Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğrenci ve müdavimlere konferans veren Sezer, "NATO'nun yeniden yapılandırılmasıyla birlikte, ittifakın avrupa-atlantik ekseninde istikrarın sürdürülmesine ve küresel güvenliğin sağlanmasına yönelik katkısının artması beklenmektedir" diye konuştu.
Sezer, "İttifak, bugün de Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğinin temel taşlarından biri olan NATO-Avrupa Birliği (AB) stratejik ortaklığını genişletmekte kararlıdır. NATO'nun güvenlik rolü çoğaldıkça ve ittifak daha geniş sorumluluklar üstlendikçe, Türkiye'nin NATO'daki etkinliğinin daha da artması doğal olacaktır" diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), cumhuriyet tarihinde her zaman çağdaşlığın ve ilericiliğin simgesi olduğuna dikkat çeken Sezer, TSK'nın bu gücü yakalayıp sürdürmesinde en büyük rolün, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ilişkin olduğunu bildirdi.
Geçen yılki konuşmasında cumhuriyetin 80. yılına gönderme yaptığını hatırlatan Sezer, şunları kaydetti:
"Hedefimiz, cumhuriyetimizin 100. yıldönümü olmalıdır. Atatürk'ün Türkiye için öngördüğü 'çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak' ülkü ve yönergesini, cumhuriyet kuşakları olarak tam anlamıyla gerçekleştirebildiğimizi söyleyemeyiz. Önümüzde daha yapılması gerekenler vardır, ancak bunları yapmak kararlılığımızdan kimse kuşku duymamalıdır. Atatürk devrimlerinin getirdiği kazanımlardan geriye dönüş yoktur. Türk ulusunun önü açıktır, geleceği aydınlıktır. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir."
Sezer, "Türkiye'nin Büyük Ortadoğu tasarısının hedef aldığı ülkeler arasında olamayacağını" da belirterek, "Laik Türkiye'ye sözde 'İslam Cumhuriyeti' tanımlaması getirmek ya da 'Ilımlı İslam' gibi anlamsız nitelemelerle kimi modelleri bilinç altından benimsetmeye çalışmak, yersizdir ve kabul edilemez" dedi. Sezer, "Ilımlı islam modeli, islam dinini kabul eden diğer ülkeler için bir ilerleme sayılsa da Türkiye Cumhuriyeti yönünden büyük bir geriye gidiş, daha açık söylemiyle 'irticai' bir modeldir" diye konuştu.
Öte yandan Aralık 2004'ün, Türk ulusu için Avrupa Birliği'nin içtenliğinin sınanması anlamına gelmediğini belirten Sezer, "AB'nin de, aralık ayında atacağı ters yönde bir adımın birlikte getireceği siyasal ve stratejik kimi sonuçları kapsamlı biçimde değerlendireceğine inanıyoruz" dedi.