Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yayınladığı mesajında, her demokratik ülke gibi Türkiye`nin de yasaları uygulamak ve rejime yönelik girişimleri önlemek durumunda olduğunu belirterek, türban olayına sert bir çıkış yaptı. Sezer, ``Türkiye`nin önüne çeşitli dönemlerde getirilmeye çalışılan türban sorununun, demokrasiye sığınılarak, demokratik atılımların gölgelenmesinden başka bir anlam taşımamaktadır`` dedi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında, İnsan hakları raporunda hükümet ve milletvekillerinin türbanlı eşlerini Çankaya`daki resepsiyona çağırmamasına yer veren ABD Dışişleri Bakanlığına ve hükümete sert mesajlar verdi.
Sezer, mesajında, kadınların, toplumsal ve siyasal yaşama etkin katılımının, gelişmişliğin ve çağdaşlığın önemli göstergesi olduğunu vurguladı. Sezer, uzun yıllar boyunca kadınların, kamusal yaşama erkeklerle eşit biçimde katılmasının çeşitli nedenlerle engellenmesinin, dünyayı kadınların üretici ve yaratıcı gücünden yoksun bıraktığını da kaydetti.
Türkiye`yi çağdaş ülkeler düzeyine çıkarmak isteyen Atatürk`ün, kadın-erkek ayrımcılığına son verecek yasal düzenlemeleri yaşama geçirdiğini ve bu yolda büyük devrimler gerçekleştirdiğini belirten Sezer, 1926 yılında Medeni Yasa`nın kabulü ve 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin, Türk kadınına dönemin koşullarına göre ilerici niteliğiyle birçok gelişmiş ülkede görülmeyen kazanımlar sağladığını bildirdi. Sezer, bu kazanımlar sonucu, Türk kadınının kabuğunu kırarak, yaşamın her alanında önemli roller üstlendiğini, ülkenin kalkınmasına ve demokrasinin güçlenmesine önemli katkılarda bulunduğunu vurguladı.
``Tüm bu gelişmelere karşın günümüzde, kadın-erkek eşitliğinin tam anlamıyla sağlanabilmiş olduğunu söylemek olanaklı değildir`` diyen Sezer, Türkiye`de hala hak ve özgürlüklerini kullanamayan birçok kadının, aile içi şiddete, ayrımcılığa ve başta dinsel kökenli olmak üzere çeşitli baskılara uğradığına, ekonomik ve toplumsal kaygılar nedeniyle suskun kaldığına dikkat çekti. Sezer, kadın-erkek eşitliğinin gerçek anlamda olanaklı kılınmasında eğitimin önemini vurguladı.
Sezer, mesajında, her demokratik ülke gibi Türkiye`nin de yasaları uygulamak ve rejime yönelik girişimleri önlemek durumunda olduğunu belirterek, ABD`nin hazırladığı İnsan Hakları raporunda yöneltilen eleştirilere isim vermeden, ``Bu bağlamda kimi insan hakları raporlarında Türkiye`ye yöneltilen eleştirilerin haklılık payı bulunmamaktadır`` yanıtını verdi. Sezer, şöyle devam etti:
``Türkiye`nin önüne çeşitli dönemlerde getirilmeye çalışılan türban sorunu, demokrasiye sığınılarak, demokratik atılımların gölgelenmesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Çünkü, yurttaşlarımız özel yaşamlarında inançlarının gereklerini hiçbir baskıya uğramaksızın özgür biçimde yerine getirmektedir. Dinsel simgelerin, siyasal düşüncelerin aracı olarak kullanılmasına ve kutsal din duygularının kötüye kullanılmasına hoşgörüyle bakılamaz. Böyle bir durum, laik demokratik yapının özüne, gerçek inanç özgürlüğüne, eşitlik ilkesine olduğu kadar, ulusal birlik ilkesine de aykırı düşer``
Sezer, belirli siyasal düşüncelerin, din ve vicdan özgürlüğü ile insan haklarını gerekçe göstererek inançları kullanmasına, demokrasinin korunması ve toplumsal barış adına izin verilemeyeceğini de bildirdi. Sezer, ``Din ve vicdan özgürlüğünün gerçek güvencesi laiklik ilkesidir`` dedi.
Sezer, bugün Türk toplumunun, kadını ve erkeğiyle, Cumhuriyet`in getirdiği çağdaş toplum düzeninde, geleceğe güvenle bakabildiğini, barış içinde aydınlık yarınlara hazırlandığını da belirterek, kadınlarımızın siyasette ve diğer alanlarda daha fazla temsil edilmeleri ve etkin rol üstlenmelerinin, demokratikleşme sürecini hızlandıracağı görüşünü de savundu.
Sezer, mesajını, ``Cinsiyet ayrımının olmadığı bir dünyada, insanların eşit, kardeşçe ve barış içinde yaşayabilmeleri umuduyla, tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü`nü kutluyor, yurttaşlarımıza esenlikler diliyorum`` diyerek bitirdi.