23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Değirmendere’de tsunami izleri

The Times gazetesi, tarihin kaydedilen en büyük tsunami felaketini yaşayan Güney Asya’dan yola çıkarak, 1999’da İzmit’in Değirmendere ilçesinde yaşanan deprem ve tsunaminin izini sürdü.

Güney Asya’yı vuran ve yaklaşık 150 bin kişinin yaşamına malolan tsunami felaketinin ardından bölgede sular çekildi, ancak geride büyük bir yıkım ve izleri silinmeyecek acılar bıraktı.

İngiltere’de yayımlanan The Times gazetesi de, Güney Asya depremiyle, 17 ağustos 1999’ta İzmit’in Değirmendere ilçesinde yaşanan 7.4 büyüklüğündeki depremin ve ardından gelen 2.9 metre yüksekliğindeki tsunaminin karşılaştırmasına yer verdi.

The Times, resmi rakamlara göre 20 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği Marmara Depremi’nin üzerinden beş yıldan fazla zaman geçmesine karşın, bölgede hala deprem korkusunun sürdüğünü ve Güney Asya depremiyle travmatik anıların tekrar su yüzüne çıktığını yazdı.

Yaz aylarında nüfusu 50 bine yaklaşan Değirmendere’de deprem sonrası nüfusun 10 bine düştüğünü hatırlatan gazete, bölge halkının bozulan psikolojisinin yanı sıra ilçenin ekonomi ve turizm potansiyelindeki gerilemeye de dikkat çekti.

"Hayatım depremin olduğu gün sona erdi"

‘Hayatım depremin olduğu gün sona erdi’ başlıklı yazıda önce bir deprem, ardından da tsunamiyle sarsılan Değirmendere’de yakınlarını kaybetmiş insan portrelerine yer verildi.

Depremde 24 yaşındaki oğullarını kaybeden Öztaş ailesi Değirmendere halkının ruh halini yansıtan bir simge gibi... Baba Dursun Öztaş, beş yıldan uzun süredir oğlu Murat’ın nüfus cüzdanını cebinde taşıyor. Öztaş, gözyaşları içinde cebinden oğlunun kimlik kartını çıkararak, gurur ve acı içinde “bu, o” diyor.

Öztaş’ı en çok etkileyen olaylardan biri de, depremden birkaç gün sonra oğlunun cesedini bulup, kendisinin dışarı çıkarması.

Baba Öztaş’ın hafızasından çıkmayan kötü hatıralar, geçtiğimiz hafta Güney Asya’da meydana gelen tsunami felaketiyle bir kez daha açığa çıkmış, Öztaş, “sanki herşey burada oluyordu ve tekrar yaşanıyordu...” sözleriyle duyduğu korkuyu anlatıyor.

Öztaş ailesi oğullarının kaybının ardından, iki oğulları daha olmasına rağmen, ‘dağılmış’... Panik atak sorunuyla mücadele eden Öztaş, her gün alkol alıyor. Karısı ise, kendi içine kapanmış durumda.

Öztaş, hayattan tek beklentisini “dünya yansa umurumda değil, ümit edecek ya da korkacak hiçbir şeyim yok... Oğlumun evini yapan adam cezasını çekerse belki de daha iyi hissedebilirim” sözleriyle açıklıyor.

“Esas korkutucu olan sesti”

Depremi yaşayan Caan ailesi içinde ölen olmamış, ancak ‘kaçınılmaz olarak’ yakınlarını kaybetmişler. Çiğdem Caan, deprem sarsıntılarının onu yatağından duvara fırlattığı günden bu yana yüksek binalardan kokuyor. 23 yaşındaki kızı Serpil ise, depremde 12 öğretmeninden 10’unu kaybetmiş ve sadece bir arkadaşı hayatta kalmış. Bu olayın ardından Serpil, okulunu değiştirmiş.

Baba Erdal Caan ise, esas korkutucu olanın ‘ürkütücü gürültü’ olduğunu söylüyor ve “o sesi hayatım boyunca unutmayacağım” diyor.

Depremi yaşayan Nurettin Bostan ise, Asya’daki tsunami görüntülerini izleyince “bu insanları gördüğüm zaman aynı kokuyu aldım. Düşünebiliyor musunuz? Televizyondaki görüntülerin kokusunu alıyordum” sözleriyle geçmişin izlerinin sürdüğünü anlatıyor.

17 ağustos depremini yaşayan bazı kişiler ise, bu konuda konuşmayı bile reddediyor.

“Ölüyü görmek, kabullenmeyi de beraberinde getirir”

Değirmendere Belediye Başkanı Hasan Özer, depremde birçok kişinin sulara kapılıp gittiğini ve sayısı bilinmemekle birlikte bazılarının hala bulunamadığını anlatıyor. Özer, insanların ölülerinin cesetlerini görememesinin, gördüklerinin durumlarının da çok kötü olmasının unutmayı güçleştirdiğini belirtiyor.

Değirmendere’de özellikle yaz aylarında turizmin canlandırılması için konser organizasyonları yapılıyor, sokaklarda sergiler ve bazı aktiviteler düzenleniyor. Belediye Başkanı Özer de, insanların artık geleceğe daha umutla bakması gerektiğini ve bunun için çabaladıklarını söylüyor.

Gölcük’teki Davranış Bilimleri Tedavi Merkezi’nde çalışan psikolog Ebru Şalcıoğlu, “ölüyü görmek kabullenmeyi de beraberinde getir, trajik bile olsa... Bazı insanlar ölülerini göremedikleri için yakınlarının hala hayatta olduğunu düşünebilir. Bu da şaşkınlık ve belirsizliğe neden olur” diyor.
CNN TÜRK TELEVİZYONU
Yayın Tarihi : 4 Ocak 2005 Salı 14:11:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?