20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Dağlıca'da bazı sorular!

12 askerin şehit düştüğü dosyadan bazı soru işaretleri çıktı: Bütün silahlar neden incelenmedi? Yüzbaşı ile savcıya verilen ifadeler neden farklı? Sorgu sırasında neden avukat çağrılmadı? Neden sadece Kürtçe bilen iki askerin telefon kayıtları araştırıldı?

Hakkâri Dağlıca'da 12 askerin şehit düştüğü terör saldırısına ilişkin dava dosyasından, yürütülen soruşturmaya yönelik çok sayıda soru işareti çıktı.
Soruşturmayı yürüten ve PKK tarafından kaçırılan 8 asker hakkında dava açan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca hazırlanan dosya, soruşturma usulüne uygunluk konusunda çok sayıda kuşku içeriyor. Sanık avukatlarının, davanın 1 Şubat'ta yapılacak ilk duruşmasında bu kuşkuları dile getirerek, bazı delillerin yok sayılmasını isteyecekleri öğrenildi.
Dosyadan çıkan bazı soru işaretleri şöyle:

Kaçırılan askerlerden bazılarının silahlarının tutukluk yaptığını, çaresiz kaldıklarını söylemelerine karşılık sadece 4 silah için ekspertiz raporu isteyen savcılık, kendi silahlarının da tutukluk yaptığını söyleyen tanıkların beyanlarını görmezden geldi.
Savcılık, 4 silahın laboratuvar koşullarında düzgün çalışmasını, 8 asker hakkındaki davanın ana gerekçelerinden biri saydı.

Tanıkların silahlarıyla ilgili beyanlarının doğruluğunu araştırmak yerine, Dağlıca'daki tabur komutanlığında, çatışmaya katılan askerlerin tek tek ifadesi alındı.
Bir yüzbaşının sorguda sadece "Silahınız tutukluk yaptı mı?" sorusunu yönelttiği tanıkların tamamı, "tutukluk yapmadı" yanıtını verdi. Bu ifadeler aynen dosyaya girdi. Buna karşılık, savcılıkça doğrudan sorgulanan bazı tanıklar, silahlarının tutukluk yaptığını anlattı.

Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, sorgulandıkları sırada barodan avukat tayin edilmesi gereken sanıklar için avukat çağrılmadı. Gerekçe olarak da sanıkların sorgu başlarken hafif bir hapis cezası gerektiren eylemle suçlanmaları gösterildi.
Sanıklara, "devletin birliğini bozmak" gibi ağır suçlamaların yöneltildiği mahkeme safhasında avukat tayin edildi. Uzmanlar, bu tip bir uygulamanın yaygınlaşması halinde, tüm soruşturmalarda suçu hafif gösterip avukat olmaksızın sorgu yapılabileceğini kaydetti.

Sadece iki kayıt
Savcılık, Şüpheli 8 askerden sadece Kürtçe bilen Ramazan Yüce ile Fuat Başoda'nın telefon kayıtlarını araştırdı. Diğer sanıkların bağlantıları araştırılmadı. 

Savcılık, saldırı öncesinde rütbelilerin ihmali bulunduğu yönündeki sanık ve tanık beyanlarını görmezden geldi. Savcılık, bazı korucuların da saldırıya karışmış olabileceği yönündeki tanık ifadelerinin de üzerine gitmedi. 

Kaçırılan 8 askerin ifadelerinin önemli bir bölümünün kelime kelime aynı olması dikkat çekti. Askerler, özellikle kaçırıldıktan sonra yaşananlara yönelik anlatımlarında neredeyse tümüyle aynı cümleleri kullandı. Bazı tanık ifadelerinde de benzerlık görüldü. Özellikle, gerekli eğitimlerin verilip verilmediğine yönelik sorgularda neredeyse sorgulanan tüm askerlerin aynı yanıtı vermesi dikkat çekti. 

Savcılığın talimatıyla soruşturma sürerken gizlilik kararı alınarak, yayın yasağı konuldu. İddianamenin hazırlanması sonrasında gizlilik kalktı, ancak, yayın yasağının sürdüğü açıklandı.


Er Yüce, askerden önce de kaçırılmış

PKK'nın kaçırdığı 8 askerden 'ağırlaştırılmış müebbet hapsi' istenen er Ramazan Yüce'nin askerden önce PKK'lılarca dağa götürüldüğü, ancak örgüte katılmak istemediği için evine gönderildiği iddia edildi. Yüce'nin kardeşi Mazlum Yüce, "Ağabeyimin terör örgütüyle bağlantısı yoktur. Kaçırıldığında önlerine 3 tane alternatif sunuldu, 'Ya burada kal, ya Avrupa'ya gönderelim ya da evine gönderelim' diye. Ağabeyimin terör örgütüyle bağlantısı olsaydı orada kalırdı" dedi. Yüce'nin Mersin'de yaşayan annesi Fatma Yüce ise "Oğlum vatana ihanet etmedi. Oğlumun örgütle alakası yok" diye konuştu.

Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Ocak 2008 Pazartesi 08:52:02
Güncelleme :21 Ocak 2008 Pazartesi 08:55:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
seher öz IP: 78.186.4.xxx Tarih : 21.01.2008 13:57:03

neden askerde ölünce şehit kaçırılınca vatan haini olunuyor anlamıyorum.kaçırılma zaten insanın rızası olmadan yapılan bişey. çocuklarımız sağ kurtuldu diye sevinmemiz gerekirken onların müebbet hapisi isteniyor. bu olay demokrasinin ihlalidir. en başta askerliğin zorunlu yaptırılmasına karşıyım. bu olayda kürtlere büyük haksızlık yapılıyor. sadece kürtçe bildikleri için telefonlarının dinlenmesi ayırımcılık yapıldığının göstergesidir. PKK demek kürt demek değildir. bu tanımın netleştirilmesi gerekir. bu şekilde davranıldığı zaman kürtler haliyle örgütlenir ve daha çok olay yaşanır.bu şekilde sorunlar halledilmez sadece daha da kızıştırılır.