19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

DEHAP ve Aleviler: Azınlık değiliz

AB İlerleme Raporu’nda Kürtler ve Alevilerin ‘azınlık’ olarak ima edilmesine, hem Kürtleri temsilen DEHAP, hem de Alevi temsilcilerinden tepki geldi.

Kendilerini hiçbir zaman ‘azınlık’ olarak görmediklerini vurgulayan DEHAP yönetimi, ‘Kürtler, cumhuriyetin asli kurucularıdır’ dedi. Alevi cemaati liderleri ise kendilerini Alevilikten önce Atatürk’e bağlı laik Türk vatandaşları olarak gördüklerini belirterek, ‘Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız’ diye konuştu.

Hiçbir zaman azınlık olmadık

Tuncer Bakırhan (DEHAP Genel Başkanı) Rapor, genel anlamda hükümetin beklentilerini karşılamaktadır. Ancak Kürtlerin beklentilerini karşıladığı söylenemez. Raporun, Kürt sorununun çözümü ile ilgili yanı eksiktir. Kürt sorunu, ‘Temel çözülmesi gereken sorun’ olarak görülmemiştir. Bizler, Kürtlerin azınlık olmadığını savunuyoruz. Hiçbir zaman Kürtler kendilerini azınlık olarak görmemişler, böyle de ifade etmemişlerdir. Kürtler, Cumhuriyetin asli kurucularıdır. Bu sıfatlarıyla da Anasayasa ve yasalardaki haklarını kullanmak istemektedirler.

Lozan’ın dışında azınlık yoktur

Nazmi Gür (DEHAP Genel Başkan Yardımcısı) Raporda Kürt sorunu konusunda doğrudan vurgular yok. Gelecekte de Türkiye’nin adaylığı sürecinde Türkiye’yi en çok zorlayacak olan budur. Köye geri dönüş ve Kürtçe eğitimle ilgili olumlu görüşler var ama müzakereler süreciyle birlikte Kürtlerin bir halk olarak tanınması, kimlik ve kültürel haklarının verilmesi gerekli. Biz azınlık haklarıyla ilgili müzakere sürecinde Türkiye’nin Lozan’da tanınan üç azınlık dışında, Türkiye’deki diğer etnik ve dini azınlıkları da tanıyıp haklarını iade etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

25 milyonuz hak isteriz

Prof. Dr. İzzettin Doğan (Cem Vakfı Başkanı) Rapordaki ifadeleri Lozan ölçülerini aştığı için tartışmaya değer buluyorum. Alevilerin bir azınlık kavramı içinde mütalaa edilmesi doğru değil. Aleviler azınlık değil, bu ülkenin kurucu asli üyesi ve bugün 25 milyonu aşan bir kitledir. Bir azınlık çoğunluk ilişkisini doğru bulmuyoruz, konuya temel hak ve özgürlükler açısından bakılması yeterlidir. Biz bu güne kadar Avrupa’yı kullanmadık, istesek bugün Alevilerin hakları konusunda açabileceğimiz 32 bin hazır davayı askıya aldık. Türkiye’ye müzakere tarihi verileceği andan itibaren yani 17 Aralık’tan sonra hep beraber göreceğiz, eğer hala Alevilerin hakların verilmezse bu hükümet Türk mahkemeleri önünde binlerce davaya maruz kalabilir. Ayrıca Türkiye AB tarafından bir sürprizle karşılaşabilir, eğer Alevi yurttaşların hak ve özgürlükleri Sünni kardeşlere tanındığı hak ve özgürlükler düzeyine çıkatmazsa, Avrupa her zaman bunu müzakereleri askıya alma nedeni olarak sayabilecektir. Bunu Prodi’nin yaptığı sunumdan anlıyoruz. O yüzden Türkiye’yi yönetenler biraz daha ciddi olmalı, Alevi yurttaşların haklarının verilmesini daha fazla geciktirmemelidir.

Almamak için yeni bahane

Lütfi Kaleli (Alevi-Bektaşi Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı) AB, Türkiye’yi almamak için birçok bahane öne sürdü, Aleviler’le ilgili ifade de bunun bir parçası. Aleviler azınlık değildir. Aleviler’in dinsel ve inanç ve farklılığı nedeniyle bir ‘azınlık statüsüne’ girmesi olası değil. Türk kökenlidir. Bu ayrıcalığı ortaya sürenler, bir takım bahanelerle Diyanet İşleri’nden pay almak isteyen ‘Alevi sapıklar&dır. Laik ülkelerde, din işleri devlet işlerinden beslenmez. Diyanet içine asimile edilmiş birkaç Alevi alınarak, Aleviler’in laik ve cumhuriyet ilkelerini savunma kararlılığının önüne set çekmek istiyorlar. Buna Sünni-Alevi ve aydın kesimin itibar etmemesi lazım.

Alevi kimliği baskı altında

Dr. Servet Ünsal (Ekinsu Radyo Yönetim Kurulu Başkanı) Bizler önce laiklik ilkesine ve Atatürk’e bağlıyız ama Alevi kimliğinin de bu kadar gözardı edilmesinden de rahatsızız. Devlet Alevi yurttaşları, Sünni mezhebinin baskısı altında tutmaktadır. Diyanet’in 100 bin personeli var, ama bunlardan bir tanesi bile Alevi değil. Oysa herhangi bir sokaktan 100 kişiyi çevirsen 30’u alevi çıkar. Bizim verdiğimiz vergiler sünni mezhebinin hizmetine aktarılıyor.

Böyle bir şeye imza atmayız

Ali Doğan (Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı) Devlet bugüne kadar Alevileri yok saymıştır. Ancak Türkiye nüfusunun 3’te birini oluşturan aleviler olarak, azınlık diye değerlendirilmeyi kabul edemeyiz ve bunun altına imza atmayız.

Diplomalı cahillerin işi

Atilla Erden (Türkiye Alevi Federasyonu Genel Sekreteri)

Avrupalılar bu ayrımcılığı, malesef ülkenin içinden de diplomalı cahiller bularak bilinçli olarak yapıyorlar. Alevileri Türkiye’de azınlık olarak değerlendirmek son derece çirkin ve Türk toplumunu kargaşaya sürüklemek için yapılan bilinçli bir saldırıdır. Dünyanın neresinde 25 milyonluk bir topluluğa azınlık denir? Bizler bu ülkenin asli unsuruyuz. Tamam dinsel bakımdan bizim yıllardır talep ettiğimiz şeyler var. Türkiye’de bizim dinsel özgürlüğümüz elimizden alınmış. . Biz devletin alevi toplumuna din hizmeti vermesinden çok, laik ve demokratik bir yapıya kavuşmasını istiyoruz. Bu sağlanırsa toplumda çatışma konusu olan bu tür ayrımlar kendiliğinden çözülecektir.

Azınlık yok ayrımcılık var

Ali Yıldırım (Alevilik Araştırmaları Merkezi Başkanı) Alevilerin İlerleme Raporu’nda dini azınlık olarak nitelenmesine karşıyız. Ama raporun Türkiye’de Alevilere yönelik ayrımcılık ve eşitsizliğine dikkat çekmesini olumlu buluyoruz. Aleviler Türkiye Cumhuriyeti’nin asli kurucu unsurudur. Ülkemiz farklı kültürel ve inançsal renkleri bünyesinde barındıran çok renkli bir mozaiktir. Alevilik Anadolu’nun öz ve özgün inancıdır.
HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 8 Ekim 2004 Cuma 13:52:13
Güncelleme :8 Ekim 2004 Cuma 13:55:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?