Bu belirsizlik düzenli testlere tabi tutulmayan ithal kan ürünleri sadece deli dana değil, AIDS, Hepatit-B gibi hastalıklar için de geçerli.

Türkiye’deki klinik test ve doğrulama süreci nasıl işliyor? AIDS ve Hepatit-B gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ürünlerdeki risk nasıl önlenebilir? Türkiye’de deli dana virüsü taşıyan kan ürünleri hangi hastalarda kullanıldı mı?

Bu konuda sağlıklı bir kayıt sistemi bulunmadığı için, çok sayıda hemofili hastası tedirginlik yaşıyor.

Kan ürünü kullanan hastalar Türkiye’ye ithal edilen bu ürünleri nedeniyle risk altında.

Sadece etten bulaşmıyor

Deli dana sadece büyükbaş havyanların etinden ve hastalığı kapan kişinin doku ve kan bağışı yapmasından insandan insana bulaşıyor.

Ancak AIDS, Hepatit- B gibi hastalıkların etmenleri deli dana hastalığı kadar kolay bulaşıyor.

Zülfikar: "İhracatcı ülkeler hastalığı farketseler de hemen haber vermiyorlar"

Türkiye Hemofili Başkanı Bülent Zülfikar, konuyla ilgili, ‘kan ürünleri Türkiye’de üretilmediği için bu ilaçlar yıllardır Türkiye’ye ithal ediliyor. Orjin ülkeler bulaşıcı bir hastalık olduğunu fark etseler bile ithal ettikleri ülkelere geç haber veriyorlar” dedi.

Kan ürünleri Türkiye’de üretilmeli

İşin uzmanları Türkiyenin mutkala kan ürünü üretmesi gerektiğini vurguluyor ve bu sayede sözkonusu hastalıklara karşı daha etkin bir denetim mekanizması kurulabileceğini belirtiyor.

Bu görüşü destekleyenlerden biri olan İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer kaplan,

Türkiye, özellikle kan ürünleri, serum ve aşı gibi yüksek tıbbi teknoloji ürünleri dolayısıyla sürekli bir risk altında... sorunun çözümü ise uzmanlara göre, sözkonusu ürünlerin yerel olanaklarla üretilmesi ve etkin biçimde denetlenmesi. Aksi halde, son deli dana krizinde yaşananların daha uzun yıllar gündeme gelmesi kaçınılmaz.