece Kürt açılımı konuşulmaya başlandı. Ama arkasından 'Kürt açılımı' sözü geri alındı. 'Milli birlik açılımı' dendi. Bu geri adımı da eleştirdim. Ama her şeyin de bir partinin ya da liderin iyi niyetine bağlı olmadığını biliyorum. Bir de AK Parti hükümeti iyi şeyler yapınca ne biz sosyalistler ne de Aleviler gereken desteği vermedik. Kürt kesiminden bir kısım da bu açılım sürecine destek vermedi, hatta TRT 6'dan bile rahatsız oldular. Hükümeti attığı adımlar karşısında cesaretlendirmek lazım. Hükümet en ufak bir adım attığında kendisine toptan bir cephe açılıyor" diye konuştu.
Burkay, toplantının ardından çoğunluğunu HAKPAR üyelerinin oluşturduğu katılımcılarla özel bir görüşme yaptı.
senin "açılıma destek" diye gelişinden sonra, sakın sırada "saçılıma destek" diye fettul hoca da olmasın ! ne hikmet ise, gelişin TSK'nın dağılma noktasına denk gelmiş ! (bu yorumumu, sayın gül'e, sayın arınç'a, sayın erdoğan'a atfedilir)